Umarım güzel olmuştur çünkü içimde istek yokken yazınca kötü olmuş gibi hissediyorum
ve yazarken başım çok ağrıyordu hatta kulaklarım çınladı o yüzden anlam bozuklukları falan olabilir öyle yerlerde ne diyor amk demek yerine burası yanlış olmuş falan yazın düzeltirim
İyo okumalar oy+yorum = yazar piç olmayacak
Minho sonunda kendine geldiğinde Jisung ile açık havası olan bir yere oturmuşlardı. Bitkin gözlerini ışıklardan dolayı gözükmeyen yıldızlarda gezdiriyordu. Jisung ise Wooyoung'u Minho'dan uzaklaştırmak için telefonundan birileriyle konuşuyordu.
"Böyle bir durumda sormak istemiyorum ama, neden çöpü karıştırdın?" Jisung ani gelen soruyla gözlerini kırpıştırmıştı. Telefonunu çöpten geri alıp cebine attığı kutusunun yanına sokmuştu.
"Bir şey arıyordum, boşver. Sen iyi misin?" Minho başıyla onu onayladığında Jisung derin bir nefes verdi. Minho'nun gözleri çok boş bakıyordu...
"Minho... Ne olur ne olmaz bir süre benimle kal. Onun ne zaman gideceği belli değil." Minho yutkunduğunda gözlerini Jisung'a çevirmedi. İçindeki bir duygu daha yok olmuştu. Güveninin son kırıntıları da çiğnenmişti. Yine de Jisung'dan başka güvenebileceği kimse yoktu. Arkadaşlarına bile güvenmek istemiyordu.
"Seninle ilgileneceğim ve onu evinden atacağım. Sen iyi hissedene kadar yanında olacağım, olur mu?" Minho sessiz bir şekilde onu onayladığında Jisung samimi bir şekilde gülümsedi. Telefonunu alıp birkaç mesaj atmıştı.
Ailesi genel olarak çalışırdı. Bu yüzden evi genel olarak boş olurdu, hatta her gün boş olurdu. Kendisi bile uğrayamazdı evine. Bu yüzden Minho'nun gelmesinde bir sorun yoktu. Jisung ise işlerine bir süre ara verip Minho'nun rahat etmesini sağlayacaktı.
Rahatlayana kadar açık havanın tadına varmışlar, sonra da Jisung'un eşliğinde onun evine geçmişlerdi. Jisung, onu kendi odasına oturtmuş ve dolabını karıştırmaya başlamıştı.
Minho önceden birlikte oldukları beyaz yatağın üstünde oturuyordu. Aklında anılar dönerken Jisung'un suratı sürekli Wooyoung'a dönüyordu. Kabus gibi gözüken bu garip görüntüler onun yüzünü ekşitmesini sağlamıştı. Bundan kurtulması çok zordu. Wooyoung'un pisliğini zihninden atması çok zor olacaktı.
"Bunları giy. Yarın sana yeni kıyafetler getireceğim." Kendinden verdiği birkaç pijamayı Minho'ya uzattı. Minho hiçbir şey söylemeden eline aldı kıyafetleri. Jisung son olarak ona bir havlu ve şampuan vermişti.
"Duş almak istersen..." Pek bir şey söylememişti. Dudaklarını birbirine bastırdığında Minho ona bakmıştı. Jisung onun masum gözleriyle karşılaştığında derin bir nefes çekti.
"Aç mısın? Yemek yapabilirim."
"Zengin değil misin sen? Söylersin."
"Sağlıklı bir şeyler ye. Aç mısın?" Minho'dan ses alamadığında başını salladı.
"Yemek yapacağım. Sen duşunu alabilirsin. Çarşaflar temiz, hiç yatmadım. Rahat olabilirsin." Minho'nun dudakları kısılmıştı. Jisung'un bu kadar ilgili olması onu rahatlamıştı.
"Teşekkür ederim." Jisung ona gülümsediğinde eline aldığı birkaç kıyafet ile çıkmıştı odadan. Minho, beyaz havluyu alarak tanıdığı banyoya adımlamıştı. Açtığı gibi sıcak akan suyun altına kıyafetlerini çıkarmadan girmişti. Ellerini bedeninde dolaştırdığında hissettiği garip his ile kaşlarını çatıp dudaklarını ısırdı.
Islak kıyafetlerini çıkardığında suyun altına normal girmiş ve ilk önce vücudunu sabun kullanmadan temizlemişti. Dudaklarını sertçe sildikten sonra eline duş jelini alıp kendini temizlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yalnız don -minsung
FanfictionMin_Lee.ho Eğer yalnız bir don olsaydım, yine de beni sever miydin? Top-sung Bottom-min