1.4

211 41 78
                                    

Uzun bir aradan sonra oy ve yorum lütfen 🚓 🩷
•••

Üstündeki battaniyeyi daha çok yukarı çektim ve başını çenemin altına alıp iyice sarıldım ona. Şu an kucağımda uyuyordu Jeongin. Kriz geçirmemişti ama yorgun olduğundan hemen uykuya dalmıştı.

"Bence bana bir açıklama borçlusunuz."

Minho elindeki içki bardağını tezgaha koyup kendisini de yasladı. Salon ve mutfak iç içeydi. Derin bir nefes alıp dudağımı ıslattım. Şu an onun evindeydik. Bize, güvenlikten kaçan bize yardım ve yataklık yapıyordu. Bu yüzden ona minnettardım ama Jisung'u beklerken onun gelmesi ve sanki bunu tahmin etmiş gibi bizi hemen arabasına alması... "Bence ilk açıklama senden gelmeli."

Bana baktı arkadaşım. Büyük gözlerini kıprıştırdı ardından ise bıraktığı bardağı alarak kafasına dikti. Neden böyle yaptığını anlayamıyordum. Lee Minho, hiçbir şeyi kafasına takmayan gece davaları çözdüğü için sabah orada burada uyuyakalan bir tipti her zaman. Karakola yerleştirildiğimden beri böyleydi bu. İlk defa onu farklı görüyordum. Bizimle birlikte kuralları çiğnemişti. Üstelik bunda bir çıkarı yoktu. Varsa bile ben bilmiyordum.

"Jeongin'i hiçbir hastaneye bırakmayacağım. Neden yardım ettin bilmiyorum ama teşekkür ederim. Bir süre burada kaldıktan sonra biz..." Kucağımdaki bedenin kıpırdanıp ağlamaklı sesler çıkarmasıyla sustum ve teselli cümlelerimi sıraladım bir bir. Normalde böyle biri değildim ama Jeongin olunca konu, sarıp sarmalamak ve öpüp iyi olduğunu fısıldamak istiyordum sadece.

"Güzelim. Şsttt. Ben buradayım."

Kapalı gözlerinin üstünden öptüm ve kabusundan uyanmasını sağladım. Burnunu çekmiş çekik gözleriyle bana bakmıştı. Sarıldım ve saçlarından küçük öpücükler aldım. "Benimlesin. Hastanede değilsin. Çıktık oradan. Şu an... Ormandaki büyük tatlı bir evdesin." Alnından öptüm ve tekrar göğsüme çektim. "Benimlesin."

Titrek nefes alışverişleri yavaşça düzene girerken Minho'ya baktım. Bize bakıyordu. Özellikle de Jeongin'e. İçimdeki bu his neydi bilmiyordum ama hastalıklı bir düşünce olduğunu kesindi. Öyle ki sevgilimi alıp çekip gitmek istemiştim buradan.

"Babam..."

"Bulacağız. Söz veriyorum bunu yalan piçleri bulacağız Jeongin. Sadece iyi olman gerek anladın mı beni?" Geri çekildim ve bandajlı yüzünün izin verdiği kadar gözyaşlarını silen çocuğa baktım. Değiştirmeliydik. Aksi taktirde bezler mikrop kapabilirdi. "Minho ilk yardım çantası var mı? Varsa nerede?"

"Ben getiririm."

Tezgahın başında beklerken doğruldu ve ilerleyerek yan odalardan birine girdi. Arkasından bakmayı kesip Jeongin'e döndüm. Yaşadığı normal şeyler değildi ama kendine zarar vermesini hala kabullenemiyordum. İçim acıyor, sinirlenip oraya buraya vurmak istiyordum.

"Geçen gün... Yatak odasında ayaklarına kapandım senin. Kendine zarar verme dedim. Sense... Hah. Çok saçma değil mi? Büyük bir acın var ama ben bencillik ediyorum. Yine de Jeongin... Beni öldürmek istemiyorsan bir daha bunu yapma."

Sona doğru keskin ses tonum kısılmıştı. Bana baktı. Gri gözlerindeki duyguya anlam veremiyordum. Beni gerçekten büyük bir çıkmaza sokuyor, doktorun dediklerini kafamda tekrar ettiriyordu.

"Özür dilerim."

Duyduğum şeyle derin bir nefes aldım. Bu benden ikinci özür dileyişiydi ve yine aynı konuydu. Sağ elimle yüzümü sıvazladım. Benimde bir limitim vardı. Öğrenmek istiyordum artık. Bana göstermesini, kendini açıp benimle konuşmasını istiyordum.

 Artifice •hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin