"Ne sevmeyi ne de nefret etmeyi bilirsin"

41 7 28
                                    

Kızardığı ve şiştiği için acıyan gözlerim, birbirine gitmiş kirpiklerim, fazla sert ısırdığım için yara olmuş kanayan dudaklarım, kesik hıçkırıklarım, kısılacağına emin olduğum sesim, durmadan titreyen ellerim, dünden bugüne bir tık daha durmaya yaklaşmış yavaşlayan kalbim...

Mahvolmuştum.

Yavaşça çöktüğüm yerden kalktım.Çöktüğüm duvar kenarından ufak ihtiyaçlar dışında ayrılmamıştım ve tek yaptığım titreye titreye, ağlaya ağlaya yapıştığım zeminde oturmak olduğu için bacaklarım iflasın eşiğinde gibiydi. Ayağa kalktığımda sendeleyerek duvara tutundum.

Çok fazla titriyor.

Ellerim, dizlerim, gözlerim...

"Kendine gel Hyun. Değer mi kendini bu kadar bitirmeye?"

Odama girdim ve masamdaki hiç kullanılmamış kokulu mumlara baktım. Lavantalı olanı alıp dikkatle yaktım. Kendimi toparlamalıydım çünkü 2 saat sonra mekana gidecektim.

Gözlerimi sımsıkı yumdum ve kendimi lavanta kokusunun rahatlatıcı etkisine bıraktım.

"Düşünmeyi bırak. Düşünmeyi bırak. Düşünmeyi bırak. Sadece kendine zarar veriyorsun."

Kapalı gözlerimin ardında yıldızları barındıran gri gözler vardı.

Beni öpmüştü.

O, beni öpmüştü.

Özlemle, aşkla, kendisine duyduğu öfkeyle beni öperken fazla hırçındı dudakları.

Gözlerimi araladım ve sertçe tekme attım üzerinde sadece küçük lamba olan komodine.

Öfkeliydim, aşıktım, korkuyordum.

"Senden nefret ediyorum! Aptal kalbimden nefret ediyorum! İçimdeki o yaşamak isteyen umut tohumundan nefret ediyorum!"

Öfkeyle kendimi banyoya attım. Aynadaki aksime nefretle bakıyordum.

"Acınası pisliğin tekisin. Ne sevmeyi ne de nefret etmeyi bilirsin."

Makası aldığım gibi omzumu aşmış olan saçlarımı kısalttım öfkeyle.

Yaşamak isteyen yanıma öfkeliydim. Çünkü yıllardır tüm öfkeme rağmen iyi olayım diye çabalayan kişiler, ailem olan bu 6 çocuktu.

Minho ise benim kalbimi bu aptal hastalıkla savaşmaya asıl mahkum eden kişiydi.

Ben yaşama tutunacaksam bunun sebebi olmayı hakeden o çocuklardı, Minho değil. Bu yüzdendi benim kendime olan öfkem.

Öldüğümde de mahvolacak olan kişiler onlardı, Minho yine 1-2 hafta acı çeker sonra o kız yüzünden beni tekrar unuturdu.

Yine de olmadı, içime dolan bu yaşama isteğinin kaynağı Minho'ydu.

Nefretim ve aşkım o kadar eşitti ki ben artık yorulmuştum ikisinin savaşından.

Aynadan kahverengi saçlarımın yeni kısalığına baktım. Umurumda değildi yamuk ya da düzgün olup olmaması.

"Bırak artık Hyunjin...Sadece bırak..."

Öfkeni, nefretini, aşkını, korkunu, kırgınlığını ve acını bırak... Bırak artık nefretini diri tutmayı, özgür kalsınlar ki ölmeden önce yüklerinden kurtul.

Mutlu olmayı istemen, kurtarılmayı beklemen, yardım çığlıkları atman normal değil mi?

Bırak birazda başkasının canı yansın, bırak artık başkasının yükü olsun bu 8 yılın.

Sende hak ediyorsun aşk'ı, mutlu olmayı, ömrünün sonuna gelmedin mi? Birazda sen bencil ol.

Oyna onunla! Yak canını! Sen son anlarında onun aşkını hissettiğin için mutlu olurken o senden aldığı 8 yılın azabını ömrünün sonuna dek çeksin.

~

💔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💔

Saudade, Hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin