- Dilenci -

960 45 85
                                    

Uç pazarın yönetimini devraldığı günden beri uyku uyumamıştı Gonca Hatun. Pek çok görevi vardı. En zoru da ahaliyi memnun etmek haklarını yedirmemekti. Bir o yana bir bu yana koşar herkesi dinlemeden günü bitirmezdi. Pazardaki dilencilere, müşküllere her gün yemek dağıttırır. Bazılarına iş dahi bulurdu. Ahali ondan pek memnundu.

"Yaptığınız hak değildir Cihat Bey! Mallarınızı nizama göre dizmeniz gerek. Bir daha uyarmam bilesin!"  Gonca Hatun Karamanoğlarının tezgahını incelerken pek hiddetlenmişti.

"Bize de mi aynı muameleyi uygularsın Goncam. Asıl senin yaptığın hak değildir." Tezgahın başında bacısı Ömür Hatun ile bekleyen Cihat Bey alaycı sırıtmasını yüzünden eksik etmeden konuştu.

"Bana bir daha böyle hitap etmeyesin beyoğlu yoksa o dilini koparırım." Gonca Hatun duyduğu hitap ile hiddetlenmiş beye bir kaç adım yaklaşıp elini hançerine götürmüştü.

"Bana sesini yükseltmeyesin Gonca!" Cihat bey tezgahtan uzaklaşıp Gonca Hatuna yaklaştı.

"Ne edersin!" Gonca Hatun daha da hiddetlenmiş hançerini kınından çıkartmasına ramak kalmıştı.

"Benim kim olduğumu bazen unutursun Gonca amma ben sana hatırlatmasını bilirim. Akşam babanın yanında da böyle konuşabilecek misin bakalım!" Gonca'nın kılı dahi kıpırdamamıştı. Tehditlere alışmıştı artık. Yüzüne alaycı bir sırıtma yerleşti. Elini hançerinden geri çekip arkasında birleştirdi.

"Kayumaz! Karamanoğulları tezgahını öğle ezanına kadar düzeltmezse tezgahı kapatasınız."

"Buyruk senindir Gonca Hatun." Kayumaz elini göğsüne götürerek konuştu. 

Gonca Hatun arkasından bağırarak konuşan Cihat Beyi, Ömür Hatunun söylenmelerini görmezden gelip yürümeye, diğer tezgahlar ile ilgilenmeye başladı. Bir kaç tezgah sahibi ile konuşup dertlerini öğrenmiş Gülce Hatuna talimat vererek çözülmesini emretmişti.

Yorulsa da kimselere belli edemezdi. O bir sultan kızıydı kimseler ondan daha güçlü ondan daha kudretli olamazdı. Dilden dile dolaşan buydu amma Gonca Hatun yorulmuştu. Her gün çektiği ıstıraptan gün geçtikçe daha çok yaklaşan toyundan, başına gelip çeyizini gözüne sokan anasından fazlasıyla bıkmış, laf yetiştirmekten yorulmuştu. Sevdalanmak, sevdiği ere varmak hakkı değil miydi? Değildi sultan kızı olmak her şeyden kendinden dahi vazgeçmekti. Her hatun ona özenir onun yerinde olmak isterdi de bilirler miydi çektiklerini?

"Hatunum Sadet Hatun sizi çağırır." Gülce yanına gelen hatundan aldığı haberi Gonca'ya iletti. 

"Eyi o vakit gidelim." Gülce'nin yönlendirmesi ile tezgah arkasında kendisini bekleyen anasına doğru yol aldı.

"Anam beni çağırtmışsın?"

"Gelesin Gonca karşıma geçesin... Biraz evvel Ömür Hatun ile görüştüm. Cihat Beye saygısız davranmaya devam edermişsin. Cihat Beye kötü davranmayasın demedim mi sana! Onlara ihtiyacımız vardır bilmez misin? Bir daha olursa seni cezalandırmak zorunda kalırım Gonca bilesin!"

"Ana yeter gayrı! Sana saygımdan susarım amma bu pazarın nizamı vardır. Ahali demez mi nerede benim hakkım deyü? Kimseyi kayıramazım herkese eşit muammele göstermek icap eder."

"Lafımı ikiletmeyesin Gonca! Ben dicemi dedim..."

"Ana!.." Gonca ilk başta diretse de  Sadet Hatunun sert bakışları ile geri çekilmek zorunda kaldı. Anası dediğim dedik biriydi hak hukuk sadece kendi doğrusunda geçerdi.

"O tezgah kapatılmayacak Gonca." Sadet Hatunun sert duruşu fısıltı ile çıkan sesine yansıdı. Kızının gözlerinin içine son kez bakıp pazarın içine doğru yol aldı.

Kısa Hikayeler (Algon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin