Uyandığımda alarmım deli gibi çalıyordu. Bulmak için birkaç el darbesi ile pikeyi kontrol ettim. Bulduğumda gördüğüm saat yalnızca 1 saatimiz olduğunu gösteriyordu. Alarmı kapatır kapatmaz fırlar gibi kalktım ev halkı mutfakta oturuyor olmalıydı bir yandan da kahvaltı hazırlar gibi sesleri geliyordu.El çantamdan beyaz bir bluz ve siyah kot takımımı çıkarttım. Ve adeta koşar gibi banyoya gittim. Hızlı bir duşun ardından ferahladığımı hissettim. Üstümü değiştirdikten sonra mutfağa giderken saati kontrol ettim. Hala yarım saatimiz vardı uçak için.
Şanslıyız ki abimin evine çok uzak sayılmazdı havaalanı. Hızlıca birkaç şeyi ağzıma tıktıştırdıktan sonra koşar adım evden çıktık abim çalışacağı için bizi uğurlamaya gelmedi Elvana da ben gelmemesini söyledim çünkü dönerken eve otobüsle geri dönmek zorunda kalacaktı. Ehliyeti yoktu maalesef ki.
Arabayı gemiye teslim edip ödemesini yaptıktan sonra uçağa hala 10 dakika kaldığını gördüm nefes nefese havaalanı kontrolünden geçtik saniyelerle yetiştiğimiz için nefes nefese rahat koltuğuma yıkıldım. Annem halime gülüyordu ama onun da benden pek farkı kalmamıştı birbirimize kıkır kıkır gülüyorduk.
Etraftaki insanlar garip garip baksada bir süre sonra kim olduğumu hatırlayınca fısıldaşmaya başladılar. İşte tam o an gülmeyi kestim. Annem neden gülmeyi kestiğimi anlamıştı. Sadece buruk bir tebessümle baktım gözlerinin içine. O da benim kadar üzülüyordu. Mesleğimi ne kadar çok sevdiğimi bilmeyen yoktu. Nefes nefese kaldığım için nefes darlığı çekmeye başladığı gülerken hissetmiştim ama es geçmiştim sanki önemsiz gibi.
Elimle çantamı karıştırmaya başladım ilacımı bulur bulmaz ağzıma dayadım. Aynı zamanda gözlerimden akan bir yaşa engel olamadım. O kadar çok koymuştum ki bugün bunun acısını çıkartıyordu vücudum. Rahat nefes aldığımı hissettiğim için sakince ilacı çantama koydum. Annem tüm bu olanlar boyunca sessizce beni izledi.
Aslına bakarsanız ilk başlarda daha kötüydüm. Bu farkediliyordu. Ama yine de iyileşmiş sayılmazdım. Tüm düşünceleri kenara attım. Ve yükselen uçakta yavaşça arkama yaslandım kemerlerimi taktım.
♧
Etrafı seyrederken uyuya kalmış olmalıydım. Neredeyse azıcık yolumuz kaldığını gösteren göstergeye bakana kadar bu kadar uyumuş olamam diye düşünüyordum. Annemde biraz yorulmuş olduğu için uyuyordu muhtemelen. Uçağın tuvaletine gitmek için kalktığım zaman hafifçe denge sağlamakta zorluk çektim.
Tuvalete geldiğimde yüzümü soğuk bir suyla yıkadım. Temiz bir peçeteye yüzümü kuruladıktan sonra koltuğuma geri döndüm. Saate baktığımda öğlen olmuştu. Neredeyse inecektik artık istanbula.
Sonunda uçak indiğinde annemle beraber taksi bulmaya çalıştık çünkü havaalanı inanılmaz derecede kalabalıktı. Koşup duran çocuklar sabırsız insanların içinden geçemeye çalışırken anneme dışarıya çıkmasını taksi numarası almak için içeriye geri döndüm. Tüm dikkatsizğimle insanlara çarpmamak için savaş veriyordum.
Bu ne kalabalık be! Tam kurtuldum derken kafamı öyle sert bir şeye çarptım ki gören de duvara girdim zannederdi. Acıyla yüzümü buluşturdum. "Önünüze mi baksanız beyefendi" diyerek sitem ettim. Acıyan kafamı tutuyordum.
Adam tüm kibriyle adeta tiksinir gibi " Yalnız bana çarpan sensin küçük hanım" diyerek ona bakmamı sağladı saf öfkeyle yüzüne bakmaya başladım delici gözleriyle adeta beni orada gözleri ile öldürdü. O yeşil gözleri o kadar korkutucu bakıyordu ki açılan ağzım hızlıca kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Yangın
Teen Fiction"Babacım ben geldim, nerdesin?" diyerek içeri girdim, yorgunluktan ayak bileklerim ağrıyordu. Gün boyu salına salına yürümenin de dezavantajları vardı değil mi ama. "Salondayım güzelim gel" sesinde huzur bulduğum babamın yanına ulaştığımda beni gülü...