Ne denmelidir bilmiyorum,
sevgim acıyor.~Turgut Uyar
•İki Gözümün Çiçeği•
~Manuş Baba~***
"Yağ satarım, bal satarım,
Ustam ölmüş ben satarım,"
Yüzümde silinmeyen gülümseme ile onları izliyordum. Her hallerinden belliydi eğlendikleri. Elinde beyaz mendil ile geniş çemberin etrafında dönen Ömer, bir yandan da arkadaşlarına eşlik ediyordu. Daha doğrusu eşlik etmeyi deniyordu.
"Ustamın kürkü sarıdır,
Satsam on beş liradır,"
Elinde tuttuğu mendili, hangi arkadaşının arkasına koyacağına karar vermeye çalışıyordu. Görünüşe bakılırsa bu kararı onu bir hayli zorluyordu. Sonunda karar vermiş olacak ki mendili arkadaşı Hasan'ın arkasına bıraktı.
"Zambak zumbak dön arkana iyi bak!"
Herkes sustuğunda, Hasan çoktan arkasına koyulan mendili fark etmişti. Hızla yerinden kalktı ve çemberin etrafında Ömer'i kovalamaya başladı. İkisi de oldukça önemli bir görevde gibiydiler. Ömer ciddiyetle kaçıyor, Hasan ise gözlerini ona kenetlemiş arkasından koşuyordu.
Çemberde oturan diğer arkadaşları ise bir yandan ikiliyi izliyor bir yandan da isimlerini bağırıyorlardı. Aralarında geçen bir konuşmada, kimsenin üzülmemesi için isimleri sırayla söylemeye karar vermişlerdi. Kalbi güzel çocuklar...
Onlar gibi bende heyecanla izliyordum koşan ikiliyi. Çemberi tamamlamak üzere olan Ömer, arkasına bakmadan koşmaya devam ediyordu. Hasan ise Ömer'e yetişmek için çabalıyordu. Ama Ömer, çemberi tamamlamış ve Hasan'ın yerine kurulmuştu. Mendil koyma sırası Hasan'ındı.
Bu yaşta, kendilerinden ağır yükleri omuzlamışlardı. Çocukluklarını doyasıya yaşayamayıp, yetişkin olmaya zorlanmışlardı. Kirli çevrelerine rağmen, temiz kalabilmişlerdi. Evet, daha küçüklerdi. Görecekleri, yaşayacakları çok şey vardı. Sadece hayatı erken anlamak zorunda kalmışlardı.
Görevlendirme istediğim bu yerde çok fazla çocuk vardı. Merkeze uzak kalıyorlardı. Aileleri ise gönderemiyordu. Köyde bir okul vardı. Öğrenmeye meraklı öğrencilerde vardı. Ama öğrencilere eğitim verecek bir öğretmen yoktu.
Ben buraya geldikten yaklaşık bir ay sonra bir öğretmen daha gelmişti. Her bir çocuğun gözünde gördüğüm mutluluk beni buraya daha fazla bağlıyordu. Öğretmenleri değil de arkadaşları gibiydim. Katı kurallarımız yoktu. Hepsi mutluydu ve öğrenmekten, okula gelmekten keyif alıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK
Teen Fiction⚜️⚜️⚜️ Unutmak, iyileşmek midir? Yoksa hiçe saymak mı? Ne iyileşmekti ne de hiçe saymak... Unutmak, iyileştirmezdi. Sadece üstünü örterdi. Bir gün tekrar açmak üzere üstüne bir örtü çekerdi... Hiçe saymak da değildi, unutmak. Geçmişini nasıl hiçe sa...