"Mesafeler; Uzak kalmayı tercih edenlerin gurur kokan bahanelerle süslediği şeydir..."(Böğürtlen Sokak)
~~~
~~~~~~~~~~~~~~~~
⏳️⌛️
İnsan bazen amaçsızca ne yapacağını bilemez. Ve sadece kaybolmak ister.
Yok olmak, hiç var olmamak... Bu gece benim için öyle bir geceydi, neden burada olduğuma dair hiç bir fikrim yoktu. Niçin gecenin bu saatinde bilmediğim bu sokaklardaydım mesela?
Belkide zaman zaman düştüğüm o kayıp hisse -eksiklik hissine- kapılıp, kaderin beni sürükleyerek çektiği bu sokaklara gelmem gerekiyordu.
Peki niçin?
İnsan neden ve nasıl yaptığı bir eylemin amacını bilmez, bilemez?
Şuan nereye gideceğimi, ve yahut ne yapacağıma dair hiç bir fikrim yoktu, öylece bu boş sokaklarda amaçsızca adım seslerim yankılarcasına yürüyordum. Gözüme takılan tabelada 'Böğürtlen Sokak...' yazıyordu.
'Ne garip bir sokak ismi.' diye düşünmeden edememiştim. Minicik yok ile vaar arasında bir tebessüm konmuştu yüzüme, neticede adeta bir tehlikeyi hissettirmek istercesine alerjimin olduğu tek meyvenin adını taşıyan karanlik bir sokakta idim...
Boş boş etrafıma bakınırken aynı zamanda kulaklarımda ise Ferdi Özbeğen'in şarkıları çalıyordu. Kolumdaki saate baktığımda saatin 11:26 olduğunu farketmiştim. İstanbul sokaklarında öylece yürümeye devam etmiştim, sanki bir şeyler beni kendine çağırıyor ve çekiyor idi. Duyduğum çığlık sesi ile irkilerek durmuştum anliden, kulaklığımı çıkartarak sese odaklanmaya başladım. Duyduğum bu garip ses bir yardım çığlığı değildi, hatta bir çığlık bile değildi, bu bir erkek sesiydi. Sol sokaktan saptığımı anımsıyordum ve sesin geldiği yere doğru yürüyerek- hayır, hayır koşarcasına gidiyordum.
Varmam gereken yere varınca kimsenin olmadığı bu sessiz sokakta üç kişinin bir kişiyi sıkıştırdığını farkmem uzun sürmemişti, öylece durup anlamaya çalışmıştım kısa bir süreliğine soluklanarak. Kimse beni fark etmiyordu o an. "Tekrarla bakayım, ne dedin sen?" Diyordu üç adamdan biri. Yaşları sıkıştırdıkları erkek çocuğa göre bir hayli büyüktü.
"N-ne istiyorsunuz?" Dedi ürkekçe çantasına sarılan çocuk.
"Ne istiyorduk?" Diye düşünmüş gibi yapmıştı bir diğeri dalga geçer gibi sırıtarak. Ve hiç beklemediğim bir anda genç adamın elindeki çantayı sertçe tutup aynı zamanda çekip, karın boşluğuna bir yumruk savurup, genç adamı dizlerinin üzerine çökertmişti bu acı. Genç adam karın boşluğuna yediği yumruk ile dizlerinin üzerine acı içinde yığılarak nefessizce çırpınmaya başlaması da uzun sürmemişti.
Bu sahneye daha fazla seyirci kalamazdım. Derken telefonum çaldı. Hepsi bi anda bana doğru dönmüştü, karanlıktan olsa gerek fark edememişlerdi beni. Telefonu sessize alıp onlara doğru kendinden emin, dik duruşum ile yürümeye başlamıştım.
"Kalk ayağa." Demiştim yerdeki genç adama bakarak. Hepsinin bi anda bana doğru yürümeye başlamaları ise uzun sürmemişti, "Siz hiç zahmet etmeyin, ben gelirim." Kendinde emin sert adımlar ile onlara doğru yürümeye devam etmiştim anlamsız derecede olan özgüvenim ve cesaretimle. "Çocuktan ne istiyorsunuz?"
"Bak sen şu işe, minik bir ceylan kahramanlık yapmaya gelmiş." Diyerek bıyık altından gülmeye başlamıştı hafif kilolu olan adam.
"Sana 'kalk ayağa' Dedim!" Sesim haddinden çok fazla yüksek çıkmıştı. Dediğimi yapıp ayağa kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böğürtlen Sokak
Storie d'amore⏳️⌛️ "Anlatırsam eskisi gibi masum bakamazsın bana. Senin masumiyetini de yok ederim çocuk." Demişti güçlükle konuşur gibi. "Susalım o zaman." Dedim yana dönüp onun şefkat dolu bakan gözlerine uzun uzun bakarak. "Susalım o zaman." Diye fısıldayarak...