4. Bölüm

40 12 0
                                    

Ellerin neden bu kadar soğuktu? Gözlerin neden bu kadar donuk? Oysa yüreğinle saracaktın bedenimi söz vermiştin...

Üstüme bir kot pantolon ve basit bir tişört geçirdim. Odama kısa bir göz gezdirdiğimde ne kadar dağınık olduğunu fark ettim.
Geceliklerim,yeni yıkanan çamaşırlar hepsi öylece 2 haftadır bir köşede yığılmış bekliyorlardı. Yakında ayaklanıp da herhangi bir isyan çıkarmamaları umuduyla aynanın karşısına oturdum. Cildim sivilcelenmişti,göz altlarım morarmıştı ve bi hayli zayıflamıştım. Kendimi aynada görene dek bu kadar kötü göründüğümü düşünmemiştim. Birazda olsa bişeyler yapmalıyım diye geçirdim içimden kendi kendime. Bu hayatı Aslı için yaşayacaktım. Hayallerinde gerçekleştiremediği ne varsa yapacaktım onun için. Derin bir nefes aldım ve aynamın üst çekmecesinden küçük bir saç tarağı çıkardım. Karışan saçlarımı 3. Dünya savaşı verircesine açmayı başardım. Saçından yaklaşık iki yastık doldurabilecek kadar saç döküldüğünde şaşkın şaşkın saçlarıma baktım. Daha önce hiç bu kadar dökülmemişti. Muhtemelen üzüntü ve stresten kaynaklıydı. Sçlarıma ufak bir lanet savurup tarağı yeterince karışık olan çekmeceye rastgele attım. Saçlarımı elimle omuzlarımın iki yanına yerleştirdim. Ve aynadan yüzümü incelediğimde birazda olsa hafif bir makyaj yapmamın insanlık için en hayırlı karar olabileceğinden emin oldum. Şahsen biri bu şekilde benim karşıma çıksa gulyabani görmüşcesine topuklardım.

Pembe renkli makyaj çantamı olduğu gibi masaya döktüm. İçinden bir kaç malzeme aldım ve geri kalanı çantaya tıktım.
En az mor lahana kadar morarmış göz altlarıma kapatıcı sürdüm ve evet bu benim ultra büyük bir şekilde değişmeme neden oldu. Daha sonra hafif bir allık, dudak kalemi ve dudak nemlendiricisi ile biraz insana benzemeyi başardım.
Telefonuma baktığımda Yiğit'in beni 3 defa aradığını gördüm. Birini bekletmek hayatta en nefret ettiğim şeylerden biriydi. Elime çantamı alıp montumu giyindim ve hızlıca evden çıktım. Aşağıya indiğimde, Yiğit arabaya yaslanmış sigara içiyordu. Diğer tarafta ise Rüzgar ve Luna bir şeyler konuşuyorlardı. Luna'yı en son taziyede görmüştüm. Hâlâ çok yorgun görünüyordu. Yiğit beni görünce; "Çok şükür gelebildin. Hadi bin de gidelim."
Luna bana doğru koşup sıkıca boynuma sarıldı. Bende ona aynı şekilde karşılık verdim. "Çok özledim seni."
"Bende seni çok özlemişim.Hadi arabaya geçelim."
İkimizde arabaya bindik. Yiğit sürücü koltuğundaydı, yanında Rüzgar oturuyordu. Ben ve Luna ise arkaya geçmiştik.
Rüzgar'ın aynadan bana baktığını gördüm. Gözlerimiz kesiştiğinde bana gülümsedi. Bende ona aynı şekilde karşılık verdim ve istemsizce gözlerimi kaçırdım.
"Nereye gidiyoruz?"
Öne doğru uzanarak Yiğit'e sordum.
"Temiz hava almaya." Dedi gözlerini yoldan ayırmadan.
Luna ya baktığımda telefonla uğraştığını gördüm. Gizlice neyle uğraştığına baktım. Biriyle mesajlaşıyordu sanırım.
Baktığımı görünce hızlıca telefonu kapattı.
"Neye bakıyorsun sen sarı civciv."
"Sonra gösteririm. Ayrıca civciv ne ya?"
"Nee yalanmı sapsarı bişeysin."
Güldü ve dalga geçercesine göz devirdi. Gülerek geriye yaslandım ve yolu izledim.

Araba durduğunda yeşillik bir yerde olduğumuzu gördüm. Etraf çok kalabalık değildi. Sadece yeşillik üstünde oturan bir kaç aile vardı. Aile demişken, annemler benim yalnız kalmayı istememi bahane edip yakın bir ilde bir hafta kadar tatil yapmaya gitmişlerdi. Evde yalnızdım ve bu bana çok iyi geliyordu. Ses yok, gürültü yok, gıcık olduğum tip tip insanlar evde gezmiyor. Çok rahat bir şeydi. Arabadan indiğimizde göz ucuyla etrafa bakındım. Burası tanıdıktı. Az ileride büyük bir meşe ağacı gördüm. Üstüne halatla bağlanmış ahşap bir salıncak vardı.
Hatırladım...

Ezgi kendini çimlere attı. Gökyüzüne baktı. Babası yanına oturdu.
Etrafı süzdüğünde koca bir meşe ağacı gördü.
"Baba bak çok büyük bir ağaç." Ağacın üstüne halata bağlanmış ahşap bir salıncak duruyordu.
"Evet kızım, sallanmak istermisin?"
"Olur, ama çok hızlı salla."
Ezgi salıncağa oturdu. Sallanırken elini gökyüzüne doğru uzattı. Saçları rüzgarın etkisiyle dalgalanıyordu.
"Ben en çok seni seviyorum baba. Hep yanımda ol tamam mı?"
"Söz kızım. Kimse seni üzemeyecek,kimse kıramayacak seni. Baban var ya senin baban."
"Peki ya bir gün gidersen."
"Ben yine de dinlerim seni güzelim. O zaman gökyüzüne bakıp konuş benimle."
"Tamam ama sen yinede bırakma beni."

Aynadaki Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin