Mihri'den
Duyduklarımdan sonra şok olmuştum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İşe devam etmeli miyim? Zafer Bey'le yüzleşmeli miyim?
Böyle bir şeyi neden yapsın? Bundan ne gibi bir çıkarı olabilir ki?
Çalışanını korumak mı istedi?
Evliliğim onu ilgilendirmez.
Düşüncelerimle boğuşurken işe devam etmeye karar verdim. Biraz daha zaman geçtikten sonra ona bu konuyu açacak ve bundan ne gibi bir kazancı olduğunu soracaktım?
Belki Zafer Bey de birinin tutup oynattığı bir piyondu. Artık şaşırma yetimi kaybediyorum sanırım. Her şey olabilir. Kocamın arkadaşı bana aşıkmış. Ama salak kocam bana hiçbir şey anlatmadan evlenmeyi tercih etmiş. Canı istediğinde yakın istemediğinde uzak davranmış.
Evliliğim bok gibi geçmiş. Sürekli acaba hata bende mi diyerek kendimi yıpratmışım, kendimi sadece oğluma adamışım, her şeye rağmen iyi bir eş olmaya çalışmışım... Ama işte sonuç;
Her şey boşaydı.
Beni sevdiğini iddia eden kocam aslında vicdanını rahatlatmak için ara sıra ailesiyle vakit geçirdikten sonra ortadan kaybolup kendini işe verdi. Yıllarca sürekli belli aralıklarla aynı şeyleri yaşadım. Sonra aklına çok sevdiği ve ihanet ettiğini düşündüğü en yakın arkadaşı geldi kendini benden uzaklaştırdı.
Şimdi ise boşanmamak için kendini yırtıyor.
İçimden geçenlerle sesli bir kahkaha attım çünkü gerçekten çok saçma bir hayatım var.
Sabah giyindikten sonra işe gittim. Yağız babası tarafından yolcu edilmişti bile. Yüzüne bakmadan kapıdan çıktıktan sonra şirkete vardım. Masama yerleştikten birkaç dakika sonra Zafer bey geldi.
"Günaydın Mihri." Baş selamıyla karşılık verdikten sonra arkasından odasına doğru geçtim. Hiçbir şey söylemeden günün planını aktardıktan sonra odadan çıkmaya yeltendim.
Zafer bey tekrar konuştu.
"Bir sorun mu var Mihri? Geldiğimden beri programı aktarmak dışında tek kelime bile etmedin." Dedi.
Genelde güler yüzle odasına girer ve 'bugün nasılsınız?' diye sorardım. Yüzüne bir müddet baktıktan sonra "Bir sorun yok Zafer Bey, bildiğiniz meseleler işte." Dedim.
Başını salladıktan sonra "Peki, çıkabilirsin." Dedi. Cevabım ona samimi gelmiş miydi bilmiyorum. Ama pek de umrumda değildi. Öğlene doğru Zafer Bey teklif etmeden yemeğe tek başıma çıktım. Yemekten döndükten sonra masama geçtim ve çalışmaya devam ettim. Derken birden kendi telefonum çalmaya başladı. Şaşırdım çünkü gelen arama Yağız'ın okulundandı.
İster istemez içimi bir panik sararken, hızla telefonu açtım. Müdürü Yağız'ın basketbol sırasında düşüp kolunun muhtemelen kırıldığını ve okulun revirinde ilk yardım yapıldıktan sonra hastaneye gittiğini söyledi. Hızlıca hastanenin adını sorduktan sonra çantamı alıp ofisten çıkmaya yeltendim. Bir anda kolumda hissettiğim elle arkama döndüm.
Zafer bey soru soran gözlerle bana bakıyordu. "Oğlum hastanedeymiş Zafer Bey acilen gitmem lazım." Titreyen sesim ve dolmuş gözlerime bakarken hızlıca başını salladı. "Ben götürürüm seni bu halde araba kullanma."
Hızlıca arabaya bindik ve hastanenin adını söyledim. Şansımıza trafik yoktu. Yaklaşık 15 dakika içinde hastaneye geldiğimizde Zafer Bey'in arabayı park etmesini beklemeden koşarak içeri girdim. Oğlumun adını soyadını söyledikten sonra alçı odasında olduğunu öğrendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşten Önce
RomanceKocasını doğru düzgün tanımayan ama içten içe onu çok sevdiğini bilen Mihri... Ve karısı boşanma kararı alıncaya kadar aklı başına gelmeyen sırlarla dolu Poyraz. 4 senedir evliliğe dair ortada bir şey kalmamış sayılır. Tek ortak noktaları oğulları Y...