Kapının zilini duymam ile birlikte hızlı adımlarım ile kapıya yaklaştım ve kapıyı açtım, karşımda kargocuya benzer bir adam vardı
"buyurun, bu size geldi" dedi ve elinde duran kutuyu uzattı, kutunun dışında Galatasaray logosu vardı
Kargocu adam elindeki kağıdı uzattı ve imza atmamı ister gibi yüzüme baktı, elinde duran kalemi alıp imza attıktan sonra kapıyı kapattım
Elimdeki kutu ile birlikte odama geçtim ve kutuyu açtım
Kutunun üzerinde bir not vardı ve not'un altında da forma, formanın arkasında Barış'ın ismi ve numarası yazıyordu, Barış 53 numaralı formayı giyiyordu, şans getiren rakamımı
Barış'ın koyduğu notu aldım ve okumaya başladım
'madem hiç forman yoktu, ben de sana kendi formamı göndereyim dedim, hem zaten senin şu saatten sonra Galatasaraylı olma zamanın gelmiş değil mi ama? Bir diğer maçıma bu forma ile gelmezsen çok büyük tartışırız haberin olsun:)
Barış Alper Yılmaz'
Barış'ın gönderdiği notu okurken gülümsemiştim, bu çocuk beni kendine daha çok mu çekiyordu yoksa sadece bana mı öyle geliyordu?
'tekrardan aşık olmak için geç değil' diyordu bir tarafım
'saçmalama kızım, yine aşk acısı çekemezsin!' diyordu diğer tarafım ise
Hiçbir şeyi düşünmemeye çalışarak telefonumu aldım ve Barış'a yazmak için WhatsApp'a girdim
Eda: Barış buradan sanırım hiç konuşmadık o yüzden söylüyorum ben Eda
Eda: forman ve koyduğun not için çok teşekkür ederim
Eda: kesinlikle bu formayı giyip maçına geleceğimm
(17.22)Barış Alper: kaydettim numaranı Eda, o yüzden kim olduğunu görebiliyorum
Barış Alper: rica ederim bu arada, maça her zaman beklerim
Barış Alper: yarın ki maçta seni görmezsem gerçekten çok kötü olur bak
(19.04)Mesajlarıma 2 saat sonra bakması moralimi bozsa da bozuntuya vermeden mesajlardan çıktım
Barış ile yalan haberimiz çıktıktan birkaç gün sonra unutulmuştuk, bu yüzden çok fazla gündeme gelmiyordum, ilk önce sosyal medyadaki gazeteciler kim olduğumu araştırmaya başlamıştı, sonrasında ise benim hakkımda hiçbir şey bulamayınca onlarda bıkmıştı
Bugün bütün seanslarımı ertelemiş ve evde kalmıştım, çünkü son günlerde üzerimde bir ağırlık vardı ve hasta gibiydim
*
Telefonumun çalmasıyla zorla gözlerimi araladım, arayan Melisti, zorla da olsa telefonu açtım ve Melis'in konuşmasını bekledim
"Eda hanım, günaydın, bugün geliyorsunuz değil mi?" gelemeyecek kadar kötüydüm şuan ama gitmem gerekiyor, bir sürü hastam vardı ve hepsiyle tek tek ilgilenmem gerekiyordu
"geliyorum Melis"
"Eda hanım sesiniz çok kötü geliyor, isterseniz 1 gün daha dinlenin, seansları yarına çekebilirim" dedi Melis telaşla
"gerek yok, geliyorum ben" Melis'in bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım ve zoraki bir şekilde ayağa kalktım, kendimi gerçekten hiç iyi hissetmiyordum
Burnum her saniye akıyordu ve karnım ağrıyordu, bugün nasıl geçecek hiçbir fikrim yok.
Giyindikten sonra evden çıktım ve çalıştığım yere gittim
Geldikten sonraysa odama çıktım ve oturdum, kafamı masaya koydum ve ellerimi birleştirdim, birkaç dakika sonra kapım çalınınca 'gir!' diye bağırdım ve kafamı sıradan kaldırdım
Karşımda duran Barış'ı görünce şaşkınlıkla ağzım açıldı
"girebilir miyim doktor hanım?" dedi ve gülümsedi, Hızlıca ayağa kalktım ve karşımda duran koltuğu gösterdim, Barış kapıyı kapattıktan sonra karşıma oturdu, ben de tekrardan oturdum
"ne işin var senin burada?" dedim, konuştuktan hemen sonra öksürmek için ellerim ile ağzımı kapattım
"asıl sen niye buradasın? Hastasın çok belli, kendini daha fazla mı hasta etmek istiyorsun?" demişti ve kaşları çatılmıştı, ayağa kalkıp elini alnıma koydu
"Barış bir şeyim yok benim" Barış şaşkınlıkla elini alnımdan çekti
"Nasıl bir şeyin yok Eda, yanıyorsun sen!" dedi gergin bakışları ile
"işimi böyle bırakamazdım Barış, bir sürü seans var bugün" dedim, sesim gerçekten değişmişti, sanki konuşan ben değildim de başka biri gibiydi
"kızım dağılmış her yerin, deli deli konuşup sinirimi bozma, kalk hadi eve!" dedi ve kolumdan tutmak için elini uzattı
"Barış hem daha akşam maçına geleceğim, buradan direk oraya geçerim, yapacağım tek şey insanlar ile konuşmak zaten" Barış ikna olmamış görünüyordu
"bu akşamki maça gelmiyorsun, iyileşene kadar Televizyondan izleyeceksin beni" dedi Barış, şuan ne kadar hastalıktan ölüyor olsamda bunu dediğine gülmüştüm
"maçı seni izlemek için izlemiyorum Barışcığım" Barış bir anda beni kolumdan kendisine çekince Barış'a tüm vücudum yapışmış gibiydi resmen
"hadi seni eve bırakayım" dedi beni izlerken
"Barış benim yüzümden sen de hasta olacaksın, uzaklaşsana biraz" Barış söylediğim şeyi takmamıştı
"kaç seans var bugün?"
"3 sanırım" dedim, Barış kendi kendine etrafına bakındıktan sonra benden uzaklaştı
"Ne zaman biter?"
"3 saat sonra çıkarım büyük ihtimalle buradan" Barış kafasını salladı
"3 saat sonra buradayım, eve ben götüreceğim seni" dedi Barış, neden bir anda beni önemsemeye başlamıştı?
"eve gitmeyeceğim, maçına geleceğim" Barış olumsuz anlamda kafasını salladı ve oturmam için eliyle koltuğu gösterdi, zorla da olsa koltuğuma oturdum
"maçıma başka bir zaman geleceksin dedim Eda, daha fazla hasta olmana izin veremem" Barış'ın yalandan koluna vurdum
*
Barış beni eve bırakmıştı, 3 saat sonra maçı olduğu için hemen gitmişti, ben de eve girdiğim ilk an kendime sıcak çikolata yapıp, üzerimi de değiştirdikten sonra yarım kalan kitabımı okumak için kitaplığımdan kitap alıp koltuğa oturdum ve üzerimi kalın bir Pembe örtüyle örttüm
3 saatin sonunda Galatasaray'ın maçı başlamıştı, bu yüzden her şeyi bir kenara bırakıp maçı izlemek için televizyon'u açtım
Maçı izlemeye başlamıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delinin Biri/Barış Alper Yılmaz
Novela JuvenilEda, en yakın arkadaşı olan Anıl ile birlikte maça gider ve orada Barış Alper Yılmaz ile tanışır...