Nabzım hızlandığında sakinleşmeye çalışarak çıplak göğsüne bakmamaya çalıştım."Sizin boyunuz uzun ama yetişemem ki, eğile bilirmisiniz?
Yutkunduğunda adem elmasının hareketini izleyerek terleyen avuç içlerimi pantolonuma sürttüm.
"Ayaklarıma çıkabilirsin"
________
Gözlerim fal taşı gibi açılırken ne yapacağımı bilemeyerek çekinceyle kısık gözlerine baktım.
Bir kaç adım yaklaşarak önce sol ayağının üstüne ayağımı koyup, sonra diğer ayağının üstüne sağ ayağımı koyup yükseldim. Kollarımı uzatıp, omuzlarına tutunarak düşmemek için destek almaya çalıştım.
Hemen belime sarılan yapılı kolu düşmemem için destek verirken, burnum keskin çenesine sürtündü.
Çıplak göğsüne temas eden göğsüm alev alev yanıyor, nabzım olabildiğince hızlı atıyordu.
Titreyen elimi saçlarına uzatarak önüne düşen saç tutamlarına bulaşan kremi parmaklarımla temizledim.
Dengemi kaybedip düşecek gibi olduğumda kolunu olduğu yerde sıkılaştırıp, beni kendisine çekerek göğüslerimizin çarpışmasına sebep oldu.
Düzensiz nefeslerim iniş çıkışlı bir hal alarak göğüs kafesimde olan kalbim yerinden çıkacak gibi gümbürdedi.
Bu kadar yakın olmak iyi değildi...
Hızlı nefesler alıp vererek ayaklarından yavaşça inip, kızarık yanaklarımı gizlemeye çalıştım. Yapılı kolu sarıldığı belimden çekildiğinde boşluğa düşmüş gibi hissettim.
"Ş-şey temizledim Profesör Kim"
"Teşekkürler Jeon. Bir kaç dakikaya dönerim, banyodan havlu al ve dediğimi yap"
Parmakları arasında tuttuğu sigarasını dudakları arasına yerleştirip cebinden telefonunu çıkararak balkona doğru adımladı.
Arkasından gidişini izleyip iç çekerek koridora yönelip, sonunda gördüğüm kapının banyo olduğunu düşünüp kapı kulpunu çevirerek açtım.
Beyaz ve gri renklerinin hakim olduğu banyoda bakışlarımı gezdirip, köşedeki dolaplara doğru adımladım.
İkinci dolabı açarak özenle katlanıp koyulan beyaz havlulardan birini parmaklarım arasına aldım. Saçlarım yağan yağmurda duş almışım gibi sırılsıklam olmuştu.
Yavaştan kurumaya yüz tutan saçlarımı sıkarak havluyla kurutmaya çalıştım. Banyodan çıkıp elimdeki havluyla birlikte salona geçerek, telefonla konuşup sigarasını dudakları arasında bulunduran bedeni izledim.
Onun yanında fazla utanıyor, fakat kendimi yabancıymışım gibi hissetmiyordum.
Ben tamamen ona daldığımı bile fark etmeden elimde havluyla öylece salonun ortasında durmuş balkona bakıyordum.
Bir kaç dakika sonra telefonunu kapatıp dudakları arasındaki sigarasını balkonun taş yüzeyine bastırarak söndürüp, izmariti kenarda duran çöp kutusuna fırlattı.
Ağzındaki dumanı havaya salıp elindeki telefonuyla birlikte bana doğru adımlamaya başladı.
"Kuruttun sanırım saçlarını Jeon"
"Ha? Ne?"
Anlamaz ifadeyle kaşlarını çattığında yutkunarak elimde duran havluyla saçlarımı kurulamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLDER • TAEKOOK
FanfictionJeon Jungkook derslerinde oldukça başarılı, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Ailesi ona karşı ilgisiz ve oldukça kabaydı. Herkese normal gelen bazı şeyler ona tamamen yabancıydı. Sevmek, birine hediye vermek, sevilmek, birine sarılmak bile. Kim...