10. Bölüm ♤ Kalbin Sesi

30 4 0
                                    

İyi okumalar, hosgeldiniz ♡

Sessiz sakin olabilirdi bir insan. Ama hem sessiz hemde içinde fırtınaları barındırmak zor işti. Gözlerinde fırtınalar dönüyordu Aras'ın.

Bey kelimesini bir daha kullanmamam konusunda tembihlemişti. Israrcı olmadım. Diyesim gelmiyordu artık kalbim buna izin vermiyordu ki. Kendisi o günden sonra bir daha karşıma çıkmadı. Çok yoğun olmalıydı.

Birkaç hafta daha geçtikten sonra kreasyon patlama yapmış ve eskiden de olduğu gibi adım bomba gibi düşmüştü.

Telefonum susmuyordu arayana sadece Yıldırım Holding ile çalıştığımı söyleyince hayal kırıklığına uğruyorlardı.

Beni zehirleyeni bulamadıklarını iddia ediyorlardı Zahir ve Aras ama inanmak zordu bir şey biliyorlardı. Onları tartışırken duymuş, Zahir'in Aras'ı azarlamaya kalkması ama Aras'ın onu susturmasını duymuştum.

İş yerinde tasarımcılara yardım ederek vakit geçiriyordum. Her boş zamanımda Rüya ile tasarım departmanına gidiyor ve bir şeyler öğreniyorduk. Kendi çizimlerimi göstermemiştim ama eskizlerimden birkaçını getirdiğimde beğenmişlerdi.

Anneme güzel bir vakıf bulup yardım kuruluşuna üye olmasını sağlamıştık abimle. En yakın zamanda buraya geleceğini bizi özlediğini söylemişti.

Abim benim için baba yarısıydı. Değeri paha biçilemez bir mücevherdi adeta. Onu özlemiştim işlerimiz orada olmasa buraya geleceğini söylese de.

Zahir ile Ezgi biraz daha iyi anlaşıyorlardı. Annemle ikisi hakkında konuşurken benim farkettiğimi onunda farkettiğini öğrenmiş mutlu olmuştum. İkisi birbirine fena tutulacaktı.

Bu zaman diliminda Aras'ı bir kere bile görmedim. Tartıştıkları gün bir hışımla çıkmış neredeyse üç haftadır dönmemişti. Sadece Rüya ya toplantılarını ertelemesini söyleyen bir mesaj atmıştı.

Onu merak ediyordum. İtiraf ediyorum belki etkileniyordum ama şuan merak üst seviyedeydi.

Aras Barlas Yıldırım'dan

Onu zehirlemişler üstüne üstlük bana üstünlük taslamışlardı. Kabul edilemezdi. Hiçbir hata kabul edilemezdi.

Elleri arkadan bağlı olan adama baktım. Depo karanlıktı ama dağılan yüzü patlamış dudağı ve kırılmış burnuyla oturan adam düşmanımın maşasıydı.

Açık savaş ilan ediyordu farkındaydım ama sevdiklerime dokunması en büyük hataydı. İkinci hatası ise beni yok saymaktı.

Uzun zamandır içinde olmadığım bu işe beni zorla itiyorlardı, bağımlılık gibi çekiliyordum. Mafya değildim ama suçsuz da değildim. Asla suçsuz olmamıştım.

Yumruğumu bir kere daha geçirdim adamın yüzüne "Söylesene lan kim tuttu seni!" Arkamdan biri bana seslendi. " Abi artık bıraksan mı bir şey öğrenemeden ölecek" diyince biraz uzaklaştım.

Çıldırmak üzereydim bunu yapan kimdi bilmiyordum. Kimseyi koruyamıyordum. Annemi koruyamamıştım, kardeşimi koruyamamıştım.

Bir hışımla depodan çıktım. Açık havaya çıktığımda yaktığım sigarayı parmaklarımın arasında tuttum. Öfkem beni bağımlı olduğum her şeye itiyordu. Modaymış ne yapıyordum ben Allah aşkına.

Babamı kaybettiğimde öğrenmiştim ben bu işleri. Çünkü işin içine düştüm. İsteyerek girmedim ama çıkamadım da. Yakamda asılı kaldı.

Bilmiyordum babamında bu işlerin içinde olduğunu. Kumar bağımlısı olduğu nerden bilecektim 19 yaşındaydım. Abim büyüktü ama burada değildi ki okuyordu. Annem onu daha çok severdi nedendir bilinmez benim yüzüme bile bakmazdı.

İçimdeki YangınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin