32.Bölüm: Hayal ve Gerçek

52 27 41
                                    

Bahar'ın elini yavaşça kendi kalbinin üzerine bıraktı. Güm güm çırpınıyor, diğer yarısına kavuşmanın hayalini kuruyordu.

"Burası.. da mı hayal görüyor Bahar?"

Bahar'ın yanaklarına usulca yaşlar süzüldü. Ailesine hak verdi, gerçekten de söylediği gibi bir hayale kendini oldukça kaptırmış, gerçeklik algısından kopmuştu. Sesi titredi, gözleri yaşlara müsaade etti. Tek kelime edemeden kollarını boynuna sıkıca doladı. "Lütfen.." diye fısıldadı. "Lütfen toparlan. Lütfen kendine gel."

.....

Bahar odanın önündeydi. Yüzü asık, gözleri doluydu. Bugün en korktuğu şey gerçek oluyor, arkadaşı doktora gidiyordu.

Ufak bir soluk alıp kapıyı yavaşça önce tıkladı, sonra kulpunu indirip araladı. Gözleri yatağa kaydı.

Eylül yatağında oturuyordu, sırtı başlığa dayalıydı. Elinde lacivert kapaklı defteri vardı, sayfaları tek tek çevirip, her kelimeyi zihninde silinmemesi için tekrarlıyordu.

İşaret parmağı 'Kerem' isminin üzerindeydi. Hem kalbine hem varlığına en büyük ilaçtı. "Sevgilim.." diye fısıldadı. Arkadaşının varlığını fark etti. Kafasını kaldırdı, bakışları buluştu.

Bahar yüzünde ufak bir tebessüm oluşturup, "günaydın" dedi. Ağır adımlarla yaklaşıp yatağın kenarına, tam karşısına oturdu. Gözleriyle defteri süzüp sıkıntıyla arkadaşına döndü.

"Günaydın."
"Kahvaltı hazır, Meral Teyze yine enfes yiyecekler hazırlamış."

Eylül tebessüm etti, annesi her daim özenle hazırlardı kahvaltıyı. "Tahmin edebiliyorum."
"Hadi kalkalım o halde." dedi Bahar, ayağa kalktı.

Eylül kafasıyla onaylayıp ayaklarını yataktan indirdi, defterini göğsüne sıkı sıkı bastırdı.

Bahar, "Defteri de mi getireceksin?" diye sordu, bir an bile yanından ayırmıyordu.

"Evet, onu bırakamam."
"Odanda kalabilir, kimse dokunmayacaktır."
"Olmaz."

Ufak bir soluk aldı Bahar, "Peki."

....

Meral Hanım, "Kızım.." dedi. Genç kızın gözleri annesine döndü. "Bugün senin için bir doktora randevu aldık."
"Ne?" dedi, gözleri doldu, direnmeye çalışıp elindeki çatalı yavaşça masaya geri bıraktı.
"Biraz konuşup dertleşirseniz belki senin için de iyi olur." Diye ekledi Cemal Bey.

Eylül ufak bir soluk aldı. Defterini göğsüne sıkı sıkı bastırdı. Ailesinin ona hiçbir zaman destek olmayacağını anladı. Gözleri doldu, gücünü koruyup direnmeye çalıştı. "Ben.." dedi fısıltıyla. "Hayal görmüyorum."

Meral Hanım yanağına süzülen gözyaşına direnmeye çalıştı. Elini kızının elinin üzerine bırakıp sıkıca tuttu. "Ben.." dedi zorlukla. "Kendimi çok yetersiz hissediyorum." Elinin tersiyle yanağını sildi. "Seni anlamadığım, sana yardımcı olamadığım için çok çaresizim kızım. Belki.." sustu, yanağı yeniden ıslandı. "Bir uzman tarafından hem bana hem sana destek olunursa, bu süreci daha çabuk atlatırız."

"Anne.." dedi Eylül. Direnmeye çalıştığı gözyaşlarına izin verdi, yanaklarının ikisi de usulca ıslandı. "Söylediğim, anlattığım.." gözlerini defterine çevirdi. "Bu defterde yazdığım her şey.. Gerçek."

"Biliyorum yavrum, onların hepsi senin gerçeğin." Dedi, Eylül'ün yanakları çaresizliğine ıslandı. Ufak bir soluk alıp kafasını olumlu anlamda salladı. Kabullenmekten başka çaresi yoktu. Umudu bitti, kül olup gitti. Hiç kimsenin onu anlamayacağını, yardımcı olmayacağını anladı.

Bahar derin bir soluk alıp bakışlarını arkadaşına çevirdi. "Bende sizinle geleceğim." dedi, gözleri Eylül'ün gözleriyle buluştu. Yüzü asıldı, arkadaşının çok zorlandığını görebiliyordu. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu, "Sonra seninle kız kıza bir şeyler yaparız belki." 

'GERÇEĞİN İZİNDE'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin