Travma

49 2 18
                                    

Keyifli okumalar

Asya'dan

Olabildiğince hızlı giyinip nihayet evden çıkabildim. Taha beni almaya gelmiş. Artık bu adamdan kaçacak gücü bulamıyorum kendimde. Sanırım kaçmak da istemiyorum.

Apartmandan çıkınca yolun karşısında arabasını gördüm. Telefonla konuşuyordu. Gülümseyerek ilerledim. Camdan bakıp beni görünce telefonu kapattı. Arabaya bindim "Günaydın"

Garip bir şekilde baktı "Günaydın" Önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Yola çıktığımızda konuştum "Zahmet ettin ama sen gelmeseydin geç kalacaktım. Teşekkür ederim"

Yoldan gözlerini ayırmadı "Teşekkür etmene gerek yok. Sonuçta kendim gelmek istedim. Seni daha erken görmek istedim" Bakışlarımı ondan çektim. Bir gariplik var ama nedenini bilmiyorum. Sessiz kaldım. O da başka bir şey söylemedi.

Okula gelince ilk ben indim arabadan. Ayıp olmasın diye kapının önünde bekledim. Birlikte içeri girdik. Üst kata çıkıp o odasına girene kadar hiç konuşmadık "Sana iyi dersler. Görüşürüz" Sonra da gitti.

Anlam veremediğim için merak içinde öğretmenler odasına girdim. Acaba nesi var. Dün gayet iyiydi. Sabah telefonda konuşurken de normaldi sesi. Ben aşağı inene kadar ne olmuş olabilir ki...

***

Ders zili çalınca öğretmenler odasından çıktım. Bugün gereğinden fazla yoruldum. Taha'yı da hiç görmedim. Aklım onda kaldı. Neyse ki son derse giriyoruz. Çıkışta mutlaka görürüm.

Sınıfın önüne gelince yan sınıfın girişinde bir hareketlilik gördüm. Yaklaşınca arkası dönül duran adam bana baktı "Elif öğretmen sen misin" Kızgın tavrı ve konuşma üslubu beni rahatsız edince bir adım geriledim "Hayır ben değilim. Bir problem mi var"

Elif öğretmenin yardımcısına sorarcasına baktım. Gözleri dolmuştu. Adam bana hitaben konuşmaya devam etti "O kadını buraya çağırın" Kaşlarım çatıldı "Sakin olun beyefendi. Çocukların yanında bu ses tonuyla konuşmayın"

Adam bana bir adım attı. Refleks olarak geri adım attım "Senden akıl mı alacağım" Sesi her kelimesinde yükselince korktum. Ellerim titremeye başlayınca istemsizce gözlerim de doldu "Güvenliği çağırmak istemiyorum. Lütfen dışarı çıkın. Daha sakin olduğunuzda halledebilirsiniz bu meseleyi"

Göz ucuyla Taha'nın odasına baktım. Sesleri duymuş olmalı. Neden gelmiyor. Adam bir adım daha yaklaşıp kolumu tuttu "Bana akıl verme dedim sana. O kadın benim oğlumu küçük düşürmüş. Onu çağırın bana"

Taha'dan

Kulaklığımı çıkarıp başımı ovdum. Ne geçmez ağrıymış. Sabahtan beri rahat vermedi. Zaten Asya'yı düşünüp duruyorum. Bir de bu ağrı çıktı başıma.

Koridordan bağırış sesleri gelince hızla ayağa kalkıp odadan çıktım. Gördüğüm ilk şey Asya'nın kolunu tutan bir adam ve karşısında onu göğsünden itip bağıran Asya "Bırak beni"

"Lan, dokunma ona" Ne zaman ilerleyip adama saldırdım bilmiyorum. Gözüm döndü. Birkaç el beni uzaklaştırmasa şuracıkta canını alabilirdim şerefsizin. Güvenlik adamı dışarı çıkarınca Asya'ya döndüm. Duvara yaslanmış ağlıyordu. Hemen yanına gittim.

Elini tutup odama soktum. Kapıyı kapatınca yüzüne baktım. "İyi misin" Tepki vermedi. Kesik nefesler alıp ağlamaya devam etti "Asya iyi misin, korkutma beni. Ne yaptı sana. Ne dedi de bu kadar korktun"

Yine tepki vermeyince masaya ilerleyip su aldım. Asya'nın yanına gelip içirdim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
NAZENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin