Saate baktığımda çıkış ziline 5 dakika kaldığını görmüştüm çantama kitapları hızlıca koymaya başladım.
"Kütüphanye çalışmaya gidecektik bugün sende geliyorsun değil mi?" Kafamı Aslıya doğru çevirdim.
"Elbette gelecem dün söz verdim."
"Tamamdır hızlı olalım o zaman ."
Aslı benim en yakın arkadaşımdı küçüklüğümden beri tanıştığımız için hayatımın bir parçası olmuştu. En ufak sıkıntımı, hayatımda yaşadığım her olaydan haberi vardı çünkü o benim tek sırdaşımdı. Son ders olmasına rağmen hâlâ çok güzeldi. Kumral dalgalı saçları ve kehribar rengi gözleri onu dahada güzel yapıyordu.
Zil çaldığında yerimden kalktım ve çıkışa doğru yöneldim.
Çıkışa doğru yürürken kapıdan bize el sallayan Luna yı görünce istemsizce gülümsedim.
Luna hayatıma daha sonra dahil olmuştu. O kadar cana yakın, o kadar düşünceli bir insandı ki sonradan hayatıma katılmış olması benim için önemli değildi çünkü bana kendimi iyi hissettiriyordu."Selam" dedi Luna.
Sarı düz saçları epeyce uzundu. Yeşil renk gözleri ve beyaz pürüzsüz teni onu gözler önüne seriyordu. Üstünde beyaz kısa bir gömlek altında ise siyah bir kot şort vardı.
Luna ya bakarak, "Bu şortla donmadınmı cidden?" Dediğimde
Gülerek bana baktı "Soğuk güzel görünmeme engel değil."
"Sen her halinle güzelsin." deyince Aslı; "Birbirinize iltifat etmeyi kesin de kütüphanye gidelim yoksa eve geç gitmek zorunda kalacağızz Benim için sorun yok da." Bana baktı ve cümlesini yarıda bıraktı. Ciddi anlamda bu şekilde bir hayat yaşamaktan bıkmıştım. Herşeyin bir sınırı bir kuralı olması insanın nefesini kesiyordu.Yaklaşık 3 saat kadardır kütüphanedeydik. Telefonumun çalması ile takıldığım matematik sorusundan gözlerimi ayırdım ve telefona baktım.
Telefonumu da alarak kütüphanenin terasına çıktım.
"Alo ,efendim "
"Nerdesin yine sen saat kaç oldu farkındasın değil mi?"
"Sana ders çalışacağımızı söylemiştim anne."
"Hemen eve yarım saatin var"
Cevap vermeden telefonu kapattım.
Derin bir nefes verdim ve içeri geçtim.
"Ben gidiyorum." Dedim kısık bir sesle.
Aslı; "Nereye? Saat daha 7 olmadı bile."
"Evet ya biraz daha kalsaydın ."
Luna ya baktım"Biliyorsunuz bizimkiler sıkıntılı biraz gitsem iyi olur. Size iyi çalışmalar görüşürüz."
İkisini de sıkıca öptükten sonra kütüphaneden çıktım.
Burnumda hissettiğim ıslaklık ile kafamı gökyüzüne doğru çevirdim.
Yağmur çiseliyordu. Yağmura bayılıyordum . Özellikle müzik dinlerken yağmurda yürümek bana en iyi gelen şeylerden biriydi.
Telefonumdan bir şarkı açtım ve eve doğru yürümeye başladım.Evin olduğu sokağa girdiğimde binanın önünde bir grubun toplandığını ve kavga ettiklerini gördüm.
Kulaklığımı çıkararak çantama koydum.
Hızlıca oraya doğru ilerledim.
Belliki her gece toplanan gençler arasında bir tartışmaydı
Yanlarından geçerek eve doğru yürüdüm . Kapının önüne geldiğimde arkadan birinin kolumu tutması ile irkildim.
"Ezgi"
"Korkuttun beni delimisin?" Kolumu bırakması için Yiğit e baktım.
"Pardon" kolumu bıraktı ve geri çekildi.
"Nereden böyle"
"Kütüphaneden ders çalıştık kızlala."
"Anladım."
"YİĞİT"
gelen sesle otarafa baktım sarışın kıvırcık saçlı bir çocuktu. Üstünde beyaz bir tişört altında siyah kot pantolon vardı.
