Rüzgar

191 29 4
                                    

Neredeyse bir haftadır dışarıya çıkmıyorum her sessiz bulduğum anda ceset aklımda bıraktığı kalıntılarla beynimi yiyor

"Gelmeyecek misin?"

bir haftadır kapımın önüne gelen arkadaşlarımı beş kişi görüyorum,Bade'de ev hayatı yaşıyor bu sıralar benim gibi.Arkadaşlarımı her seferinde reddediyor geri yolluyorum fakat bu gün ilk defa kafamı yazın sıcaklarında güneşe doğru uzattım,biraz çıkıp dolaşmak donmuş bedenime iyi gelecektir düşüncesiyle.

Sahile indiğimde ayağımın kumlarla temas ettiği an,sıcağı tam anlamıyla hissedebiliyordum.Ayağımı bu sıcakta pişiren kum her seferindekinden daha fazla kızgın ve basılamayacak kadar da kırgın.sahilin pek girilmeyen kısımlarına kayaların arasından geçerek giriş yaptım.Ne bir şezlong ne de bir şemsiye...bomboş kıyının görülemeyecek kadar uzak yerine göz daldırırken bir yandan da yavaş adımlarla ilerliyorum burası ne bir canlının eğlence yeri nede stant açılacak bir potansiyele sahip.

Kafa dinlemek için ideal bir yerdi kesinlikle.Bir yandan düşünerek yürüyor,güzel bulduğum deniz kabuklarını sol cebime dolduruyor iken bir yandan da denizin durgun hallerini izliyorum arada sırada yan tarafları yeşillikle kaplı ağaçları gözetliyorum.İçimde biraz kuşku var açıkçası çünkü bu yer aynı zaman da da kaplumbağaların yumurtladığı yerlerden birisi herhangi bir zarar verirsem karşısında sorumlu olacak tek kişi.

Yavaş yavaş tenime değip kaçan rüzgarlar bir süre sonra alacaklı bir rüzgar haline dönüşmüş fakat yürümeme engel olmayacağını belirtmişti yoluma devam ederken kıyafetlerimin bir süre sonra kendini savurması üzerine yürümemi yavaşlattım etrafıma bakınıyorum da durgun deniz,rahatça uçan kuşlar,dallarında kıpırdamayan yapraklar olması aklımda soru işaretlerini uyandırıyor.deniz kabuklarıyla cebimi doldurmuş geri dönüyorken rüzgar benden bir şey istercesine ortalığı savuruyor yürümemi zorlaştırıyordu.

Koşmaya başlayıp kayalıklara yetişmeye çalışıyorum rüzgarsa şiddetini kayalara,doğru orantıyla arttırıp yürümemi zorlaştırıyor iken mücadelenin sonucunda elimi soğuk siyah kayalara dokundurabilmiş ve kalp çarpınıtısıyla sevinebilmiş idim.

Kalbimin sesini rahatlıkla duyabiliyor ellerimin ve ayaklarımın korkudan donduğunu hissedebiliyorum.Bir an önce buradan kurtulmam gerektiğini düşünüyor kumları yararak hızlı adımlarla eve gidiyorum. Siteye girdiğimde herkesin eğlencesine tanık oluyor onlar ise hiç fırtına çıkmamış gibi eğlenmelerine devam ediyorlardı peki ya ben niye savaştan çıkmışçasına eve yardırdım? Bir fırtına durumunda herkes etkilenmesi gerek değil miydi ? Evin kapısını çaldığımda kapıyı annem açmış bir yandan iş yaparak

"hayret ilk defa evden çıkmışsın"dedi alaycı bir tavırla.

Annem ceset olayını daha duymamıştı eğer duysaydı geri memlekete dönerdik.Herkesi bu konuda sıkıca tembihlemiş idim ama yine de annem benden alamadığı cevabın sorusunu arkadaşlarıma baskı ile yöneltiyordu.Boğuk bir ses tonu ile

"ben odamdayım"derken bir yandan annemin temizlediği yerleri zıplayarak geçiyorum.

"arkadaşlar bu gün ki fırtınayı sizde hissettiniz mi?" wpp grubundan yazdığım mesajın cevaplarını alay geçerek yanıtlamışlardı telefonu aldığım gibi sinirden kapatıp erken uyumaya göz yummuştum.

Ertesi sabah daha meraklı ve dinçtim içimden gelen arzular beni bu gün daha neşeli yapmıştı fakat bu gün arkadaşlarımla değil sadece Bade ile konuşacaktım yaz tatilimizi daha başlamadan heder etmek istemiyorum.Dışarı hızlı adımlarla çıkıp elimdeki yeşil elmayı kütür kütür yiyerek Bade'nin evine adımlarımı atıyorum.Pek tanımadıkları için sitedeki bir çok kişi beni gözetliyor beni baştan aşağı süzüyorlardı aldırış etmeden bade gilin blokunu arıyordum.Uzun apartamanlar barındıran sitenin onuncu katına çıkmak için daracık ve kasvet asansöre giriş yaparken sararmış ve gözükmeyen tuşların üzerinde on numarayı arıyor,bu asansörde ilk defa tek başıma çıkıyorum.Yanımda konuşacak kimse olmadığı için asansörün içini inceliyor eski bir asansör olduğunu belli ediyordu.İçimden asansörde kaldığımı ve öyle bir durumda ne yapacağımı düşünürken onuncu kata buldum kendimi.Gıcırdayan asansör kapısı aynı zamanda ağır olma sebebiyle sinir etmeye yetmişti.Aynı katta iki daire yer alıyor ve iç ferahlatıcı boyalar kullanılması biraz da olsa asansörün etkisinden kurtarmaya yetiyor.Zilin sesi şu ana kadar duyduğum bütün kapı zillerine meydan okuyorken gözleri çekik çinlilere benzeyen bir adam kapıyı aralamış ve sert bir tonda

"Kime bakmıştınız" derken ses karşısında resmen dona kalmıştım

kekeleyerek "Bade"demeyi başardıktan sonra ne kadar rezil olduğumu düşünüyordum.

Acaba doğru eve mi gelmiştim ilk defa bu yaşlı adamı görüyorum acaba Bade'nin nesi oluyordu.

Yeni kalkmış gözü yüzü şiş ve pijamalarıyla kapıyı açarken beni karşısında gören Bade,dona kalmış şaşkın bir ifade ile sorusunu bana yöenltmişti

"bir şey mi oldu?"

gülünç bir ses tonuyla

"aşağıda konuşalım mı?"

Telaşlı bir şekilde içeriye koşarak "bekle hemen geliyorum" dedi.

Bade ile sitenin içinde aynı hizada yürüyor bir yandan da ceset hakkında konuşuyorduk.Bade cevaplarını bana bakarak yöneltirken,kafamı hiç çevirmeden karşıma bakıyordum.Bade'nin ne cevap vereceğini bildiğim bir ses tonuyla

"benim gibi olmuşsun sende" diyerek söz hakkını ona bıraktım.

Bade kollarını kavuşturarak

"sen en azından dışarı çıkabiliyorsun tek başına"

Derin bir iç çekerek

"bunu yenmem zor oldu"

Daha fazla dayanamadan soruyu patlattı

"sence olay nasıl oldu?"

lafı biraz ağzımda geveleyerek çok biliyormuş bir havayla Bade'ye döndüm

"Bence olay yırtıcı bir hayvanın saldırması üzerine gerçekleşti ve sense boşu boşuna evde sana sorulan saçma sorulara cevap verdin" dedim son kelimelere yaklaşıp gülerken

Bade hala ciddiydi

"nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? ayrıca nasıl bir hayvan?"

Bade'ye bunun cevabını veremezdim...Çünkü bilmiyordum nasıl bir havyan olduğunu fakat söyleyeceğim elbette yanıtlar vardı

"cesedin yan tarafı ısırık izleriyle doluydu hangi insan yapsın ki bunu?" biraz yüzüne baktıktan sonra konuşmaya devam ettim

"bak,demek ki kız pek insanların dolaşmadığı yerlerde geziniyordu,anlayacağın senlik bir durum yok"

Söylediklerim gerçekçi geliyor muydu bilmiyorum bu akşam görecektik çağırdığımızda.

Lanetli Tablo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin