Bana göre ben hep çirkindim, 2022 yılına kadar güzel olduğumu beni ben yapan şeyi yani saçlarımı kaybettiğimde anladım.
Bu zamana kadar hep şanslıymışım aslında, bu zamana kadar kendime hiç güzel birşey söylemedim ama saçlarım benim için çok başkalardı. Ne kadar kapalı olsamda saçlarımı sevmek benim en doğal hakkımdı öyle değilmi, onları güçlü, sağlıklı, gür ve en önemlisi de canlı görmek.
O yaşanan şeyden sonra saçlarımı dikkate almadım, dikkatim dağınıktı odaklanamıyordum bir türlü, kendime hiç bakmıyorum zaten. Dedim ya duş bile almıyorum ki hala ben. Sırf o bitik ve seyrek saçları görmemek için yıkamıyorum ve açmak istemiyorum desem bana inanırmıydınız?
Gene bir kaç gündür duş almıyorum ve kafam epey kaşınıyor.
Herkesi kendimle kıyas ediyorum artık, kimin saçını görürsem göriyim kendiminkiyle kıyas ediyorum. İşin garip tarafı odağım sadece saçlar oluyor.
Saçımı az yıkadığım için duştan sonrada baya dökülüyo, önceden nasıldı hatırlamıyorum ama daha az döküldüğünü hatırlıyorum.
Döküldüğünü ve seyreldiğini gördükçe git gide canım daha fazla yanmaya başladı,
"İşler yolunda gitmeyince, ilk önce saçlar gidermiş"
Bende öyle yaptım kestikçe kestim saçımı, canım yandıkça ben kesmeye devam ettim.
Bir yanım pişman oluyor bi yanım ise "kessen de hiçbirşey olmaz çünkü saç diplerinde saçların olmadığı sürece hep çirkin kalıcaksın" diyo.
"Yamuk mu?"
"İş işten geçti saçlarını kaybetmeden önce düşünücektin! :)"
Normalde saçlarımı kesmeye kıyamayan ve hep uzun tutmak isteyen ben şimdi kesmeye yer arıyordu. Hatta kazımayı bile düşündü ama onunda bir işe yaramayacağını anladı.
Ağlamak için gecelerimi bile veriyorum ben sırf onları kaybettiğim için.
Beni anlayan bi dostuma bu derdimi anlattım, aynı şeyleri söyledim.
"Kapalıyım evet ama saçlarım bana aitti"
"Onlar beni ben yapan şeylerdi"
"Şimdi ise yamuk yumuk dökülüyorlar napıyım yani"
"Demekki ben güzel değilim ve hep öyle kalıcak"
Aslında "napıyım yani" derken içimdeki o umutsuzluğu yansıtmaya çalışmıştım, mesajı yazarken öyle hissetmiştim.
Bana cevap olarak;
"Kendini bir yerine adamak..."
"adadığın şey eğer bozulursa sanki tamamen bozulduğunu hissetmek...."
"domino taşları gibi..."
"Sen sadece birini ittiriyorsun..."
"ama hepsi yıkılıyor..."
Tamda üstüne değindi, gerçektende öyleydi.
Bu hem domino taşlarına benziyor hem de bi sorunun çözümlerinde hata yaparsın bu yüzdende çözümün yanlış olması gibi de.
Kusurlarımızla kendimizi kabul etmeliydik, ama ben başka kusurlarımı aştım. Mesela boyumu, kilomu, tırnaklarımı, dudaklarımın ince olduğunu ve küçük bir dönem sivilcelerimi çok takmışlığım var, en azı sivilcelerim diye hatırlıyorum. Sivilcem yok ki benim öyle sadece tek tük.
Hepsinin kısa yada orta uzunlukta takıntı sürecim vardı,
İtiraf ediyorum saçımdan önce tırnaklarımı takıyordum kafaya, sonra içimden dedim ki
"Tırnaklarını boşver sen ona bak asıl"
Bir şekilde tırnaklarımı takmaktanda kurtulmuş oldum.
Çok garip ve kötü hissediyorum pazartesiden beri saçlarımla dikkatim dağılmış durumda, sürekli ya gözüm doluyor ya da bir kaç damla yaş yanaklarımdan süzülüveriyo işte.
Ağlamasam nolurdu ki sanki, iç seslerim zaten savaş veriyor yani.
Aslında Şubat ayından beri daha kötüyüm, günlerce nerdeyse her gece ağlıyordum bu yüzden, o kadar çaresiz bi his ki canımı acıtıyor.
Şuan saçlarımı sevdiğimi söyleyemem ama nefret ediyorum da diyemem.
Aklıma "Daylight" şarkısının anlamını incelerken bir söz dikkatimi çekti.
"Onu seviyorum ve aynı zamanda ondan nefret ediyorum"
--------------------------------------
6 sayısını severim ve sanırım en sevdiğim sayıya layık tek bölüm bu olsa gerek.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
Short Story"ihanet" diye boşuna söylemiyorum birşeyin değerini veyahutta güzelliğini o şeyi kaybettiğinde anlarsın. Yanlış kararlarımız bizi yanıltabilir ve herşey altüstte olabilir, hatta bu yaşantını bile etkileyebilir. Çok komik biliyorum ama ben kuşumun...