1.0

281 58 66
                                    

Yavaştan olaylara giriyoruz hadi bakim
Oy ve yorum lütfenn 🚓
•••

"Jeongin'imiz her daim tatlıdır zaten."

Elimde kahve, önümde gazete karşımda ise babası saçıyla oynadı diye kedi olup yılışan bir Jeongin vardı. Cidden bir ara kuyruğu ve kulakları çıkacak diye düşünmüştüm. Aklımda kurduğum sahneyle kahve boğazımda kalsa da belli etmeden küçük bir öksürükle durumu çözüp gülümsedim.

Ekstrem seven şeyleri seven tek kişi o değil gibiydi şu an. Kendimden şüphe etmiştim.

"Evlat biraz daha yemek ister misin? Kahveye geçtik ama olsun. Karnınızı güzelce doyurmalısınız. Gençsiniz siz."

"Teşekkür ederim efendim. Herşey çok güzeldi. Özellikle Kendi ellerinizle yaptığınız fasulye gerçekten ağzıma tadını bıraktı."

Memnuniyetle gülümsediğinde bende gülümsedim. Jeongin zaten full gülümseyerek duruyordu babasıyla tanıştığımdan beri. Bu halleri hoşuma giderken kahve fincanı masaya koydum. Herşey çok güzeldi evet ama bence bir iki cevap alabilirdim onlardan. Bu zaman kadar herşeyden konuşmuş hatta evi gezdirmişlerdi bana. Eski eşyaların olduğu, kendimi İngiliz asilzadesi gibi hissettiren bir evleri vardı. "Mazur görün ancak... Aklımda birkaç soru var."

"Sanırım neler olduğunu tahmin ediyorum."

Elindeki bastonu oynatıp bir bana bir de Jeongin'e baktı. Güzelim bu sırada sanki biraz durgunlaşmıştı sanki. "Benim üç oğlum iki kızım var. Hepsinde torunları. Yaşımdan anlamışsındır polissin sen." Başımı eğdim doğrularcasına. "Jeongin'de çocuğum benim. Bizden olmayan ama kalbimize sevgi veren bir çocuk oldu her zaman. Rahmetli eşimle öz çocuklarımızdan çok sevdik desek yalan söylemiş olmayız."

Tahmin ettiğim gibiydi gerçekten. Yan gözle Jeongin'e baktım. Ellerini dizlerinin üstüne koymuş öyle oynuyordu bir şey demeden. Annesi ve babası yoktu o zaman. Muhtemelen yurtta büyümüştü çünkü yaşlı adam bir akrabalıktan söz etmiyordu. Boğazımı temizledim ve konuştum. "Benimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Bu beni çok mutlu etti. Sevdiğim çocuğun manevi babasıyla tanışmak benim için bir onurdur."

Gri gözleri bana döndüğünde gözlerini kapatıp açtım yavaşça. Beni çok seviyormuş gibi bakıyordu şu an. Arabayla bırakmayı teklif ettiğimde de, eve gel diye ısrar ettiklerinde kabul ettiğimdeki gibiydi. Ailesine çok değer veriyor olmalıydı Jeongin. Gülümsedim. Güzel bir histi bu.

"Bugün burada kalmaya ne dersin Hyunjin? Olmaz mı?"

"İşte o maalesef olmaz güzelim." Kahvemi alıp son yudumu da alıp geri yerine koydum. "Olay yerinden buraya geldik ama hala yapmam gereken şeyler var. Rapor çıkarmalı ve sonuçları incelemeliyim."

Gri gözlerini kıprıştırıp köpek yavrusu gibi bakmaya başladığında gözlerimi kaçırdım. Hayır. Kanma. Rapor güçlü bir bahaneydi şu an. Yıkılamazdım. Eğer kabul edersem fazla kolay biri gibi görünürdüm babasının gözün- "Olmaz mı sahiden?"

Yaşlı adam da Jeongin gibi bakmaya başladığında şokla ağzım açıldı. Pfftt. Anlaşılan sahiden de benziyorlardı birbirlerine. Gülerek başımı tamam anlamında salladım. İkisi bu denli isteyip tatlılık yaparken reddecek halim yoktu. Biri sevgilim biri ise sevgilimin yaşlı başlı babasıydı sonuçta.

"Benim odam var burada~ baba biz odama geçiyoruz o zaman. İlaçlarını almayı unutma tamam mı?"

"Tamam. Tamam. Benimde uykun gelmişti. İçip yatayım yarın iş başı var malum."

Tam neden hala çalıştığını soracakken Jeongin elimden tuttu ve beni peşinde sürükleyip koridorun sağındaki odaya soktu. Kendime çeki düzen verip etrafa baktım. Kahve rengiyle dolu eski bir-

 Artifice •hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin