Mihri'den
Poyraz'ın duyduğu şeyle gözleri büyüdü, gözlerini kırpıştırdı daha sonra beni elimden tutup hızla koltuğa oturttu. "Sen, ne dediğinin farkında değilsin! En iyisi biraz hava al oksijen iyi gelir sana."
"Ben ne dediğimin gayet farkındayım Poyraz, bir şekilde bu işlerin içinden sıyrıl, ben her gün oğluma ya da bana bir şey olacak mı diye korkuyla geçiremem günlerimi.
Kararlı görünmek zorundaydım. Her ne kadar ondan etkilensem de, içlerde bir yerde kendime itiraf edemeyip onu sevsem de oğlumun canının korkusu daha ağır basıyordu.
"Boşanma işini aklından çıkar Mihri, öyle bir şeyin olması imkansız." Dedi. Siyah gözleri iyice kararmıştı şimdi. "O zaman sende gerekeni yaparsın." Diye karşılık verdim ve oğlumun arkasından gittim. Biraz onunla vakit geçirdikten sonra onu uyutup kendi yatağıma gittim. Omzum yaralı olduğu için onun yatağında, kolu bacağı bir yerime gelirse tekrar kanama riski vardı. Geceliğimi giyip, kremlerimi sürüp yatağa uzandım.
Kendim için rahat bir uyuma pozisyonu belirlemeye çalışırken içeri Poyraz girdi. Hemen gözlerimi kapadım. O arkasını dönmüş üstünü çıkarırken ben de gizlice onu izliyordum resmen. Üstünü çıkarıp konsolun üstüne koydu. Uyurken hiç pijama giymezdi. Ama benimle yatmayacağından çok emindim. Senelerdir birlikte yatmadığımız için...
Ama beni şaşırtan bir şey oldu. Poyraz yavaşça üstümdeki yorganı çekti. Yanıma uzandı. Nefesini saçlarımda hissederken, bende nefesimi düzenli tutmak için uğraşıyordum. Beni belimden tutup kendine doğru çekti. Kalçam onun kucağına yaslanırken kendimi inlememek için zor tutuyordum. Boynumun üstündeki saçlarımı geriye attı ve yüzünü boynuma gömdü. İki taraftan da ses çıkmayınca uyuyakaldım.
Sabah kalktığımda Poyraz yanımda değildi. Muhtemelen işe gitmişti korkak herif. Yağız'ı kontrol etmek için odasına gittim. Onu da odasında bulamayınca küçük bir panik yaşadım. Hafif koşar adımlarla salona girdim. Poyraz kahvaltı masasında tekti. Oğlum yanında yoktu. "Yağız nerede Poyraz, okula bir süre gitmeyeceğini söylemiştin." gözlerini kahvaltısından çekip gözlerimin içine baktığında yutkundum. "Yağız bir süre annemlerle kalacak Mihri, sen ne dediğinin farkına varana ve aklını başına getirene kadar."
Resmen oğlumu benden kaçırmıştı manyak herif. İçinde biriken öfkeyle üstüne doğru yürüdüm. "Sen kimin oğlunu kimden kaçırıyorsun be, kendine gel artık! Yanında güvende olmadığımızı sen de biliyorsun, çabuk oğlumu geri getirt çabuk!"
İçinde bir yerlere boşanma kararımı yedirememişti anlaşılan, adam akıllı bir karı koca hayatımız bile yoktu ki, sadece belli bir düzeni olduğu için evli kalmayı istiyordu, ya da belki de karısının ondan boşanmasını kendine yediremiyordu. En azından Mihri'ye göre...
"Bana bak Mihri, senin aklın başına gelmezse ben getirmesini iyi bilirim, evden bir daha hiç çıkmamak istiyorsun sanırım, boşanma işini çıkart diyorum aklından. Eğer oğlumuzu görmek istiyorsan ağzından bir daha duymayacağım o kelimeyi."
"Sen bu gidişle ağzımdan çok duyarsın o kelimeyi Poyraz Bey. Eskisi gibi susup her şeyi sineye çeken kadın olmayacağım ben anladın mı beni?!"
"Peki Mihri ne yapmayı düşünüyorsun, hayatın boyunca çalışmadın, nasıl bir hayat sürdüreceksin, benim düşmanlarım senin benden ayrı olduğunu öğrenince tepene üşüşmeyecek mi zannediyorsun? Tamamen savunmasız olacaksın."
Olaya hiç böyle bakmamıştım. Babamın evinden direkt kocamın evine geldiğim için çalışma şansı verilmemişti bana. Aslında çalışmak isterdim tabi. Bunu birkaç kez Poyrazla da konuşmuştum ama o bütün enerjimi oğluma harcamam gerektiğini ve çalışmaya ihtiyacım olmadığına ikna etmişti beni. Üniversite mezunu bile değildim kim nasıl iş verirdi ki bana? İş tecrübem de yoktu.
"Sen çalıştırmadın beni senelerce, yoksa şuan ayaklarımın üstüne basıyor olurdum. Yıllardır aynı yatakta yatmıyoruz biz, neyin evliliği Allah aşkına Poyraz ya! Sen sadece oğluma babalık yapıyorsun, bana kocalık yaptığın mı var?"
Sözlerimden sonra biraz daha yaklaştı bana doğru.
