Teneffüs
Hyunjin yine uyuyarak geçirdiği dersten sonra kafasını sıradan kaldırdı. Dersi dinlemeye gerek duymuyordu çünkü bu şekilde de oldukça yüksek notlar alabiliyordu. Ne zeki herifti öyle.
İsminin Changbin olduğunu hatırladığı bir çocuk sıralarına gelince Hyunjin göz devirdi. Kimseyle muhatap olmak istemiyordu. Felix dışında.
Changbin elini Felix'in sırasına yasladı ve yüzünde hafif bir gülümsemeyle sordu.
"Okuldan sonra takılalım mı Felix?"
Felix bunun arkadaşça bir istek olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden o da gülümsedi. Hyunjin tam Felix'in kabul edeceğini anladığı anda hışımla ayağa kalktı.
"Hayır gelemez."
"Pardon? Sevgilisi misin?"
Hyunjin cevap vermedi ve Felix'in elini tuttu. Changbin onların kenetlenmiş ellerine baktı. Felix'de aynı yere bakıyordu. Hyunjin'in onu kıskanması hoşuna gitmişti.
Tabi kıskanacaktı. Felix onun kurbanıydı. Hyunjin'e aşık olmak zorundaydı.
Changbin sadece başını sallayarak sıralarından uzaklaştı.
Hyunjin tekrar sırasına oturdu.
"Neden izin vermedin ki? Tatlı çocuktu ve kötü bir niyeti olmadığına eminim."
Hyunjin gözlerini kısarak Felix'in yüzüne yaklaştı.
"Tatlı çocuk mu? Bir daha söyle Felix."
Felix yutkundu.
"Ben o anlamda demek istemedim."
"Bir daha söyle Felix."
Sesi tehditkardı.
"T-tatlı çocuktu." Konuşurken sesi titremişti.
Hyunjin başını sallayarak Felix'in yüzünden uzaklaştı ve önündeki kağıda bir şeyler karalamaya başladı.
"Hyunjin..."
Hyunjin bir şey demeden kağıda bir şeyler çizmeye devam etti.
"Eğer tatlı çocuksa git takıl. Arkadaşıma karışmaya hakkım yok."
"Arkadaş mı? Hyunjin gerçekten arkadaş mıyız?"
Kafasını kağıttan kaldırarak boş gözlerle Felix'e baktı.
"Sen ne düşünüyordun?"
Felix'in gözleri doldu.
"Flört ettiğimizi düşünmüştüm. Hem beni öpmedin mi?"
"Öpüştük diye sevgili mi olduk?"
"Şey haklısın, özür dilerim Hwang."
Üzgünce kafasını sıraya eğdi ve elleriyle oynadı.
Hyunjin Felix'in saçlarıyla oynamaya başlayınca Felix duraksadı.
Bu çocuğun bir öyle bir böyle olmasından ve aşırı gel gitlerinden yorulmuştu ama onu sevdiği ve kıskandığı için yaptığını düşünüyordu.
Hyunjin ise sadece onu peşinden koşturup ego tatmini yapıyordu.
"Arkadaş. Hâlâ arkadaşız öyle değil mi?" Diye sordu Felix.
Hyunjin gülümseyerek başını salladı.
"Hâlâ arkadaşız Lee. Merak etme."
Felix Hyunjin'e sarıldı. Hyunjin bir an şaşırsa da o da Felix'e sarıldı ve saçlarıyla oynamaya devam etti.
"Seni seviyorum Hwang."
Tatmin şekilde gülümsedi. Elbette sevecekti. O Hwang Hyunjin'di. Kim sevmezdi ki?