"biliyorsun ji, seni her kararında destekliyoruz. sadece bize ne istediğini söyle"
chan, changbin ve minho kantinde oturmuş jisungun vereceği kararı bekliyordu. yanlarında hyunjin de vardı.
gerçi kendisi de ne istediğini bilmiyordu. arkadaşlarıyla kalırsa onun için her anlamda çok rahat olurdu. sonuçta 8 yıllık arkadaşlardı. ne birbirlerinden utanacak bir durum vardı, ne de kaygıları. aileleriyle zaten çok yakından tanışıyorlardı. bu durum onun için çok büyük avantajdı.
fakat onların da kurulu bir düzeni vardı. ki zaten kim gönüllü olarak evden kovulmuş bir çocuğun barınma ve beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılamaya yeltenirdi, orası meçhul.
minhonun evde tek yaşaması onun için büyük bir fırsattı. dürüst olmak gerekirse jisung da son zamanlarda sıcak aile tablosu görmeye dayanamıyordu. bir süre aile görmemek ona da iyi gelecekti. sonuçta en derin yarasıydı ailesi.
ama ikisi de gençti, bir evi çekip çevirebilecek iradeleri var mıydı, bunlara güçleri yeter miydi? nereden tutsa elinde kalıyordu.
"allah kahretsin bilmiyorum. bu o kadar zor bir karar ki! hiçbirinizi konfor alanından çıkarmak istemiyorum"
"sokakta mı kalmayı düşünüyorsun hoşaf kafalı? kimse konfor alanından çıkmıyor. en yakınlarınla böyle bir konuşma yapmak tamamen çene çalmaya giriyor"
"chan haklı jisung. bu konuşmayı atlayalım. sadece kararını ver"
"e yardım edin o zaman. ordan konuşması kolay"
"bize soracak olursan evde büyükler olduğu için daha güvende olursun ve maddi kaygın olmaz. ama minhoyla kalırsan çok daha rahat edersin"
"evet. istersen şöyle yapalım. bende kalırsan ev arkadaşım olursun, istediğin gibi yaşarsın ve kendi kararlarını kendin verirsin. bende daimi kal ama chan ve changbinde yatağın, odan hep hazır olsun. zaten sana karışan olmayacağı için dilediğin zaman gider kalırsın"
şimdiye kadar duyduğu en mantıklı fikir buydu.
"tamam kabul. çok düşünmeyeceğim çünkü düşündükçe yanlış karar veririm"
"kral ev hediyeleriniz benden. kullanmadığınız eşyaları da sahibindene koyarım. manyak kar yaparsınız" hyunjin konuştu.
"işte bu kadar. çak"
zil sesiyle kantinden kalkmış ve sınıfa ilerlemeye başlamışlardı. chan bağıra bağıra yaşadığı olayı anlatıyordu.
"dedi ki 'kendin bi boka yarıyor musun ki buradasın' tipini de görmeniz lazım aynı gay kolları başkanı. ben de döndüm dedim ki-"
konuşmaya devam ederken omzu birine çarptı. çarpan kişi dönerken de konuşmaya devam ediyordu.
"tipini siktiğim-"
omzuna çarpan seungmin hayretle chana bakmaya başladı.
"ne dedin sen"
"hayır hayır sana demed-"
bu sefer yanağına yediği tokatla sözü kesildi. seungminin yanındaki jeongin ve yongbok da, chanın yanındaki üçlü de aynı şekilde ağzı açık bir şekilde olayı kavramaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
perfection • minsung
Fanfictioneğer dünya kusursuz insanları barındıracak kadar mükemmel olsaydı, narsist romeonun juliete aşkla bakacak gözleri olur muydu? texting+düzyazı ⚠️mizah altı trajedi içerir ⚠️küfür ve argo