"Yıllar önce senin söylediğin sözlerden sonra hamileliğin daha rahat geçsin sıkboğaz etmeyeyim diye sana yaklaşmayı bıraktım Mihri, sen rahat ol diye. Ama madem sen bu durumdan rahatsızsın, sana seve seve tekrar kocalık yaparım karıcığım." Elleri yanağımda gezerken yakınlığımızla birlikte nefes almayı unuttum. Nefesimi tutmuş onu dinliyordum."Nasıl olacaksa 4 yıldır görmediğim kocalık!" Arkamı döndüm hızla etkisinden çıkmak için. Yoksa o gözlerine kapılıp gidecektim yine. "Ben yatıyorum." Diyip Yağız'ın odasına doğru adımladım.
"Nereye gidiyorsun karıcığım? Kocanla birlikte yatacaksın." Birden hızla arkanı döndüm. "Birlikte yatınca kocam mı oluyorsun sen, kocalık vasfın bundan ibaret sanırım?" Sesimdeki alaycılık onu sinir etmiş olmalıydı çünkü kaşları hızla çatıldı. Bana doğru hızlı hızlı adımlarken birden ürperdim. O bana yaklaştıkça adımlarım geri geri gidiyordu.
"Gel gel, kaçma gel. Kocan sana kocalığını ispatlayacak merak etme." Sözleriyle gözlerim büyüdü. Kocalığını ispat etmek derken sevişmekten bahsediyor olamazdı herhalde. Senelerdir bir şey yapmamıştık. Beni birden belimden tutup kendine doğru çekince ağzımdan minik bir çığlık fırladı. Birden kucağına aldı. Refleks olarak ellerim boynuna giderken "napıyorsun Poyraz kafayı mı yedin?" Diye sordum.
Poyraz odaya girince kapıyı ayağıyla kapatıp beni yavaşça yatağın üzerine bıraktı. Yatakta kocaman olmuş gözlerimle ona bakarken üzerime doğru eğildi ve yavaşça boynumu öpmeye başladı. Öpücükleri o kadar yavaş ve baştan çıkarıcıydı ki kendimi inlememek için zor tuttum. Senelerdir bir şey yaşamadığım için resmen bir birikmişlik vardı içimde. Ve ne kadar birlikte olmasak da Poyrazı arzuluyordum.
Elleri yavaşça kaşmir tişörtüme doğru çıktı, tişörtüm üstümden sıyrıldı ve ben itiraz edemedim bile. Elleri sütyenimin sınırlarında gezerken ben iyice mayışmış haldeydim. Sütyenimin üst kısmından taşan göğüslerimi öptü. O kadar şefkatli öpüyordu ki bir an bana olan hislerini sorguladım. Ancak benim bu kadar sabrım yoktu. Birden göz göze gelmemizle dudaklarına yapıştım. Poyraz da benden böyle bir atak beklemiyordu belli ki.
Altımdaki etek de yumuşak dokunuşlarla yeri boylamıştı bile aramızda sadece benim iç çamaşırlarım ve onun üstündekiler kalmıştı. Külodumun üstünden beni okşamaya başlayınca ıslaklığım hızla arttı. Bunu hissetmiş olacak ki hareketleri biraz daha hoyratlaştı. Ben de artık dudaklarımı dişlemeyi bırakmış inlemeye başlamıştım.
Altımdaki külodu da çıkardı. Parmakları kadınlığımın üzerinde gezinirken ben boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Kafasını oraya doğru yaklaştırınca nefesimi tuttum. Poyraz resmen beni tüketiyordu. Nefes nefes kalmış bir halde boşaldım. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Boşaldığımı gören kocam hafif gülümsemesini bana bahşettikten sonra yarım kalan işine devam etti. Bir yandan beni yalarken bir yandan da parmaklarını içime sokuyordu. Artık dayanamayacak hale gelmiş olmalı ki yerinden kalktı ve tişörtünü çıkardı.
Tam eşofmanını da çıkarırken boğazımı temizledim. Hızlıca yataktan doğruldum. O bana bakarken hiç korkmadan gözlerinin içine baktım. "Herhalde yıllardır aynı yatağa yatmadığın karının birden bire koynuna girmesini beklemiyorsundur değil mi Poyraz, sen bu kadar alık bir adam değilsin. Yani 4 yıl önce değildin."
Poyraz yutkunurken hızlıca sabahlığımı dolaptan alıp odadan çıktım. Poyrazın ben çıkar çıkmaz arkamdan ettiği küfürlerle sabrı ve iradesinin ne kadar zorlandığını görmek bana kadınsı bir haz verdi. Kocalığın sadece sevişmekle olmadığını öğrenmesi gerekiyordu.
Uzun bir aradan sonra merhaba, gelen yorumlar beni çok motive etti. Görür görmez hemen bölüm yayınlayayım dedim. Gerçekten çok tatlı bir hismiş. Yorum bırakmayı ve vote atmayı unutmayınnn.💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşten Önce
RomanceKocasını doğru düzgün tanımayan ama içten içe onu çok sevdiğini bilen Mihri... Ve karısı boşanma kararı alıncaya kadar aklı başına gelmeyen sırlarla dolu Poyraz. 4 senedir evliliğe dair ortada bir şey kalmamış sayılır. Tek ortak noktaları oğulları Y...