0.9

295 59 113
                                    

Oy ve yorum lütfen 🚓
•••

Gece vakti. Şehrin ışıklarıyla aydınlanan sokaklar, akşamın o kendine has kokusu, boş sokaklarda özgürce arabayla ilerleyebilmenin verdiği his ve o...

Ön koltuğa oturur oturmaz camını açmış ve kollarını oraya koyarak başını kollarına yaslamıştı. Rüzgardan dalgalı saçları savruluyor, kapalı gözlerin sahibi ise hiç tepki vermiyordu.

Fazla güzel duruyordu şu haliyle.

Yutkundum ve önüme döndüm. Apartmandan ben aşağıya indirmiştim onu. Ne hikmetse inmek için çağırdığım asansör bozulmuştu. Açıkçası sormaya çekinsemde içimden bir ses onun yaptığını söylüyordu. Yine de herşeyi ondan bilmem onu üzebilirdi. Bu yüzden susmuş ve kucağıma alarak merdivenlerden inmiştim.

Tanrı biliyor ya aşırı mutlu oluşu beni de mutlu etmişti.

Soygunun olduğu sokağa girmemizle küçüğüm hiç bozmadığı duruşunu bozdu ve sırtını koltuğa yaslayıp yandan yandan bana baktı. Önüme baksamda hareketlerini görebiliyordum. "Pizza var mı?"

"Arka koltukta."

"Hadi ver."

Kaşlarımı kaldırıp bir ona bir de direksiyona baktım. Anlaması içindi ama karşılığında sadece bir omuz silkme almıştım. Gözümü devirip arkaya uzandım ve saklama kabını alıp dizinin üstüne koydum. Arkaya dönerken bacağı acıyabilir- "Hadi bana yedir."

"Sen gerçekten laf istiyorsun."

Gerçekten istiyor olacakki güldü tatlı tatlı. Sinirlenmemi bekliyordu resmen. Başımı iki yana salladım. Gülmemeli, bu konuda yüz vermemeliydim ona. Zaten yeteri kadar yapıyordu bir de bu hallerini tatlı bulduğumu fark etse sinir krizi geçirttirirdi bana.

"Müze ile ilgili vaka sanırım. Hm. Bir gelişme var mı?" Kabı açtı ve pizzadan ısırık aldı. Ona söylemek niyetinde değildim. Hele ki başta şüphelendiğim kişi olduğundan asla bunu yapamazdım. Şu an onu yanımda götürme nedenim yalnızca tek kalmasını istememem ve vereceği tepkiyi görmek istememdi.

Başkasına yaptırıp üstündeki ilgiyi başka yöne çekmek... Koltukta bana hayal gücümü kullanmamı tavsiye eden oydu sonuçta.

"Yeni bir vaka." Kırmızı mavi ışıkları görmemle alanın açık hava otoparkına girdim ve seri hareketlerle arabayı park ettim. Gözüm ise Jeongin'deydi. "Diğerlerinden farklıymış."

"Woaaa tek seferde park yaptın. Bana da ögretsene."

Davayla asla ilgilenmeyen Jeongin cidden heyecanlı gözleriyle bana bakıyordu. Gülümsedim yavaşça. Bugün ayrı tatlı geliyordu gözüme. "Ehliyetin var mı ki senin?"

"Tabi kii"

Telefonun kabını çıkarıp oraya koyduğu kimliği gözüme soktuğunda geri çekilip  inceledim. Gerçekten de vardı. Yang Jeongin. Hm. Vesikalıklarda iyi çıkabilen tek kişi olabilirdi. Ayrıca kimliğini koymayıp ehliyetini koyması... Bu çocuğun önem sırası gerçekten yoktu.

Elini ittirdim ve el frenini çektim. "Bacağın yaralı. İyileşince..." Gözleri parıldarken ona bakmayı kesip önüme döndüm. Biraz daha baksam öperdim. Şimdi sırası değildi. "Bakarız."

"Timaam. He?"

Arabadan hızlıca inip kapıyı kilitlediğimde azıcık açık olan camdan duymuştum tepkisini. O bacakla yürümesine izin veremezdim. Ayrıca olay yeriydi. Bu yüzden burada kalmalıydı.

"Ciddi misin sen? Suç mahallinde date yapmayacaksak niye getirdin beni?!"

Güldüm ve onun camına yaklaştım. Kötü kötü bakıyordu bana. "Gözümün önünde ol istedim. Evde de rahat durmaz bacağını kanatırdın. Kısa sürer zaten. Hemen geleceğim. Yaramazlık yapma."

 Artifice •hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin