4-YARA

16 5 28
                                        

Kural Dört: Bıçak kesiğini bile sakla çünkü en ufak bir yara da bile senden kurtulmak isteyecek birileri vardır.

🧪

Biz içeri girdiğimiz de kapılar kapandı. Herkes teker teker araçtan inince bakışlarımı üsse çevirdim.

Oldukça büyüktü. Pencerelerinde demir parmaklıklar vardı. Binanın rengi griydi ve oldukça geniş bir bahçesi vardı. Bu üs tek başına bir ülke sayılabilecek kadar genişti.

"Olum bu ne ? Sen bizi üsse getirecektin saraya değil."

Berkay hepimizin düşüncelerini tek cümleyle ifade edince hep bir ağızdan gülmeye başlamıştık. Birisinin boğazını temizlediğini duyunca bakışlarımızı general olduğunu düyündüğüm adama çevirdik.

Başıyla Iraz'ı selamladıktan sonra konuştu.

"Hoş geldiniz. Buraya nasıl geldiğinizi elbette merak ediyorum ama önce bir takım testlere tâbi tutulacaksınız. Lütfen yanlış anlamayın güvenlik amaçlı. Aranızda salgına yakalanan biri varsa burada durmasına müsade edemeyiz."

Asker konuştuktan sonra eliyle yolu gösterdi ve onu takip etmemizi istedi.

"Lütfen beni takip edin."

Iraz askere yetişip onunla sohbete başlayınca Berkay yanıma geldi ve hafif fısıldar bir sesle "Neden bilmiyorum ama şu generali gözüm hiç tutmadı." dedi. Açıkçası bende pek sevmiş değildim bu askeri. Başımı onaylar biçimde yavaşça sallayarak ona katıldığımı belli ettim.

Defne oldukça neşeli bir şekilde yanımıza geldiğinde "Ne fısıldaşıyorsunuz siz bakayım ?" diye sordu insana neşe veren sesiyle.

"Şu askeri pek sevmedikte."

"Yalnız olmadığıma sevindim. Bakışlarında bile bizden kurtulmak istediğini belli eden bir ifade vardı."

Defne aramızda ki en küçük kişiydi. Açık kahverengi saçları ve çok güzel ela gözleri vardı. Omuz hizasında kestirdiği saçları ve kahkülü ile gerçekten tatlı görünüyordu. Ama onun dikkat çeken özelliği tatlılığı değil neşesiydi. Her ne olursa olsun mutlaka pozitif bir yan bulur onunla moralimizi yerine getirmek için uğraşırdı.Ki başarırdı da.

Berkay ise kıvırcık kızıl saçlara ve yeşil gözlere sahipti. Çoğunlukla olur olmadık yerlerde söylediği saçma salak sözlerle bizi güldürürdü. Defne ve Berkay'ın bir araya geldiği bir ortamda bulunursanız gülmekten ölme ihtimaliniz yüksek.

Bir süre sonra üs hakkında konuşmaya başlamıştık. Defne arkasından ona sarılan kollarla minik bir çığlık attı. Sevgilisini korkuttuğu için özür dileyen ve Defne'nin yanağına minik öpücükler konduran Mete'yi görünce gözlerim istemsizce Iraz'a döndü. Bakışlarımız kesiştiğinde minik bir tebessüm oluştu yüzünde.

Iraz ona yetişebilmem için olduğu yerde durduğunda son kez Defne ve Mete'ye baktım. Defne, Mete'yi çoktan affetmişti ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.

Mete siyah saçlara ve gözlere sahipti. Defne ne kadar tatlıysa Mete'de ona yakışacak şekilde yakışıklıydı. Mete'nin belirgin özelliği ise şiirlere olan aşkıydı. Çoğu zaman şiirlerden ve kitaplardan aldığı özlü sözlerle bizi hayrete düşürür kimi zaman ise motive olmamızı sağlardı.

Adımlarımı hızlandırarak beni bekleyen Iraz'ın yanına gittim.

Beni gördüğünde elleri ceplerindeyken girmem için kolunu bana uzattı. Tereddüt etmeden koluna girdiğimde eridiğim gülüşlerinden birini gönderdi.

Sadece İki Plan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin