UYARI!Bu fic'de; yaş farkı, baskın seme, ş!dd€t gibi öğeler bulunacaktır.
Rahatsız olacaklar okumasın lütfen🌟
___________
Esen şiddetli rüzgar tekrardan şemsiyemi arkaya doğru uçurmaya çalıştığında, sıkıntıyla oflayıp güçlükle şemsiyeyi toplayarak kapattım. Kar yağmaya başlamıştı ve rüzgar giderek daha da şiddetleniyordu. Ellerimde beyaz pamuk eldivenlerim olmasına rağmen parmak uçlarımın hala soğuktan karıncalandığını hissediyordum.
Ayağımdaki beyaz çok sevdiğim botlarım kirlenmişti. Derse geç kalacağım gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldım. Bu gün üniversitenin 2. yılının ilk günüydü. Geçen yıl olduğu gibi yine geç kalmış, annem giymek için planladığım pantolonumu kurumak için bırakmamıştı. Her zamanki gibi...
Tam mağazanın önünden geçecekken bir şey dikkatimi çekti ve adımlarım istemsiz duraksadı. Muhteşemdi...
Tam benim tarzımdı...
Camdan görünen mankene giydirilmiş harika bir mini etek ve beyaz diz üstü çoraplar...Bakışlarımı zar zor ayırıp içimden bakmamak adına büyük bir savaş vererek dudaklarımı büzüp yoluma devam ettim.
"Bence aşırı hoşlar! Neden giymeme izin vermiyorlar?!"
Mızmızca söylenip dolan gözlerimi kırpıştırarak büyük binaları inceledim.
Oflayıp beyaz botlarımın kirlenmesini umursamamaya çalışarak, adımlarımı hızlandırıp ağzımdan çıkan sıcak nefeslerin soğuk havada serbest kalmasına izin verdim.
Görüş acıma giren üniversite kapısından koşarak geçip koridora doğru adımladım ve ilk dersimin olduğu amfinin önünde durdum.Derin nefes alarak su damlacıkları toplanan kirpiklerimi kırpıştırarak kapıyı açtım. Bütün bakışlar bana dönerken başımı sallayıp öğretmenden özür diledim. Hemen amfide adımlayarak, merdivenleri çıkıp, boş bir yere oturdum. Islak şemsiyeyi masanın yanına bırakarak iç çektim.
Soğuktan dolayı yanaklarım buz gibiydi ve kızarmıştı. Hemen eldivenlerimi çıkarıp, krem renginde kumaş kol çantamın içinden not defterimi ve tabletimi çıkararak masanın üstüne bırakıp öğretmeni dinlemeye başladım. Soğuktan buz gibi olan ellerimi ağzıma yaklaştırarak sıcak nefesimi üfleyip, ellerimi bir-birine sürttüm.
"Hey Jungkook!"
Arkamdan duyduğum sesle hemen arkamı döndüğümde gülümseyerek konuştum.
"Jimin! Nasılsın?"
Gülüşüme gülerek karşılık verdiğinde öğretmenin bastırarak söylediği, uyarı nitelikli ses tonunu anladığım gibi önüme dönerek öğretmeni dinlemeye devam ettim.
"Teneffüste konuşuruz. Sana bir haberim var!"
Hafif arkama doğru bakıp başımı onaylarcasına salladım.
_______________
"Gelecek ders için geniş liste hazırlayın. Puanlarınız buna bağlı gençler"
Öğretmen kağıtlarını toplayarak amfiden çıktığında oflayarak arkama yaslanıp, oturduğumdan beri çıkarmadığım krem beyazı yün montumu çıkararak askılıktan astım. Gerçekten en küçük bedeni almama rağmen yün montun içinde yüzüyormuş gibi görünüyordum. Jimin ne kadar pandaya benzediğimi, tatlı olduğumu söyleyip dursa da pek içime sinmiyordu.
"İlk günden geciktin yine. Bu yıl daha kötü geçecek ya adım gibi eminim Jeongguk! Sabahları tatlı uykumdan uyanmak benim için işkenceden farksız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLDER • TAEKOOK
FanficJeon Jungkook derslerinde oldukça başarılı, üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Ailesi ona karşı ilgisiz ve oldukça kabaydı. Herkese normal gelen bazı şeyler ona tamamen yabancıydı. Sevmek, birine hediye vermek, sevilmek, birine sarılmak bile. Kim...