"Sen bir inanca bağlı düşünceler kurup bağlanırsın hayata, ama bir başkası susturamadığı düşüncelerinden delirerek hayatı zehir eder kendine."(ÖİYÜ - Hatice İlbaş)
~~~
~~~~~~~~~~~~~~~~
⌛️⏳️
İnsan neden hep durması gereken noktayı kaçırır ve önlemek istemez? En önemlisi ise duygularını.
Yıllarca bir kalbinin olduğundan bi haber yaşamış insanlar beni çok iyi anlarlar. Bu garip his bazen korkunç gelir, korkutur insanın kendi benliğini. Bu başı boş, adlandırılamayan, telaffuzu olmayan, dile getirilemeyen hisse -aşka- nasıl dur diyebilirdik? Bari bunun bir açıklaması olsaydı, nasıl 'dur' diyebilirdim?
Görünürde hiç bir şey yoktu, ama aynı zamanda çok şey -olmuştu- vardı.
Tam tamına 4 ay 24 gün olmuş, 144 gün geçmiş... 26 Ocak 2022 Çarşamba gecesi gitmişti. Bu gün 19 Haziran 2022 Pazar.
Oysa -her şey gibi- unutmam gerekiyor, ama Kuzey her şey değildi. Neden günleri saydım bilmiyordum, istemsizce yapiyordum, ve yapmaya devam ediyordum. Kuzey 144 gün önce gitmişti.
Peki nereye?
Hiç bir fikrim yoktu...
Gelecek mi?
Bilmiyordum...
"İzem." Demişti seneler önce üniversite kampüsünde tanıştığım, çokta samimi olmasamda bağımı koparmadığım arkadaşım Taner.
"Efendim." Demiştim tüm düşüncelerimi zihnimin en uç köşesine bırakarak. Tüm odağımı ortama dikmiştim zorlukla.
"Mumları üflemeyi düşünüyormusun?" Demişti, kafamı eğip derin bir nefes almıştım üflemek için. "Dur, dur bir saniye dilek tut." Derin bir nefes daha alıp gözlerimi yumdum. Ne dileyecektim? Her şeye sahiptim. Hiç bir hayalim, hedefim, arzum yoktu. Uzun uzun öylece düşündüm, ne dileyebilirdim? "Dilediği en uzun dilek." Diye söylenmesini işitmiştim. Hiç bir tepki vermemiştim.
'Allah'm umarım Kuzey çok mutludur. Umarım ölmeden son bir kez- hayır, hayır gelecek doğum günümde gözlerine bakarak bu muma üflerim.' İçimden 3 defa tekrarlayarak muma üflemiştim.
"Caner, İpek, Leman ve Taner çok teşekkür ederim, çok şanslıyım size sahip olduğum için." Demiştim, büyük bir minnetle bakarak. "Bazen katlanılmaz, sert, kırıcı mesafeli, soğuk olabiliyorum. Ki sanırım çoğu zaman hak etmediğiniz gibi davranıyorum size, ama şunu da bilin çok kıymetlisiniz benim için. Gerçekten..."
"Sende şaşırıyorsun değil mi sana bunca sene nasıl katlandığımıza?" Demişti Caner alaycı bir kahkaha atarak. Hepimiz gülüştük. Caner ve Taner ikiz kardeşler, Taner ile üniversite de tanışmıştık, kardeşiyle de bir kaç sene sonra tanışmıştık. Çok sık görüşmeyen arkadaşlar olduk işte bir şekilde.
"Dürüst olmam gerekirse sanki, bir nebze, ufacık, minnacık ben size katlandım." Demiştim ayağa kalkarak. Bir tek doğum günlerinde ciddiyeti bir tarafa bırakabiliyordum -alkol sayesinde-.
Kadehleri doldurdum. "Diyene bak ya, kızım zar zor bu geceye geldin. Sen kendi doğum gününü unuttun, kendine gel." Sahte bir dürtme şovundan sonra kahkahalar tekrar yankılanmıştı. "Kaç aydır evden çıkmıyorsun, bir an öldüğünden şüphe ettik."
"Ben hiç öleceğine ihtimal vermedim. Klasik İzem, bir şeye bozuldu mu aylarca yok olur, toparlanır geri gelir sahalara." Demişti Leman. Ona döndüğümde, sarı dalgalı saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırmıştı. Giyindiği sarı askılı vücut hatlarını çok belli eden, sırt dekolteli elbisesi ile haddinden fazla iddialı ve hoş duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böğürtlen Sokak
Romance⏳️⌛️ "Anlatırsam eskisi gibi masum bakamazsın bana. Senin masumiyetini de yok ederim çocuk." Demişti güçlükle konuşur gibi. "Susalım o zaman." Dedim yana dönüp onun şefkat dolu bakan gözlerine uzun uzun bakarak. "Susalım o zaman." Diye fısıldayarak...