Bu işte kararlıydım. Bulutların bir araya gelince yağmurun yağması kadar kararlıydım. Hiç olmadığım kadar kararlıydım. Tek çarem bu olabilirdi. Etrafı kollamam gerekiyordu ama o kadar heyecanlıydım ki az kala hiç bakınmadan içeri dalıp Mariya'yı kaçıracaktım. Yanıma Ellin'i almam iyi olmuş beni hemen uyarmıştı.
"Ne yapıyorsun az sakin ol. Tamam kaçıracaksın ama biraz sakin. "
"Ellin gerçekten dayanamıyorum. Ne kadar seneden sonra planımı gerçekleştireceğim. Kimse bilmiyordu planımı. "
"Tamam biliyorum heyecenlı olduğunu ama işi eline yüzüne bulaştırma lütfen. "
Kendimi biraz daha topladıktan sonra etrafı kolaçan ettim. Kimse gözükmüyordu ancak gözükmeyeceği anlamına da gelmiyordu. Elimi sıkı tutmazsan heran biri gelebilirdi ve benim planım yatabilirdi. O zaman artık işe girişmeliyim.
"Hadi Ellin artık işe girişmeliyim. Bu kadar uzun süre bir çocuk bırakılmaz. "
"Tamam Zeynep ben burada kimse geliyor mu diye bakayım. "
Sessiz olduğumuz güçsüz olduğumuzu göstermez.
İçeri sessiz adımlarla girdim. Mariya'yı uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar yakın görebilmiştim. Artık onu doya doya görecektim. Ben onu gördüğüme sevinmiştim. O da beni gördüğüne sevinmiş gibiydi. Etrafta kimse yoktu. O zaman tam sırası... Mariya'yı kucakladığım gibi hemen önümü kapatarak Saray'dan çıktım. Ellin de bana ortak olmuştu. Bu belaya beraber girmiştik. Daha sonra evime ilerledim. Kapıyı açar açmaz Ay üstüme atlamıştı. Beni özlemişti canım... Kapıyı açtım ve hemen içeri girdik. Mariya hâlâ kucağımdaydı. Hiç ağlamamıştı. Sessiz sakin bakıyordu. Onu yeşil kanepeye koyunca Ay bu sefer Mariya'ya yöneldi. Koltuğa atladı ve Mariya'ya şaşkın bakışlarını dikti. Mariya ise onu görünc ağlamadı aksine onu bir gülünç bastı. Baya eğleniyorlardı.
"Zeynep senin her günün böyle aksiyonlu mu? "
"Daha bu ne ki? Sen bir de diğerlerini gör. "
"Ben bu aksiyon işlerini severim. Acaba film mi çeksek senin hayatın ile ilgili? "
"Saçmalama Ellin. Ben bunu isteyerek yapmıyorum. "
"Bu hayattan sıkıldıysan değiş tokuş yapabiliriz hayatlarımızı. "
"Olur yapabiliriz ama sen pişman olursun. Her ne kadar aksiyonlu bir yaşamak olsada çoğu korku doluydu. Acı çekiyordum. "
"Pardon ben senin yaşadıklarını küçümsemek için söylememiştim. "
"Biliyorum bu nedenle söylemediğini Ellin. O yüzden kendini sıkma. "
"Şimdi ne yapacaksın? Şehre geri mi döneceksin? "
"Evet planım buydu. "
"Peki ben ne yapayım? "
"Ben şimdi giderken bir kaç eşya alacağım. Geri kalanını sen gelirken getirsen olur mu? "
"Olur olur ama sen kendine dikkat et. "
"Tamam ederim sen merak etme bizi. "
Saat daha öğlendi. Gökyüzü aydınlıktı. O yüzden daha fazla dikkat çekiyorduk. Tek umudum kimsenin Mariya'yı kaçırdığımı anlamamış olmasıydı. Şuanlık bir problem yoktu. Varış yerine az kalmıştı. Bende Mariya da heyecanlıydı. Kimseye görünmeden Latibule şehrine varmıştık. Saray'a gizlice gitmiştim. Kimse beni tanımamıştı. İlk önce evime gittim. Evim çok özenli ve temiz görünüyordu. Oysaki 3 yıldır yoktum. Ben yokken biri burayı temizliyor olmalıydı. Kim olduğunu düşünmeme bile gerek yoktu bu kişi Yorhun Bey'di. Kapıyı açtım ve içeri girdim. İçerisi de dışarısı kadar temizdi. Mariya'yı pembe koltuğuma koydum ve kendime geri dönmeye gittim. Zeynep olmaya. Selin artık Karasular şehrinde kaldı. Zeynep'tim artık. Kendim olmayı çok özlemiştim. Aynada gerçek beni görmek mutlu etmişti kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeyhun
Tarihi Kurgu"Kanıtın varsa kandırabilirsin" "Dost olmak varken düşman olmayı seçseydik olmazdık" Latibule suçluların oraya saklandığı şehir. Küçük ama güzel bir yer. Mariya ise şehirdeki Kral ve Kraliçe'nin çocuğu. Bu kız kendilerine düşman olan şehirdeki Kamer...