9.bölüm

63 28 14
                                    

"Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?"

Necip Fazıl Kısakürek

Gelsin Hayat Bildiği Gibi
-Ceza, Sezen aksu

Stresle ayağını yere vurmaya devam etti Kaan. Umut ise onun bu haline göz devirip sallanan bacağını sertçe tuttu. "Bir dur be oğlum! Ne abarttın ha!" Kaan bacağındaki eli itip dik bakışlarını arkadaşına çevirdi. "Ne abartması lan!? Hastaydı görmedin mi? Of yanına gitmem lazım nasıl gidicem?"

Umut arkadaşının bu haline dayanamayıp ortaya bir fikir attı. "Hocadan lavabo izni al. Git kızın yanına." Önce bir emin olamadı Kaan. Ama gitmesi gerekiyordu içi içini yiyordu. Herkes pür dikkat dersi dinlerken bir anda ayağa kalkınca tüm gözler ona döndü. Matematik hocasının kaşları havalandı. "Söyle bakalım cevabı oğlum. Arkadaşlarında duysun." Neye uğradığını şaşıran Kaan öylece kalakaldı. Umut ise gülmemek için başını önüne eğmiş bir şekilde duruyordu. Kaan ne yapacağını bilemez halde elini ensesine attı. "Şey hocam ben lavaboya gidebilir miyim? Diye soracaktım." Mahcup bir ifadeyle güldü. "Yanlış anlaşıldı galiba ama Umut'un cevabı bildiğine eminim." Hocanın gözleri anında Umut'a kitlendi. "Tamam oğlum gidebilirsin sen."

Zafer gülümsemesiyle sınıfın çıkışına doğru yürüdü Kaan. Hedefi belliydi. Karın ağrısı yüzünden revir de yatan Elisa. Revire ulaştığında önce kapıya tıkladı ve bir kaç saniye bekledi. Müsait olmayabilirdi. İçeriden ses gelmediğine emin olduğunda usulca kapıyı açtı. Beyaz bir sedyenin üzerinde cenin pozisyonunda içine derin nefesler çekerek uyuyan kıza baktı. Gitgide daha da güzel oluyordu. Kendini kandırmasının bir manası yoktu çünkü her şey ortadaydı.

Kaan, Elisa'ya aşık olmuştu.

Küçük adımlarla yanına ulaştı. Ve baş ucundaki sandalyeye oturdu. Ses yapmamaya özen gösteriyordu. Zor uykuya dalmış olmalıydı. Uyandırmak hiç istemezdi. Uyandığında bir ihtiyacı olursa diye o uyanana kadar o sandalye de onu izleyerek bekledi. Yüzünün her ayrıntısına kadar ezberledi. Kaşının kenarında ki nedenini bilmediği yara izini. Küçük, kalkık kavisli burnunun hemen yanında ki uzaktan gözükmeyen benini. Dolgun kırmızı dudaklarını. Yıldızların sayısıyla eş değer gördüğü uzun ve kıvrak kirpiklerini. Ve daha onun bile sayamadığı her zerresini ezberine aldı.

Başkalarına göre gayet normal bir renge sahip olan kahverengi gözler yavaşça açıldığında panikle yerinde doğruldu. Oysaki kötü bir şey yapmıyordu. Neden böyle hissetmişti. Elisa baş ucunda Kaan'ı gördüğünde oldukça şaşkındı. Ama soramayacak kadar da yorgun ve bitkin. Kaan bunu anladığında hemen kendini açıkladı. Yalan söylemedi. İşin aslı neyse onu söyledi. Zira içindeki hiç bir şeyi ondan saklamazdı. Ayrıca aşkta korkaklığada yer vermezdi. "Derste sen öyle fenalaşıp gidince merak ettim yanına geldim."

Elisa'nın şaşkınlığı artmıştı. Merak edecek birileri varsa Emir veya kızlar olması gerekmiyor muydu? Buda neydi şimdi. Usulca kafasını salladı. Aslında ne kadardır burada olduğunu merak etmişti. Ama bu soruyu da sormayı es geçti. O kadar halsizdi ki hiç bir şey gücü yokmuş gibi hissediyordu. Neyse ki içtiği ağrı kesici biraz da olsa işe yaramıştı. Okulda regl olmak kadar berbat bir şey yoktu ona göre. Normalde bile çok ağır geçiyordu regl dönemi. Okulda ise hiç çekilmiyordu.

Ama Kaan sanki kafasının içindeki her şeyi duyuyormuş gibiydi. Bu sorunun cevabını da o sormadan vermişti. "Sen gittikten on dakika sonra geldim." Elisa'nın kaşları şaşkınlıkla bir kez daha havalandı. Ne yani o gittikten hemen on dakika sonra yanına mı gelmişti. Soruyu sormadan cevap almasına mı yoksa Kaan'ın böyle davranmasına mı şaşırsaydı? Neye şaşıracağını bilemedi o an. Zaten yeni uyanmış olduğu için beyni aşırı uyuşuktu.

SENİN UĞRUNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin