6. BÖLÜM: KÜÇÜK BİR SIR

375 38 35
                                    

Yeni bölümümüzden merhaba arkadaşlarr. Size dışı seni içi beni yakar diyebileceğim bir bölümle geldim bu hafta. Biraz da heyecanlı olsun istedim. Çünkü önümüzdeki hafta bölüm gelmeyebilir. Sınavlarım olduğu için bayağı zor görünüyor. Umarım bu bölüm hoşunuza gider.

Keyifli okumalarrr.





6. BÖLÜM

KÜÇÜK BİR SIR

KÜÇÜK BİR SIR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Allah'ım çok şükür."

Gece karanlığının örttüğü Songül Sokak'ın hemen baş köşesinde bulunan küçük, beyaz, tek katlı, şirin eve girmiş bulunuyorduk. Mamafih Fatihazor'un evin kapısından içeri altı toz toprak bağlamış adımını atar atmaz kurduğu ilk cümle bu olmuştu. Taşımaktan harabeye döndüğü, boncuk boncuk ter akıttığı ancak sorduğumda "Yok be kızım, ne ağırı? Ben dağda neler taşıdım." diyerek geçiştirdiği valizleri bir köşeye fırlattıktan sonra halıyı öpüp alnına sürecek diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Neyse ki öyle bir skandal yaşanmadı. Elindeki bavulları oldukça sessiz bir şekilde yere yerleştirdi. Mavileri, kare şeklindeki holü büyük bir özveriyle tararken aklından neler geçtiğini tam anlamıyla hissedebiliyordum. İnşallah halam uyanık değildi. Aradan sıyrılıp kendimizi odalarımıza kitleyebilirdik.

"Sakin ses çıkarma." diyen sesi oldukça kısık ancak anlaşılırdı. "Halam uyuyor olabilir."

"İnşallah uyuyordur." diyerek cevap verirken çantamın zincirini kavrayıp sakin sakin çıkarmakla meşguldum. Etrafta hala herhangi bir ışık huzmesi belirmemişti. Önümü görmüyordum. Derin bir karartı bütün bedenimi kavramış, göz kapaklarımı zincirlemiş gibiydi. Korkardım karanlıktan. Hiçbir şeyden korkmasam da karanlıktan korkardım. Bana babamla geçirdiğim günleri anımsatıyordu. Kasvetliydi. Korkunçtu.

"Işığı yakalım mı?" diye mırıldanmadan edemedim. Ancak "Saçmalama, burada yakalanmayalım diye kılı kırk yarıyoruz sen ışık açalım mı diyorsun? İstersen davetiye de yollayalım halama?" demesiyle lafın boğazımda kalması bir olmuştu.

"İyi." diye vızıldandım. O telefonunu çıkarıp feneri yakana kadar direk gibi bekledim olduğum yerde. Ardından telefon kamerasından çıkan beyaz ışık yüzünü ay ışığı gibi aydınlatmaya başladı. Üstten üstten baktı bana. Arından sol iki parmağını kaldırıp "İlerle" der gibi bir işaret yaptı. Ben de uslu bir kardeş olduğum için akıllı akıllı peşinden gidiyordum ki...

Işık yandı.

Parmak uçlarımızda, Tom ve Jerry gibi kalakaldık. Sanki suç işlemiş gibi bir endişe kapladı yüreğimi. Gözlerimi kısa bir süreliğine kapalı tutarak dişlerimi birbirine bastırdım. Arkamız hala mutfak tarafına dönüktü. Eğer üç harfliler evin elektrik sistemine musallat olmadıysa muhtemelen sırtlarımızı seyreden kişi halamdı. Nedensizce sorguladım kendimi. İlk seçenek çok daha iç açıcı duruyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAN YARIŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin