4.Bölüm

36 5 2
                                    

Üstüme siyah bir tişört altıma da gri bir eşofman giymiştim. Kahvaltı yapmak için aşağıya inecektim. Kapıyı açtığımda bu sefer karşımda Murat vardı.

"Uyanmışsın. Daha uyursun sanıyordum." üstüne benimle aynı şeyleri giymişti. Boynuna taktığı gri zincir kolye yeşil gözlerini açığa çıkarmıştı.

"Acıkınca mecbur kaldım." asansöre o önde ben arkada ilerlemeye başladım.

Yemekhane katına geldiğimizde direkt Tuna'yı gördüm. Arkası bize dönüktü. Önünde bir kız oturmuş onunla konuşup gülüyordu.

Murat doğruca yemek alma tarafına doğru ilerledi. Ben de sinsice Tuna'ya yaklaştım.

Yaklaştıkça sesleri netleşiyordu. Konuştuğu kız sanırım türktü. Ama aksanı biraz değişikti.

"Tuna?" omzuna dokunarak sessizce adını söyledim. Yerinden sıçrayıp şaşkınca arkasını döndü. Gülmeden edemedim bu ifadesine.

"Tövbe Bismillah! Kız öldürüyordu ya beni!" korkuyla kenara yanaştı oturmam için. Otururken karşımdaki kızla göz göze geldim. Yüz ifademi hemen sildim. Tuna aramızdaki bu soğukluğu fark edip omzumu tuttu ve bana döndü.

"Ben sizi tanıştırmamıştım dimi yaaa! Tüh! Neyse. Hilal bu arkadaşım Peri." gözlerimiz yine kesişti kızla. Kahverengi gözleri ve aynı tonda saçlarıyla pek de dikkat çekici değildi. İlk görüşte fark edilen şey yanaklarıydı. Samimi gülümsemesine kafamı sallayarak karşılık verdim. Tuna bu hareketine bozulmuş gibi baktı.

Tam bu sırada Murat da geldi ve Peri'nin yanına oturup önüme tepsiyi koydu. Ben direkt yemeğe başladığımda murat aramızdaki soğukluğu fark etti. Tunaya döndü hemen.

"Kızları tanıştırdı galiba?" dedi sorarcasına. Tuna başını sallayarak bana döndü.

"Pek anlaşamadılar galiba." göz ucuyla Peri'ye baktım. Üzülmüş gibiydi. Murat da Peri'ye bakıyordu. Tuna bana yaklaşıp kulağıma bur şey söyleyecekti ki ben bir anda masadan kalktım.

"Afiyet olsun. Benim antrenmanın var." tepsiyi masada bırakıp asansöre ilerledim.

Antrenman katına geldiğimide asansörden çıktım ve doğruca daha önceki yere geldim. Leo hoca yine orada durmuş bu sefer elindeki bıçağı siliyordu. Kapının açılma sesiyle benim geldiğimi anlayıp arkasını döndü.

"Hoş geldin." dedi. Şu anda ne hissettiğini çözemiyordum. Başımla selam verip yürümeye devam ettim. Tam da kırmızı dairenin içinde durdum. Elime silahı verdi. Hiç konuşmuyorduk.

İlk yani en yakındaki hedefi rahatlıkla vurdum. Ve bu sefer neredeyse hiç zorlanmadım bile. Dün gece izlediğim videolar işini görüyordu.

Sırayla bütün hedefeleri vurmaya devam ettim. Tam ortaya geldim ki bir anda Leo hoca bana bir adım attı.

"Dur." dedi ifadesiz ve duygusuz bir şekilde. Pozisyonunu hiç bozmadım. Kemerinden bıçağını çekti.

"Birkaç şeyi düzeltelim ne dersin." Bıçağın keskin tarafını sol dirseğime yaslayıp yukarı doğru kaldırdı. "Önce burayı bir dik tut."

Sonra arkama geçti ve omuzlarıma birer kesik darbesi geçirdi. Acıyla yüzümü buruşturdum. Kollarımdan akan kanın sıcaklığını hissedebiliyordum.

"Şimdi bir daha dene. Daha rahat vuracaksın." canımın acısıyla tetiği çektim. Daha rahat vurmuştum doğru. Ama canım daha da yanmıştı. Sırayla vurmaya devam ederken hedefler uzaklaşmaya başladı. Gittikçe zorlanırken son hedefe geldim. Derin bir nefes alıp tetiği çektim. Hedefi vuramamıştım. Hatta hedef tahtasına bile denk gelmemişti. Göz ucuyla Leo hocaya baktım. Sırıtıyordu. Bana acı vermekten hoşlanıyordu.

Suikast Hocam (+13)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin