Gece Yaman
Gözlerimi açtığımda bedenim ruhumu taşıyamayacak kadar ağır gelmişti. Uykum deli gibi bastırırken kendimi kaldırmaya çalışıyordum:
"Bedenim ruhuma bu kadar ağır gelirken hâlâ nasıl yaşayabiliyorum."
Sesli söylemimden sonra duraksadım. Ayağa kalktım ve odamdan çıkmanın çok mantıklı olacağını fark ettim. Son günlerde kendimi biraz bıkkın hissediyordum.
İçeriye Ozan'ın girmesiyle hızlıca ayağa kalktım. Gözlerime bakarken benim moralimin bozuk olduğunu anlamış gibi bana baktı:
"Gece, sen bugün iyi misin canım ?"
Başımı olumsuz anlamda salladım. Ozan bana yaklaşıp kapıyı kapattığında siyah kazağının altından küçük bir köpek çıkarttı:
"Bak, bu artık benim köpeğim. Adı da,"
Uzun süre duraksadı, çevreye bakındı, bana baktı ve hiçbir şey bulamayıp:
"Aslına bakarsan henüz bir adı yok."
Ona gülerek karşılık verdiğimde köpek üzerime çıkıp benimle oyun oynamaya çalışıyordu. Sarı renkli golden cinsi bir köpekti:
"Bunu nereden buldun ?"
Ozan bana baktıktan sonra köpeği kucağına aldı. Yavru köpeği kafa hizasına getirip gülümsedi:
"Bizim nöbetçi askerlerin orada geziyordu. Önce annesini aradım ama bulamadım. Oradaki askerler de annesinin doğum yaparken öldüğünü söyledi. Cinsi de Golden Retriever olduğu için hemen kaptım. Adına karar veremedim, beraber karar veririz diye düşünüp yanına geldim."
Köpeğe uzun uzun baktığımda içimde tek bir isim belirmişti. Köpek ve Ozan'a baktığımda içim beni çok rahatlatacak şekilde huzurla dolmuştu:
"Cinsiyeti ne ? Kız mı erkek mi ?"
Ozan köpeği öpüp yatağımın üzerine koydu:
"Kız. Bir kızım var artık."
Gözleri ışıldıyorken ben bir anda ellerimi birbirine sertçe vurdum ve:
"Tüh ya, erkek olsaydı adı belliydi."
Sonra elimi kullanarak 7 yaptım. Bu Quaresma'nın sembolüydü. Ozan ise beni görmezden gelerek:
"Evet, erkek olsaydı adını Icardi, Mertens ya da Fernando koyard-"
Cümlesini bitirmeden durdu. Yatağın üzerinde masumca duran, dili dışarıda, etrafı keşfetmek için sabırsızlanan köpeğe baktı ve onu kucağına alıp göz hizasına kaldırdı:
"Nando, hayatıma hoşgeldin kızım."
Nando'ya sarıldığında ikisi de çok güzel görünüyordu. Onlara bakıp gülümsemekle yetinmeye çalışmama rağmen bu pek mümkün olmadı ve gidip onların sarılma trenine ben de katılmış oldum.
Hep beraber sarıldığımızda Ozan Nando'yu kucağıma verdi ve dolaptaki formasını çıkartıp bana uzattı:
"Formayı giy de bir fotoğrafınızı çekeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Tim
Teen Fiction"Beni buraya gönderdiklerinde hiç böyle olacağını düşünmemiştim." "Ben de."