Kural İki: Sessiz ol yoksa hepsi başına toplanır.
🧪
Her ne kadar istemesem de yiyecekleri ve gerekli olabilecek ilk yardım kiti benzeri eşyaları kamp çantama doldururken bir yandan sessiz olmaya çalışıyor bir yandan da Iraz'dan haber bekliyordum.
Annemle babam özel harekât da olduğu için evde bolca silah, bomba ve diğer şeylerden vardı.Kamp çantam dolunca kalan eşyaları bir el çantasına doldurdum.
İşim bittiğinde kapıdan en uzakta kalan odanın en köşesine sinip Iraz'ın yazmasını bekledim. Beklerken de hem vakit geçsin hem de evrimleşmişler hakkında bilgi edinmek amaçlı kulaklığımı takıp haberleri dinledim.
Öğrendiğim bilgiler evrimleşmişlerin güçlü koku ve işitme duyuları olmasıydı ancak ne kadar iyi duyup iyi koku alıyorlarsa bir o kadar kötü görüyorlardı. Bu iyi bir şeydi. Yani sanırım. Başka bir bilgi ise camları ve tahta kapıları tek hamleyle kırabilmeleriydi. Açıkçası bu madde biraz canımı sıkmış, olduğum yere iyice sinmeme neden olmuştu.
Hastalığın belirtileri belli değildi o yüzden daha da dikkatli olmalıydık.
Iraz geldiğini söyleyen bir mesaj attığında yerimden kalkıp yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Gözüm elimde ki silaha kayınca silahı kullanma durumumda çıkacak sesi düşündüm. Eğer silahı bu şekilde kullanırsam tüm evrimleşmişleri başıma toplardım. Hızlı adımlarla annemlerin odasına gidip dolabın içinde ki gizli bölmeden bir susturucu aldım ve silahın ucuna taktım.
Bu defa yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. İlk koyduğum tekerlekli dolabın tekerleklerinin kilidini açıp dolabı biraz kenara ittim ve kulağımı kapıya dayayıp dışarıdan ses gelip gelmediğini kontrol ettim. Hiç bir şeyin olmadığına emin olduktan sonra yavaşça kapılı araladım ve öyle son bir kez daha kontrol ettim. Güvenli görünüyordu. Gene de temkinli adımlarla yavaş yavaş dışarı çıktım.
Yangın merdivenlerinden dışarı çıkacaktım çünkü o merdivenler hem arka tarafta kalıyordu hem de kapısı hep açık olduğu için ses çıkarmayacaktı.
Yangın merdivenlerine ulaşana kadar hiç evrimleşmiş görmedim ve açıkçası bu duruma öyle sevinmiştim ki şartlar böyle olmasa zil takıp oynardım.
İkinci kata kadar hiç evrimleşmişler ile karşılaşmadım. Yukarıdaki katlardan gelen garip seslerle evrimleşmişlerin orada olduğunu anladım.
İkinci kata giriş kapısına beş basamak kalmıştı ki bir anda kapı açıldı ve içeri bir evrimleşmiş girdi. Bir anda karşıma çıkmasının verdiği korkuyla çığlığımı tutamadım ve âdete binada yankılanan çığlığımla bütün sesler önce sustu sonra git gide yaklaşan adım seslerini duydum.
Bunu bir türlü yenememiştim ne zaman karşıma aniden bir şey çıksa korkar ve çığlık atardım.
Önüme çıkan evrimleşmişi kafasından vurup koşar adımlarla çıkışa ilerledim.
Çıkışa ilerlerken sadece önüme çıkan evrimleşmişleri öldürüyordum çünkü arkamdan gelenleri öldürmek için oyalanırsam işim burada biterdi.
Tam çıkış kapısına gelmiştim ki kapının önünde on-onbeş tane evrimleşmiş vardı. Yavaş ve korkutucu hareketlerle başları bana dönünce panikle önüme gelene sıkmaya başladım. Mermim bittiğinde hem üstten gelenler hem de kapının önündeki evrimleşmişler sanki çaresiz olduğumu anlamış ve ölümümün işkence dolu olması için ağır adımlarla ilerlemeye başladılar.
