bir küçük kasa meselesi

46 14 6
                                    

"ya hayır minho ben kasada olmak istiyorum"

"kabul etmiyorum ben kasadayım ilk ben dedim. hem sen niye bu kadar çok istiyorsun kasayı"

"sürekli koşturup kendimi yormak istemiyorum. ben narin bir insanım"

8 saatlik yoğun okul programından çıkıp diğer öğrenciler gibi pineklemek yerine yatma saatine kadar çalışacakları için en sakin işi kapma derdindelerdi doğal olarak. minho da uyanık davranmış, jisungu görür görmez 'ben kasadayım' diye bağırmıştı.

eğer uyku seviyorsanız, bir de jisung gibi tembel bir insansanız bu kabul edilebilir bir durum değildir. ama bu sefer minhonun inadı jisungun tembelliğinin önüne geçmiş ve kendini kabul ettirmeye zorlamıştı.

ikili birbiriyle didişmekten kafeye geldiğini bile fark etmemişti.

"hııı aynen aynen, sensin o gerizekalı"

"tamam jisung benim, sus artık geldik"

kafeye girdiklerinde mekanın müdürü onları karşılamıştı. dürüst olmak gerekirse şaşırmışlardı bu duruma çünkü müdür olarak işe yeni başlayacak olan personelleri ayakta karşılamak her yiğidin harcı değildir.

"hoş geldiniz çocuklar. hazır mısınız ilk gün için"

"bomba gibiyiz" zıplarken söyledi jisung. ne de güzel yalan söylüyordu ama. işkence misali geçen 9 dersten sonra yatağında, kendi gibi hayatsız iki arkadaşıyla bilgisayar oyunu oynarken anıra anıra gülmek daha cazip gelmişti halbuki. buraya da ağlaya ağlaya gelmişti neredeyse.

minho jisungtan farklıydı, o çok da şikayetçi değildi açıkçası. ona tezatla bu işin ona bir şeyler katacağını düşünüyordu. basit bir deneyimdi en azından. aramızda kalsın, bunu ne kadar jisunga söylemek istemese de onunla vakit geçirmekten zevk alıyordu.

kafa çocuktu ya, tek sebebi bu.

"mükemmel. gelin sizi mutfağa götüreyim" yüzünden asla düşmeyen gülümsemeyle çocuklara mutfağın yerini gösterdi. büyük ihtimalle bu kadar genç ve pozitif durmasının sebebi de buydu. 'keşke jisunga da böyle gülmeyi öğretseler' diye geçirdi minho içinden.

"evet gençler burası kafemizin mutfağı. bunlar da size bahsettiğim garsonumuz chaeryeong ve kasiyerimiz junhan"

"merhaba çocuklaaar ben chaeryeong"

"selam ben de junhan"

"tanıştığımıza memnun oldum arkadaşlar ben minho bu da arkadaşım jisung"

"oha hayat enerjim arttı her yer gülücük kaynıyor kusura bakmayın alışık değilim" jisungun dediğine herkes gülerken bay choi konuşmaya başladı.

"çalışacağınız pozisyonları kendi aranızda belirlediniz mi"

"evet bayım arkadaşımla konuşup anlaştık. ben kasada çalışmaya karar verdim"

sokağın ortasında birbirine girmek de konuşup anlaşmaktır değil mi?

"evet ben de garsonluğa karar kıldım"
minhoya öldürücü bakışlar atarken konuştu. bu durum minhonun hoşuna gitmiş olacak ki gülmeden
duramıyordu.

"soracak sorunuz yoksa hiç vakit kaybetmeden çalışmaya başlayabilirsiniz. alın bunlar önlükleriniz"

chaeryeong ağzı kulaklarında elini jisungun bileğine atarak çekiştirmeye başladı.

"selam jisung tanıştığıma memnun oldum" kafenin içine girerken konuşuyordu.

mutfakta kalan minho ise çatık kaşlarıyla giden ikiliye bakıyordu. bu durumdan rahatsız olan olan tek kişi olmadığının farkında değildi tabi.

perfection • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin