16.Bölüm: Gölge

699 38 66
                                    

Bakışlarını hızla ayırdı genç kız, suçluluk hakimdi her yanına. Ona gitmeyi hiç istememeliydi. "Hiç istememeliydim, değil mi?"

Yavaşça doğrulup narin avucunu genç adamın kalbine bıraktı, "Burası.. başkasına aitken sana gelmeyi istememeliydim."

Gözlerini hızla kaçırdı, "Özür dilerim.." yavaşça geriye çekildi. Başkasına ait olduğunu bile bile yanına gelmemeli, kalbini istememeli, yolu ona çıkmamalıydı.

"Ben.." dolu gözlerine hakim olmaya çalıştı. "Ben artık burada kalmamalıyım." Arkasını döndü, bu evden de bu adam da artık uzak durmalıydı. Her an her saniye kalbine hükmediyor, dengelerini değiştiriyordu.

Yavaşça arkasını döndü, bu ev artık iki kalbe en büyük ihanetti. İkisininde yüreğinde bir başkası vardı, yenisine yer yoktu, olmamalıydı. Gözleri doluydu, bir an önce gitmeli, kalbini susturup kaybolmalıydı.

"Gitmeliyim.." diye tekrarladı. Tek adım attı, bir el, hem kalbine hem bedenine hükmeden parmaklarla bileğinden sıkıca tuttu. Gözlerini çevirdi, kalbinde kelebekler kanat çırptı. Bahar gözleri tıpkı rengarenk çiçekleri andırıyordu.

"Dur.." dedi fısıltıyla Kerem. Gözlerini yavaşla gözlerinden ayırmaya gayret etti, delicesine aşık olduğu bakışlar hem aklına hem kalbine hükmediyordu. "Gitme.."

Gözleri doluydu Eylül'ün, kafasını yavaşça iki yana sallamaya çalıştı. Burada kalması artık mümkün değildi, yıllardır kalbine sahip olan kişiye de büyük ihanetti. Nasıl başka bir bakışla böylesine heyecanlanırdı?

"Kalamam.." sustu, bakışlarını yavaşça ayırıp eğdi. "Yıllardır gözlerim de kalbimde Burak'tan başkasına kapalı." Yanağı usulca ıslandı, "Ama buna rağmen ben ona değil, sana gelmek istedim."

Başını yavaşça iki yana salladı, bu mümkün olamazdı. Yıllardır devam eden bir aşk, böylesine bir an da bitemezdi. "Bu olmamalı." Ufak bir soluk alıp eliyle yanağındaki yaşı sildi. "Seni istememeliyim."

Bileğini yavaşça geriye çekti, Kerem sıkıca tuttu. Kalbindeki hüküm öylesine güçlüydü ki, bir anı bile onsuz olamıyordu. "Bana gelmek istedin.." dedi fısıltıyla, yavaşça yutkundu.

"Çünkü.. rüyada bile gerçeğinin etkisindeydin."
"Ne?" dedi genç kız, anlam vermeye gayret ediyordu. "Bu dünyada yanındaki tek kişi benim şu anda." Alt dudağını yavaşça ısırdı, "Benden başka gidecek bir yerin yok."

Gözlerini gözlerine değdirdi, kalbi delice haykırdı. "Rüyanda da bunu hissetmiş olmalısın."
"Yani.." dedi Eylül, derin nefes alıp toparlanmaya çalıştı. "Tek seçeneğimin sen olduğunu mu düşündüm?"
"Muhakkak.." dedi genç adam.

Elinin tersiyle gözlerini hızla sildi Eylül. Kafasıyla onayladı, doğru olabilirdi. Belki de rüyanın sebebi buydu, onu seçmesi de sadece gerçeğinde olmasıydı. "Evet.." dedi onaylayarak. "Haklısın." Elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı, "Ben Burak'ı seviyorum." Diye ekledi, genç adamın elindeki yara yavaşça bileğini kapladı, kalbini sızlattı.

"Hadi şimdi yatağa geç ve dinlen. Gece çok kötüydün."
"Gece mi?" diye sordu Eylül, gözlerini yatağa çevirdi. Geceyi anımsamaya çalıştı, hatırladığı tek bir şey vardı, burnuna bahar kokusu siniyor, saçlarında şefkatli eller geziyordu.

.....

Kahvaltı masasında oturuyordu iki genç, karşı karşıya iki ayrı sandalyedeydiler. Sessizlik hakimdi, evin içerisinde sadece kaşık, çatal sesleri duyuluyordu.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin