Klasik antreman günü

91 21 1
                                    

Bugün Beste'yle falcıya gittik. Beste takımdan arkadaşım, aynı zamanda en en yakın arkadaşlarımdan. Kız kardeşim gibidir.

 Aslında sadece antremandan önce takılmak istemiştik ama Alsancak'taki önümüzü kesen tiplere karşı koyamadık. Falcıya girdiğimizde kapkaranlık bir oda, değişik ışıklar vardı. Eğer o yolda önümüzü kesen çocuk "tutmazsa gelin paranızı geri alın" demese burada işimiz olmazdı. Bir kadın ışıkların arasında oturuyordu, renkli renkli mumlar vardı. Sanırım tütsüde yakmış olucak ki içerisi nefes alınamayacak derecede kokuyordu. Kötü değildi ama ağırdı.

"Kızlar odayı incelemeniz bittiyse teker teker alıyım sizi" dedi.

Ne garip bi kadındı. Kapkara göz kalemi sürmüş ve gayet ürkütücü görünüyordu.Beste hemen karşı çıktı. "Hayıır! Biz birlikte baktırmak istiyoruz, birbirimizin fallarını duymak istiyoruz."

Olmaz öyle cevabını alınca suratını astı.Bu sefer ben diretmeye çalıştım.

"Lütfen, biz çok yakın arkadaşlarız aramızda gizli saklı olmaz. Sadece duymak istiyoruz. Bizi kırmayın" dedim.

Kadın birazcık yumuşamış görünüyordu. Kabul etti, önce Beste'ye baktı. Bu yılın onun için sıkıcı gecicegini, eger arkadaşlıklarına önem vermezse yalnız kalıcağını söyledi. "K" harfli birisinden bahsediyordu kii Beste heyecanla lafını kesti.

"Kerem! Eski sevgilim.. Gerçi ne kadar eski bilemiyorum, yeni ayrıldık sayılır."

"Bu çocuğu kaçırdığın için üzülmelisin ama sen akıllı bir kızsın görüyorum, önümüzdeki 1-2 ayda bu çocuk İzmir'e geri dönücek. Haberin olsun. Eğer onu bir kez daha kaçırırsan bu sefer salaklık olur. Aklını kullan. Başka bahanelerle gelicek, ama altında yatan sebeplerin listesinde en başı çekiyorsun canım."

"Ama siz onun şehir dışında olduğunu nasııl..."

Gülümsedi. "Boşuna konuşmuyoruz burada Beste. Dinle beni. Bu çocuk senin için geliyor."

Kadın gerçekten iyi olmalıydı. Harf, tarih ve Kerem'in gidişini görmüştü. Vay be dedim. Beste'nin hayatında görülebilecek şeyler vardı ama bana ne diyebilirdi merak ediyorum.

Yaklaşık 20 dakika sürdü. Açık söylemeliyim 10.dakikadan sonra pek sarmadı beni. Okul, gelecek.. Bunlardan bahsediyorlardı.

"Sıra sende... Iıım adın ne demiştin?"

"Gözde"

"Tamam Gözdecim. Bir dilek tut ve söyleme" dedi.

Ne tutmalıydım ki? Seneye iyi bir üniversiteyi kazanmak.. Belki güzel bir ilişki.. Karasızdım. İkisini birden istedim :)

"Gözde, sana ilk söylemem gereken şey bu falda gördüğüm.. Çok büyük bir sıkıntı var. Düşünüyorsun, bir konuyu çok fazla düşünmüşsün. Ve bu psikolojini etkileyecek şekilde gelişmiş. Boşvermeyi dene, hayat kısa, gençsin, güzel kızsın, bu kadar düşünmen doğru değil. Bir erkeği düşünüyorsun. Bir saniye.. Hayır hayır 2 erkek var bu falda. Ve sana şunu söylemeliyim. 2'si de birbirinden tehlikeli."

Biri Özgür'dü. Bu apaçık ortada. Ama diğeri kimdi ki? Hayatımda benim için daha fazla tehlike arz eden biri yoktu..

"Hey, ikincisi de Egemen olabilir mi?" dedi Beste.

"Hayır, bu henüz tanışmadığın birisi olmalı. Herneyse belki de yanlış görüyorumdur. Bu kadar genç bir kız için hiç böylesi denk gelmemişti. Buraya 40 yaşında işinden yorgun argın gelenler var. Onların dertleri bile bu gördüklerim arasında hafif kalıyor. Korkma ama düşünmeyi kesmen gerekiyo"

Hayır korkuyordum. Korkmamak elde değildi ki. Daha ne kadar insanla tanışıcaktım? Uyduruyor diye geçirdim içimden.Bana baktı.

"İnanmıyorsun ama olduğunda beni hatırlayacaksın." dedi

İyice ürkütücü olmaya başlamıştı. Bence artık buradan gitmeliydik. Çantamı toparladım. Teşekkür ederiz dedim.

"Unutma, düşünmeyi acilen kesmen gerekiyor. Yoksa çevrendeki herkes zarar görücek."

Anladık bee diye bağırmak istemiştim.Bu kadar net konuşması canımı sıkmıştı. Ben kötü birsey yasamıyordum ki.. 

Herneyse daha sonra antremana gittik. Voleybol oynamak gerçekten kafamı dağıtıyor. İdmandan sonra Beste yanıma geldi.

"Belki de gerçekten haklıdır. Bu yıl zorlu geçicek biliyoruz, sanırım hiçbirimiz fazla düşünmemeliyiz. Sıkma canını. Sadece bir faldı." dedi

2 tane ayran alıp metroya yürüdük birlikte. Hava yağmurluydu. Yavaş yavaş sonbahar geliyor. En sevdiğim havalar. Ama içim bugün gerçekten sıkılmıştı ve bu hava iyi gelmiyordu. 

Eve geldiğimde test çözmem gerektiğini hatırladım. Ah gerçekten zorlanıyordum. Daha şimdiden böyleyse ileride deliye dönebilirdim...

Telefonum titredi. Mesaj Caner'dendi.

"Yarın okul çıkışı Alsancağa gidiyoruz ve sende geliyorsun. İtiraz yok. Tüm grup geliyo."

Okuduktan sonra, grubun içinde Egemen'in olup olmadığını düşündüm. Soramazdım. Yanlış anlardı. Egemen benim arkadaşımdı sonuçta. Ve ben bu konuyu da çok düşünüyodum. Kadın haklıydı sanırım. Egemen benim arkadaşım! Hem sevgilisi vardır belki, hakkında çok şey bilmiyoruz. Bu şekilde düşünmeye devam edersem şizofrene bağlıcam diye korkuyorum...

"Geliyorum" dedim.

Aklıma facebook profiline bakmak geldi şu çocuğun. Bilgisayarımı açtım. Adını soyadını girdim. 

Ve işte bu kadar!

Neredeyse tüm bilgileri kapalıydı ama birkaç fotoğrafına baktım. Siyah, siyah, siyah. Farklı parçalar, ama hepsinin rengi siyah! Fazlasıyla garip değil mi? Geldiği yerde kızlarla gayet iyi anlaşıyormuş. Açık olan fotoğraflarının neredeyse hepsi kızlarla. Ve güzel kızlarla...

Sinirlenip kapattım sayfayı. Piçin tekiydi işte. Çok belli. Ayrıca bananeydi ki?  

Ve tüm bu düşüncelerimi bir anlık unutmayı deneyerek kendime sütlü bir kahve yapıp matematik testime geri döndüm...


Gizemli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin