BÖLÜM 10: APTALLIK

782 103 16
                                    


İnstagram - Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

İlk bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

Salona ayran budalası gibi sırıtarak giren çifti görünce, Züleyha Hanım'ın keyfi yerine gelmişti. Demek ki dün gece her şey konuşulup tatlıya bağlanmıştı. Torun haberi uzak değil anlaşılan diye içinden söylense de işler düşündüğü gibi gitmemişti. Onun sandığının aksine, dün gece ne Şahin ne de Hüma birbirine o şekilde yaklaşamamıştı. Yaşadıkları heyecandan mı yoksa geçirdikleri günlerin etkisinden mi bilinmez, sarılıp uyumaya dahi cesaret edememişlerdi. Birbirini izleyerek ve kısık sesle sohbet ederek, gecenin geç saatlerinde uyuyakalmışlardı. Bu durumdan ikisi de şikayetçi değildi.

"Günaydın anne..." diyen Hüma, geçip kahvaltı masasında kayınvalidesinin karşısına oturdu. Şahin ise baş köşedeki yerine oturduğunda, güçlükle gözlerini Hüma'dan çekip annesine baktı. "Günaydın anne..."

"Günaydın evlatlarım, maşallah pek bir neşeli gördüm sizi. Umduğum gibi aranızdaki sıkıntılar son buldu sanırım." Züleyha Hanım'ın sözlerine, Şahin yanıt verdi. "Çok şükür bir sıkıntımız yok, anne. Sen bizi bırak da küçük oğlun nerede? Yine hangi kuytu köşede sabahladı, Allah bilir!"

Züleyha Hanım, derin bir iç çekti.

"Deden Halit Bey için pek çapkındı derlerdi, kardeşinin huyu suyu ona çekti zannedersem. Ama evlenince uslanmış, işte bu yüzden diyorum ya başını bağlayalım şu delinin diye. Evi yuvası olursa, sakinler."

"Aynen, bizim oğlumuz uslansın diye elin kızının başını yakalım. Uslanacaksa şimdi uslansın, evlendikten sonra kimseye dert yüklemeye hakkımız yok!" diye sert şekilde söylenen Şahin'e, Züleyha Hanım hak verdi. "Doğru diyorsun da Serhat'ın dışarıda gözü olmasından başka bir kusuru yok ki... Alkol desen yok, sigara desen nefret eder, kumarla işi olmaz. Senden tek farkı, onun kanı deli akıyor. Bir yareni olsa, sadakat hırkasını geçirir üstüne. İkinizin de ruhu temiz çok şükür, ben sizden eminim. Yoksa ben bilsem evleneceği kıza zulmedecek, hayatta böyle bir şeye kalkışır mıyım?"

"Sen bilirsin, anne. Ben diyeceğimi dedim."

"Şahin, sen alsan onu karşına da konuşsan. Kızarak bağırarak değil, sakince. Desen ki evlenmek ister misin, bir fikrini yoklasan. Olmaz mı?" diye ümitle soran annesine, Şahin bıkkınlıkla söylendi. "Bak yine ihale bana kalacak, soramam ben kimseye böyle bir şey!"

"Ben sorarım o zaman..." diye muhabbete giren Hüma, anne ile oğulun dikkatlerini üstüne çekti. Gülümsediğinde, Züleyha Hanım'da gülümsemişti. "Hay Allah senden razı olsun güzel gelinim, beni bir sen anlıyorsun vallahi! Senden önce kimseye iki kelam anlatamıyordum."

"Merak etme anne, gönlünü ferah tut. El ele verir, Serhat'a uygun bir gelin buluruz."

Hüma'nın her sözü, Züleyha Hanım'ın neşesini ikiye katlıyordu. Yusuf Bey öldü öleli, kimse ona böylesine destek olmamıştı. Yıllardır ilk kez anlaşıldığını hissetmenin mutluluğunu yaşıyordu. Kolay değildi, delikanlı olmuş iki erkeği yıllarca tek başına zapt etmeye çalışmıştı. Şimdi ise ona destek olacak, omuzlarındaki yükü azaltacak bir gelini vardı. Allah biliyor ya, Züleyha Hanım gecelerce böylesine iyi kalpli bir gelini olsun diye dualar etmiş adaklar vermişti. Şükür ki dualarının karşılığını misli misli görmüştü.

ŞAHİN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin