5

4.4K 540 178
                                    

Kar erimiş, günler sonra sonunda güneş kendini belli etmeye başlamıştı. Kuşların sesleri kulakları dolduruyor, çamur olan toprak kuruyarak yeşilliklerin kendisini süslemesine izin veriyordu.

Hafif serin olan havada burnumu çekerek Üniversitenin arka bahçesine geçtim. Bir kaç kişi kuru toprakta yeni yeni kendisini göstermeye başlayan minik çiçeklerle fotoğraflar çekiniyor, bazılarıysa kendi halinde telefonlarıyla ilgileniyordu.

Gözümün acısını umursamamaya çalışarak insanlardan uzak bir yere geçip sırtımı büyük ağaca yaslayarak oturup ayaklarımı uzattım. Elimde tuttuğum kitabı yanıma bırakarak esen rüzgarlı havada derin nefes çektim içime.

Ola bildiğince herkesten uzak olmaya çalışmış, Jimin'i bile geçiştirerek yalnız kalmak istediğimi, birkaç işim olduğunu söylemiştim.

Dün gece hiç uyuyamamıştım. Sayamadığım kadar ağrı kesici almış, sabah karşı gözümün altındaki koca morluğu kapatmak için üstün çaba sarf etmiştim.

Gözümün acısı ve babamın bağırarak bana vurmasını iyice düşünüp canımı yakarken göz yaşlarımı tutmaya çalışmış, ten rengime uygun olan bütün kapatıcıları deneyerek morluğu kapatmayı başarmıştım.

Belki dışardan kapatmıştım ama içeride büyük bir iz bırakacak kadar canımı yakan yarayı istesem bile kapatamazdım.

Tekrar gözlerimin dolduğunu fark ettiğimde gözlerimi kırpıştırarak burnumu çektim. Birkaç dakika sonra Profesör Kim'in dersiydi ve ikinci dersi olduğu halde ben hiçbirşey hazırlamamış, ödeve başlamamıştım bile.

Gözümü fark etmemesi için gözüne fazla gözükmemeye çalışacak, ondan uzak duracaktım.

O, öğrencisi olduğumu kabullenmiş herkesle aynı görüyordu beni. Kafamda kurarak ümitlenmek, kendimden büyük birine ilgi duyan birisi olarak zorbalık görmek istemiyordum.

Tarzım yüzünden lisede zorbalığa maruz kalmış, Jimin sayesinde son yıllarımı biraz daha dingin geçirerek ağır travmalarımı unutmak için herşeyi yapmıştım.

Profesör Kim herkese benim gibi mi davranıyordu? Belki de her haraketine bu kadar anlam yüklememeliydim.

İç çekerken bakışlarımı çevremde gezdirip çok sevdiğim yoncalara elimi uzatarak bir tanesini nazikçe kopardım.

Bu kadar erken büyümelerine şaşırmış yeşil yapraklarını parmak uçlarımla nazikçe okşamıştım.

Telefonuma bakarak şuan Profesör Kim'in dersi olduğunu anladığımda üç yapraklı yoncayı parmaklarım arasında tutmaya devam ederek yeşilliklerin üstüne bıraktığım kitabımı elime aldım.

Jane Austen'in Aşk ve Gurur, diğer adıyla Gurur ve Önyargı kitabının kapağına bakarak parmak uçlarımı eski kitabın tırtıklı kapak yüzeyinde gezdirdim.

Kapağı çevirerek öpücükler bıraktığım ilk sayfada gözlerimi gezdirerek kendi kendime burukça gülümsedim.

Bu kitabı bir çok aşık birbirine hediye eder ve ilk baskısını bulmak için olağanüstü çaba sarf ederdi. Babaannemden bana kalan bu kitap benim için oldukça değerliydi. Babaannem ve Dedem birbirlerine fazla değer vermiş ve deliler gibi aşık olmuştular.

Babaannem ve Dedemi hiç görmesem de bu kitabı onların eşyaları arasından uzun zaman önce bulmuş, yarısına kadar okumuş ve garip olsa da kitabın ilk sayfasında isminin yazdığı yere rujlu dudaklarımla bir kaç öpücük bırakmıştım.

Bakışlarımı çevremde gezdirip kimsenin olmadığına kanaat getirdiğimde sayfaları çevirerek kaldığım yerden okumaya devam ettim.

_________

 OLDER • TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin