Takip

73 9 0
                                    

Multimedia:Burak

kayalıkları atlar atlamaz eline aldığı sopayla çalılıkları yarıyor ilerliyordu,sessiz adımlarla gittiği yeri takip ediyor elimden geldiğince nefes almamaya bakıyordum,adımlarını sert bir şekilde atıyor hızlıca yürümeye çalışıyordu.Heyecanım doruklara ulaşırken yürümeye çabalıyorum aramız beş metreyi geçtiği anda arkama bakıp ne kadar uzaklaştığımızı düşünüyorken bir anda gözden kaybolmuştu,duraksadıktan sonra etrafımı incelemeye başladım fakat burada böyle duracak olursam başıma bir iş geleceğimi düşünmüş yürümeye devam ediyordum.İlerledikten bir süre sonra büyük bir kum çukuruyla karşı karşıya geldim.çukura inmiş biraz da olsa çalılıklardan kurtulmuş nefes almıştım.dinlendikten sonra böyle açık bir yerde beni görmesi an ve andı derin bir nefes alarak çalılıklara tekrar karışmış yoluma devam ediyor onu bulmaya koyuluyordum,hiç bir ses yoktu kendi yaptığım sesten başka,ne bir çalı sesi ne de bir kuş uçuyordu ilerlemeye daha fazla devam edemezdim,arkamı dönüp adımlarımı atarken birisinin koştuğunu işitmiş ve çığlık seslerini duymaya başlamıştım yine bir kızın sesini andırıyor idi,bir yandan koşuyorum bir yandan da nabzımın arttığını hissediyorum.Kızın sesi yaklaştıkça yükseliyordu çalılıklar hızlı hızlı ikiye ayrılıyor,arkama baktığım her saniye dengem bozuluyor ve kalbim daha hızlı atmaya başlıyordu,yerde duran taşı görmeden çarpmış ayağımın derisini yüzmüş yerde biraz süründükten bir süre sonra çamurlu bir çukura düşmüştüm.Her yerim çamur kaplı bir şekilde ayağı kalkmaya çalışırken üzerimden kızın yuvarlandığını fark edip ağlaya ağlaya bana sarıldığı an hızlıca kızın elini tutup koşmaya devam ettim

"geliyor hızlı ol!"

Kızın korku dolu ses tonunu inceliyor,kaygan elini tutarken,boyumu geçen çalıları yarmaya çalışıyor sahile ne zaman sürede çıkacağımı hesaplıyordum.

Sonunda denizi görmüş derin ve hızlı nefes alırken sahilin sıcak kumuna el daldırıyor yerde sürüklendiğim andaki tahrişlerimi kızgın kumun vicdansızlığına bırakıyordum.Birbirimize bakarken ayağa kalkıp çalılıkların arasından gelen sesin kesilmesi üzerine biraz toparlamış kızın koluna girmiştim

"o kimdi?"

Yutkunmuş ve nefes almaya çalışıyordu hala biraz kem küm yaptıktan sonra

"tanımıyorum"

Çalılıklara bakarken sorular sorup dinliyor kızın koluna girip yürüyordum.Kayalıkları atlarken kıza yardım ediyor arkama bakmaya devam ediyordum.

"Nasıl yakaladı seni"

Kumları ezerken arada rengi solmuş çalılıklara bakmayı kesmiyordum

"bir kız çocuğu,bir kız çocuğu yolda giderken bana seslendi yardım etmemi isteyip yanına çağırdı,ağaç dolu tarlanın içine gidiyorduk,yumuşak elleri hiç şüphelendirmemişti."

Ağlayarak devam edemeyeceğini söylemiş kumlara yığılmıştı,içim burkulmuş ayağa kalkmasına tekrar yardım etmiştim parmağımla bizim siteyi işaret ederek

"burası bizim mekanımız istersen gel biraz soluklan"

Elinin tersini ağzına götürmüş gözünden akan yaşı zapt etmeye çalışarak

"sağol fakat eve gitmek istiyorum biraz toparlanmam lazım"

Acınası bir ses tonuyla kıza

"istersen bende geleyim?"

Ağlayarak hızlıca başını sağa sola sallamıştı

"sağol,gerek yok"

Giderken seslenmiştim

"dikkat et kendine"

Bana dönüp son bir kez bakarak başını aşağı yukarı sallamıştı.Uzun bir süre kıza bakıp göremeyene kadar izlemiştim.Bundan sonrası daha kolay olacaktı,insanların arasına karışmaya başlayıp yol boyu devam etmişti.

Siteye giriş yaparken,havlu göğüsünden diz kapaklarına kadar her yerini kapatmış,düşmesin diye sıkıca kollarını vücuduna yapıştırmış yüzüne yerleştirdiği gülücükleriyle çiçekleri canlandıran ölü bir güzelliğe sahip,kısa saçlarıyla daha çok dişi olmayı başarmış Ezgi Kayaoğuları bana doğru yaklaşırken sevinçli,tutku dolu yanık sesi ile

"oo selam paşaa"

Ses tonundan sıkılmayacağım tek kişiydi galiba,onun karşısında durgun bir hal hakaret olacak ve benden belki de soğuyacaktı,elimden geldiğince bir şey olmamışcasına laf arıyorken pürüzsüz yüzüne bakıyor sırıtmaya çalışıyordum

"selam"

Çaresizce konuşmam bir şüphe uyandırmış fakat bunu yüzüme vurmamıştı

"ben denizdeyim yakışıklı bekliyorum"

"yakışıklı" kelimesini moralimi düzeltmek için söylemiş olduğu barizdi her üzüldüğümde bu kelimeyi kullanırdı.Rahatlatan ses tonun merhametine sığınırdım ve bu bana hep katkıda bulunurdu.Denize girmesini istemiyordum,hatta sahile dahi çıkmasını da

"İstersen bu gün havuza gir yarın hep birlikte denize gireriz"

Biraz daha bana bakmıştı,devam etmiştim kaldığım yerden

"inanmıyor musun bana? söz veriyorum?"

Bana bakmaya devam ederken başımı bir kez daha soru sorarcasına eğmiş cevap vermesini bekliyordum.

"galiba seni tutamayacağım,neyse keyfine bak"

Bu kadar rahatlık bana nereden geliyordu? korkudan gevşemiş,güçsüz ve beni taşıyamayan bedenimle eve doğru bitkin bir halde yürümeye zahmet etmiştim.

Lanetli Tablo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin