BÖLÜM 5: KINALI ELLER

1K 94 22
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

İlk bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

Hüma, bir kelebek gibiydi.

Ölü gibi yaşadığı üç yılın ardından, yeniden gülmeye başlamıştı. Neşesi bulaşıcıymış gibi gördüğü herkesin yüzünü yeniden gülümsetmeyi başarmıştı. Çömlekçi Hasan, kızının bu neşeli halleri solmasın diye her namaz vaktinde dualar ediyordu. Onu tekrar gülerken görmek, ruhuna şifa gibi gelmişti. Yıllardır kalplerine kâbus gibi çöken o karanlık günleri en nihayetinde atlatmış gibiydiler. Bu da Hüma'nın kalbinde yeniden yeşeren aşkın sonucuydu.

Öyle ya, aşk hem etkili bir şifaydı hem de ağır bir zehirdi. Gün olurdu yaşam verirdi, hayaller kurdururdu. Ama gün olur, insanın tüm umutlarını yok edip dipsiz bir kuyuya hapsederdi. Her şeyde olduğu gibi, aşkta nasip işiydi.

Hüma, yaşadığı uzun karanlık günlerden sonra kalbindeki aşkı yeniden diriltmişti. Nefes almayı o kadar çok özlemişti ki, yıllardır nefes almadığını fark etti. Kendine zulmettiği onca yılına acıdı. Nasıl zalim davranmıştı kalbine...

"Şunları da tekrar yıkamak lazım."

Yeşim'in cümlesi üzerine, daldığı kuyudan çıkıp arkadaşına baktı. Onun elindeki el işlemesi danteli gördüğünde, yüzünde buruk bir tebessüm belirdi.

"Canım annem, nasıl da özenle işlemişti. Üzerine hayaller kurmuştu. Ama hayallerinin gerçek olduğunu göremedi." Hüma'nın duygulu sesine, Yeşim gülümseyerek yanıt verdi. "Yine de hissediyordur."

"Öyle mi dersin?"

"Bence öyle... Babamın her mezarına gittiğimde, içime bir ürperti giriyor. Sanki biri beni izliyor gibi hissediyorum. Ve kalbimin en ücra köşesinde biliyorum ki, beni izleyen babam. Bu yüzden onunla uzun uzun dertleşiyorum. Ağlayınca bir sıcaklık geliyor, hani sanki biri sarılıyor gibi bir sıcaklık..." diyen Yeşim, derin bir nefes alıp savurdu. "Onlar bizi görüyor, Hüma. İnanıyorum ki her anımızda yanımızdalar."

Hüma, daha kundaktayken babasını kaybeden Yeşim'in elini destek çıkmak için tuttu ve gülümsedi. Aynı yerden yaralıydılar. O da annesini kaybetmişti. Çok küçük değildi annesi bu dünyadan göçtüğünde ama insan kaç yaşında olursa olsun, annesi gitti mi öksüz kalmaz mıydı? Babası gitti mi yetim olmaz mıydı?

"Of neyse!" diyen Yeşim, yaşadıkları duygusallıktan çıkmak için akmaya hazırlanan gözyaşlarını elleriyle geri itip gülümsedi. "E anlat bakalım, nasıl gidiyor Şahin Bey'le?"

Hüma, Şahin'in adı geçince yine bir kelebeğe dönüştü. Midesine hissi güzel kramplar girmeye başladı. Onu düşününce, nefesi ciğerlerine yetmiyordu. Soluksuz kalıyordu.

"Hayallerimden daha güzel... Şahin çok... Çok..." deyip, söyleyeceği kelimeyi arandı ve mahcupça devam etti. "Onu tanımlayacak güzel bir kelime bulamıyorum. Sanki ne söylesem onu anlatmaya yetmeyecek gibi hissediyorum."

"Biz basit insanlara anlatacak bir kelime bul o zaman..."

"Yani basitçe çok anlayışlı... Onun yanındayken, kendimi bulutların üstünde geziyormuşum gibi hissediyorum. Elinde olsa ayaklarımı yere değdirmeyecek sanki... O kadar çok üzerime titriyor ki, onu üzecek bir şey yapacağım diye ödüm kopuyor. Ben hayatımda hiç böyle bir adamla tanışmadım, Yeşim. Şahin bu dünyadan değil gibi... O kadar güzel bir kalbi var ki, sanki onun dışındaki herkes kirli ve günahkâr."

ŞAHİN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin