Adımlarımı hızlandırıp koşarak koridorda ilerlerken düşecek gibi olduğumda duvardan destek alarak dengemi sağlamayı başardım. Bana doğru hızla yaklaşan adımlar panik olmama sebep olurken nefes nefese tuvalete girerek omzumu sertçe kapıya yaslayıp kilidi çevirmeye çalıştım.Kapıya çarpan sert yumruklar ve kapının sertçe iteklenmesiyle kapıyı kilitleyemeden omzundaki çantam yerle buluştu.
Kalçamın üstüne düşmemden kaynaklı canım yanmaya başladığında endişeli gözlerimi kapıda duran üç kişide gezdirdim.
"Ne halt ettiğini sanıyorsun lan sen? Kaça bileceğini falan mı sandın?!"
Sarı saçlı serseri giyiminde olan kişi bana yaklaşarak saçlarımı kavrayıp sertçe çektiğinde acıyla yüzümü buruşturup saçlarımı iğrenç parmaklarından kurtarmaya çalıştım.
"Bu üniversitesitede barınman bile bizi tiksindiriyor seni sürtük! Belli ki lisede sana tam anlatamadık biz"
Gözlerim istemsizce dolmaya başladığında düzensiz nefes alış verişlerimi normale sokmaya çalıştım. Kalbim maraton koşmuşum gibi hızlanıyor, yapacakları şeylerden deli gibi korkuyordum.
Sarı saçlı kişi diğerlerine bakışlarıyla işaret ettiğinde ikisi de kollarımdan sıkıca kavrayıp iğrenç gülüşleriyle kulaklarımı doldurdular. Sıkı tutuşlarından kurtulmak için çırpınırken tuvalet kabinine sertçe itilip dizlerim üstüne düşerek diz çökmem bir oldu.
"Ben size birşey yapmadım! Lütfen bırakın beni!"
Göz yaşlarım usulca boynuma doğru yol alırken, bedenim şok olmuş gibi titremeye başladığında nefes alış verişlerimde zorlandığımı hissetmeye başladım.
Kalbim hızını daha da artırıyor, iki kişi tarafından sıkıca tutulan kollarım istemsizce titriyordu.
Sarı saçlı kişi yüzündeki iğrenç gülümsemesiyle sırıtıp ağzındaki sakızı yanaklarında yuvarlayarak kapağı açık olan klozete tükürdü.
Sıkı tutuşlarından dolayı kızarıp sızlayan bileklerimi klozetin kenarlarına sabitleyip kafamı ileriye doğru klozetin içine sokmaya çalıştılar.
Hıçkırarak ağlarken tutuşlarından kurtulmaya çalışsam bile iğrenç gülüşleri beni iyice güçsüz düşürdü. Bedenim benden bağımsız titremeye devam ediyor, gözümün önünde siyah benekler beliriyordu.
Sarı saçlı kişi kahkaha atarak diğerleriyle benim hakkımda dalga geçmeye devam ederken ayağını kaldırıp, kirli ayakkabılarıyla kafamdan bastırmaya başladı.
"Ait olduğun yer, bak Jungkook! Bence çok seveceksin!"
Kafam iyice klozetin sararmış suyuna yaklaştığında tuvaletin kapısı gürültüyle açılarak duvara çarptı.
Tok adım sesleri hızla kabine yaklaştığında bileklerimde olan baskıdan tamamen kurtuldum.Sarı saçlı olan ve yanındaki iki kişi de korkuyla bir birine bakarken klozetin önünde yığılarak bu korkunç andan bir an önce kurtulmak istedim.
"Ne halt dönüyor burda!"
Profesör Kim...
"Bay Kim, yalnış anladınız biz Jungkook'a yardım ediyordu-"
"Siz ne hakla öğrencim'e dokunursunuz?!"
Yeri göğü inleten baskın sesi bütün koridorda yankılandığında gittikçe daha da kararan görüş alanım yüzünden yüzünü tam göremiyordum.
"Üçünüz de odama! Sizin cezanızı bizzat kendim keseceğim!"
Üçü de tuvaletten çıkıp gittiğinde yaklaşan adım seslerini duymamla kuruyan boğazımı ıslatarak iyice yavaşlayan nabzımı sakin tutmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLDER • TAEKOOK
Hayran KurguJeon Jungkook derslerinde oldukça başarılı, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Ailesi ona karşı ilgisiz ve oldukça kabaydı. Herkese normal gelen bazı şeyler ona tamamen yabancıydı. Sevmek, birine hediye vermek, sevilmek, birine sarılmak bile. Kim...