"Bağırma be Rüzgar geldikk" Yiğit tekrardan bana döndü;
"Neyse ben gideyim artık iyi akşamlar"
"İyi akşamlar" dedim ve apartmana girdim.
Üvey babam yeterince zenginken hâlâ bu 4 katlı binada oturmamız biraz garipti.
Artık bunları düşünmek istemiyordum çünkü yakın zamanda bu evden gitmeye kararlıydım.
Anahtarla evin kapısını açtığımda karşımda dikilen anneme baktım. Her zamanki gibi yüzünde güller açıyordu tabiki.
"Nerede kaldın sen 1 saat oldu."
"Farkındaysan yağmur yağıyor anca gelebildim."
"Yürü odana üstünü değiş bulaşık var yıka onları."
Yorgun bakışlarımı annemin üzerinde gezdirdim. Sinirlendiğimi anlamış olacak ki; "Hadi ne dikiliyorsun karşı mı geleceksin annene?"
Yanından geçerek odama gittim ve kapıyı kapattım. Onun saçma sapan söylenmelerini dinleyemeyecek kadar yorgundum. Bir an önce tekrar yapıp uyumalıydım.Saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Yaklaşık 2 saat kadardır test çözüyordum.
Telefonu elime aldım ve Aslı dan gelen mesaja baktım.Aslı: Evdesin değil mi bir sorun yok?
Cidden Aslı hayatınızda görüp görebileceğiniz en değer veren ve en düşünceli insandır.Ezgi: evet geldim merak etme beni iyiyim sende evdesin değil mi?
Telefonu çok kullanan birisi değil di muhtemelen hemen cevap vermezdi.
Telefonu masaya bıraktım ve testteki soruya geri döndüm.
İçeriden gelen seslerden anladım ki Cengiz gelmişti.
Ah bu adam yok mu sesi bile huzurumu kaçırıyordu.
Başımı masaya koydum ve yanan masa lambama baktım.
Acaba babam hayatta olsaydı hayatım nasıl olurdu?
Ciddi anlamda kendime sorduğum tek soru buydu.
Her gece bu soruyu bu sorunun cevabını verebilecek hayaller kurarak uyuyordum. Hayatımdaki en değerli şeyi babamı kaybetmiştim. Bundan daha acı verici bişey yaşayamazdım.Sırtımda hissettiğim dürtükleme ile uyuyakaldığım masadan kaldırdım başımı.
Yusuf karşımda durmuş bana bakıyordu.
"Ezgi babam seni çağırıyor"
Abla demek gibi bı huyu yoktu olmasında zaten isteyen kim ki.
"Yine ne diyor?"
Bişey demeden odadan çıkınca bişeyelr olduğunu anladım.
Kalkıp içeri gittiğimde sinirli sinirli koltukta oturan Cengize baktım.
Ters ters bana bakıyordu.
"Ne var ne oldu?"
"Bugün annen bı çocukla görmüş seni girişte kim o?"
Dönüp anneme baktım cidden bu kadar düşmüşmüydü babam olmayan bir adama kendi öz kızını şikayet edebilecek kadar?
"Evet arkadaşım bı sorun mu var?"
İyice sinirlendigini hissedebiliyordum.
Zaten bu evde her akşam illaki bir kavga yaşanırdı alakalı yada alakasız.
Ayağa kalktı ve bana doğru yürüdü."Ben sana erkeklerle konuşmayacaksın demedimmi?"
Artık sinirlenmeye başlamıştım bende ki de sabırdı yani bı yere kadar.
"Yani" dediğim anda yanağımda hissettiğim sıcaklık ile elimi yanağıma götürdüm.
Bana tokat atmıştı.
Bir Cengize bir de anneme baktım.
Annem yüzüme dahi bakmıyordu.
Başımı kaldırdım Cengize baktım.
"Sen bana vurdun mu? Sen kendini ne sanıyorsun ha?"
Benden böyle bir tepki beklememiş olacak ki bir kaç saniye ikisi de öylece yüzüme baktı.
Delirmiş gibiydim artık yeter bu sondu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Misterio / SuspensoYaşadıklarımı ve geçmişimi asla unutmadım. Hayatımda olan herkese aslında ne kadar güçlü olduğumu göstermek için maskelediğim o vicdanım... Ah çocukluğum... O günden sonra artık hiç birşey eskisi gibi olmadı. Ben bile....