Her şeyin bittiğine kendimi ikna ederken kapının orada duran evrimleşmişlere arkadan ateş edildi. Bunu fırsat bilip hızla dışarıya çıktım ve camdan çıkardığı silahla arabanın etrafında ki evrimleşmişleri öldüren Iraz'ı görünce hızla arabaya ilerleyip arka kapıdan bindim. Benim bildiğimi gören Iraz hızla silahını içeri alıp camı kapattı.
Ben kapıyı kapatınca Iraz kapıları kilitledi ve aracı çalıştırdı. Birkaç evrimleşmiş arabanın etrafını sarınca kalbim korkuyla atmaya başladı.
Korktuğumu anlayan Iraz beni her zaman rahatlatan sesiyle "Merak etme bu zırhlı bir araç yani camları da kırılmaz." dediğinde derin bir nefes alıp ön koltuğa geçtim. Arka da tek başıma kalırsam bu defa kalp krizinden ölecektim.
Emniyet kemerimi taktıktan sonra Iraz'a dönüp yarası olup olmadığını kontrol ettim. Görünürde bir yarası yoktu.
"Merak etme yaralanmadım."
Arabayı sağa çekerek bana döndü ve benim yara alıp almadığımı kontrol etti. Onun taklidini yaparak "Merak etme yaralanmadım." dediğimde arabanın içini kahkahalarımız doldurdu. Ancak kahkahalarımız bir binanın arkasından çıkıp arabanın üstüne atlayan bir evrimleşmişin beni korkutmasıyla son buldu ve çığlığım arabanın içinde yankılandı.
Iraz hızla arabayı çalıştırdı ve ani bir fren yaparak evrimleşmişin yere düşmesini sağladı. Evrimleşmişin kalkmasına izin vermeden arabayı çalıştırıp evrimleşmişin üzerinden geçti.
Kalp atışlarımın normale dönmesi için derin derin nefesler alırken Iraz tek eli direksiyondayken diğer eli ile elimi tuttu. Fakat bu teması beni heyecanlandırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Zaten düzensiz olan kalp atışlarım iyice düzensiz bir hal almamış gibi baş parmağıyla elimi okşamaya başladı ve ben orada bayılacağımı zannettim.
Ne yapabilirdim ki Iraz'a aşık olmak benim suçum değildi. En ufak temasının, iltifatının beni heyecanlandırması da benim suçum değildi. Mantığımı bir kere bile dinlemeyen kalbimin suçuydu hepsi.
🧪
Iraz, Berkay'ın evine doğru ilerlerken yolda pek çok evrimleşmiş görmüştük. Hareket halindeki aracı gören evrimleşmişler adeta bok görmüş sinek gibi araca koşuyorlardı.
Berkay'ın evine geldiğimizde telefonumu çıkarıp Berkay'a mesaj attım.
Elçin: Geldik biz.
Berkay: İyi tamam şimdi çıkıp geliyorum.
Bertay: Lan mal nasıl çıkayım ben tüm apartman delilenmiş insan dolu.
Elçin: Mal sensin lan. Ayrıca banane nasıl geliyorsan gel.
Elçin: Gelmezsen de seni bırakır gideriz valla he.
Berkay: Or....
Elçin: Terbiyesiz velet.
Berkay: Bir şey mi dedim :)
Elçin: Berkay gelir seni oradan çıkarır sonra evrimleşmişlerle dolu bir odaya tıkar seni parçalamalarını keyifle izlerim koçum o yüzden şansını zorlama bence :))
Berkay: Tamam abla büyüksün.
Berkay: Kızma sakin ol.
Berkay: Iraz şerefsizi yanında mı ?
Elçin: Evet
Berkay: Söyle ona yukarı gelsin.
Elçin: Şimdi söylüyorum.
Elçin: Sence senin için Iraz'ı tehlikeye atar mıyım ben ?
"Merak etme sen buradayken başıma bir şey gelmez."
Iraz'ın sesiyle başımı telefondan kaldırıp gözlerine baktım. Ona güvenmem gerektiğini söyleyen bir ifade vardı gözlerinde. Ve ben ona inandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Plan
Ficção CientíficaDünya çapında yayılan zombi salgını karşısında,kendi evlerinde mahsur kalan arkadaş grubunun ölüm ve kalım arasında verdiği savaşta kim ölecek ? Kim kaybedip kim kazanacak ? Ve bu savaşı kazanmak için sadece iki planları var.