Merhaba canlar!
Nasılsınız?
Tanıtım da belirttiğim gibi bu kurgum daha önce inflamesheaven de yazılmış ama sonra silinmiş bir kurguydu. Bende ilk kurgumun unutulup gitmemesi adına tekrardan kaleme aldım. İsimler, yerler ve kitap ismi değişti sadece olaylar hemen hemen aynı olacak:)
Bu arada sınır koymam gerekiyor çünkü bilen bilir Dürdane daha devam ediyor ve ben ağırlığımı ona vererek güzel bir şekilde final yapmak istiyorum:)
Keyifli okumalar💗
Sınır: 300 vote 300 yorum
...
LALEZARElimde ki fondöteni bolca yüzüme boca ederken, kırılmaktan son anda kurtulan ama feci bir şekilde ağrıyan kemiklerim hareket etmemi kısıtlıyordu velakin dişimi biraz daha sıkmam gerektiğinin de bilincindeydim. Zira bir kaç saatliğine de olsa bana bunları reva gören ailemden uzakta daha rahat nefes alabilmem ve özgürce kanat çırpabilmem için çalıştığım restorant gitmem ve çalışmam gerekiyordu.
Aslında bakarsanız bir işe ihtiyacım yoktu çalışmasam da olurdu yani maddi durumumuz gayet iyiydi ama ben bu hapis hayatında yedi-yermi dört kalamazdım. Kalırsam da dayanamaz canıma zarar verdim. O yüzden kendi ayaklarım üstünde durmam ve asla hedeflerimden şaşmamalıydım!
Gözümü bu iç karartan ve her gün intiharı düşündürten cehhenem azabından daha beter dünyaya açtığım ilk andan beri annem ve babam hep hayatımın iplerini kendi ellerine almışlar ve istedikleri gibi çekip çevirmişlerdi. Sadece bu iş de bir şey yapmamışlardı daha doğrusu yapamamışlardı onda da Yunus abimin kan kardeşi patron olduğu içindi. Her ne kadar kendisi burda yaşamasa da her yer de adını duyurmayı başaran bir adam olmuştu Ezman Arsanoğlu.
Nasıl biriydi, kaç yaşındaydı hiçbir fikrim yoktu sadece Maraş'ın ileri gelen ailelerinden olan Zemheroğlu'ların ilk erkek torunuydu ve yanılmıyorduysam da beydi ki hem beni de ilgilendirmezdide ne olduğu... Zira ben her ne kadar istemesem de nişanlı bir kadındım.Altı ay önce yakın aile dostumuz olan Demirhan'ların torunu Emir ile nişanlanmıştım daha doğrusu nişanlandırılmıştım. O gece istemiyorum diyen çığlıklarımı tüm sokak tüm şehir duymuştu ama kimse gelmemişti kurtarmaya herkes kör olmuş herkes zalim olmuştu.
Ne çok ağlamıştım o gün ne çok çırpınmıştım 'küçüğüm daha ben okulum var' diye yalvar yakarmıştım ama hepsi karşılıksız kalmış ve pranga gibi parmağıma dolanan o yüzük o gece takılmıştı...
Geçmişte oyalanarak kendime daha fazla acı vermeye son vererek, çantamı ve kabanımı alıp odamdan çıktım.
Elimden geldikçe sessiz olmaya çalışıyordum ne sabah sabah annemin çok sevdiği damadını saatlerce övgü yağdırmasını çekebilecektim ne de babamın zorbalıklarını.