Hızlı hızlı karanlık sokaklarda yürümeye devam ederken tekrardan şehrin diğer ucunda bir üniversite seçtiğim için lanet ettim. Otobüs yüzünden hala miğdem bulanıyordu. Mimarlık bölümünü kazanmış olmak güzel olsa da, yol benim için çor sorundu. Ailemin orada ev tutacak maddi durumları yoktu. Ben de yurtta kalmak istememiştim. Mecburen kendim gidip geliyordum.
Saat gece yarısına yaklaşmıştı. Aslında dersim dokuzda bitmişti ama ben eve gelene kadar gece yarısını geçiyordu genelde. Sokakların ışıkları yüzüme vuruyordu. Aslında bu saatlerde yürümeyi seviyordum. Şehir sabahki gürültüsünü bırakıyor, tamamen karanlığa bürünüyordu. Ben, yanan sokak lambaları ve miyavlayan kediler baş başaydık. Yada ben öyle sanıyordum...
Yürümeye devam ederken birden duyduğum seslerle adımlarımı durdurdum. Hırıltılı nefesler ve kıyafet hışırtıları... Büyük ihtimalle birileri kavga ediyordu. Birinin yardıma ihtiyacı olabilir düşüncesiyle sesin geldiği sokağa yaklaştım. Kafamı duvarın kenarından yavaşça çıkararak loş ışığın aydınlattığı sokağa baktım. Gördüklerimle kanım donmuştu.
Takım elbiseli bir adam elinde kanlı bir bıçak tutuyordu. Yerde kanlar içinde yatan adamsa bıçağın neden kanlı olduğunun kanıtı gibiydi. Etrafta dizilmiş birkaç tane daha takım elbiseli adam vardı. Neydi bunlar çete falan mı? Aklımdan geçen düşünceleri bölen şey adamlardan birinin beni gösterip bağırması oldu. Bir anda bütün bakışlar benim üzerime dönerken kaçmam gerektigini anlamamla gözlerimi büyüterek arkami döndüm ve eve doğru koşmaya başladım. Galiba çok pis sıçmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia | Minsung
Hayran KurguLee Minho karanlık bir adamdı. Hayatında zaaflara yer vermezdi. Ta ki deli dolu, güzel bir çocuk olan Han Jisungla tanışana kadar...