4. Bölüm

58 7 1
                                    



Keyifli okumalar...

&&&&

    Koşuyordum. Hala peşimdeydi ancak arayı biraz açmayı başarmıştım. Sık ağaçların arasından geçerken gözyaşlarım yüzümün iki yanından salınıyordu. Göğsümdeki ağrı her bir adımımda çoğalıyordu.

    Hava kararmaya çoktan başlamıştı. Çiseleyen yağmur daha da hızlandı. Daha fazla koşmaya halim kalmamıştı. Aldığım nefesler yetmiyordu. Çaresizlik tüm vücudumu ele geçiren ve kıvrandıran bir zehir gibi kendini belli ediyordu.

    Koşmaya devam ederken karşıma düzlük bir alan çıktı. Biraz daha ilerlediğimde bir uçurum kenarına geldiğimi fark ettim. Adım sesleri yakınlaşmıştı. Uçuruma birkaç adım kala durdum ve arkama baktım. Kısa sürede burada olacaktı ve ben kâbusumu yeniden yaşayacaktım.

    Olmazdı.

    Bu sefer yapamazdım.

    Önüme döndüm ve aşağıya baktım. Soluk rengiyle birlikte deniz ayaklarımın altında uzanıyordu. Tek kurtuluş yolum buydu. Bu zamana kadar cesaret edemediğim ancak tek ihtiyacım olan şey.

    Daha fazla düşünemezdim. Buraya kadardı.

    Kurtuluşumla aramdaki mesafeyi sıfırladım ve kendimi boşluğa dalarken buldum.

    Korktuğum denizin içindeydim artık. Hareket etmedim. Şiddetle çakıldığım denizin içinde gittikçe dibe batıyordum.

    Dibe batıyordum.

    Tanıdık bir histi.

Gözlerimi açtım. Alnımdan akan terleri ve gözlerimden gelen birkaç damla yaşı hissediyordum. Nefeslerim düzensizdi. Yavaş hareketlerle doğrulup ayağa kalktım. Küçük adımlarla ilerlediğim kapıyı açıp odanın dışında göz gezdirdim. Etraf karanlıktı. Kâbusum büyük ihtimalle rahat yatağında huzur içinde uyuyordu.

Banyoya ulaştığım gibi kapıyı kapattım ve soğuk suyu açtım. Buz gibi suyu yüzüme defalarca çarparken sıklıkla gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ancak bir daha uyuyamayacağım kesindi. Yüzümü kuruladım ve banyodan çıktım. Seri hareketlerle odama geri döndüm.

Göğsümün üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi hissediyordum. Geçmiyordu. Bazı şeyler geçmiyordu.

    Telefonumdan saate baktığımda 4.12 olduğunu gördüm. Nefes alma ihtiyacıyla yanıp tutuşurken perdemi çektim ve camı sonuna kadar açtım. Kısa süre sonra aydınlanacak olan gökyüzüne hasretle baktım. İçimdeki arzu gün geçtikçe büyüyor ve bununla ters orantılı olarak cesaretim tükeniyordu.

    Derince içime çektiğim nefesi büyük bir iç çekiş olarak üfledim. Gözlerim uykusuzluktan sızlıyordu. Ruhumda işler sarpa sarıyordu. Karmaşıktım. Organlarımı yavaşça çürüten ve tüylerimin diken diken olmasını sağlayan şey görünmez bir karmaşaydı. Benim karmaşam. Çözümü olmadığının bilincinde olduğum karmaşam.

    Yaklaşık birkaç dakika hareketsizce gökyüzünü izledim. Telefonumun bildirim sesiyle bakışlarımı daldığım yerden çektim. Yatağın üzerine attığım telefonumu aldım ve gelen bildirime baktım.

053***: Üşüteceksin, kapat camını artık.

    Çatık kaşlarımla mesaja baktım. İki adımla yeniden camın önüne geldim ve aşağıya baktım. Siyah kapüşonunu başına geçirmiş camıma doğru bakan Altuğ'u gördüm. Karanlıktan dolayı tam olarak göremesem de gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Mesaj ekranına döndüm.

Benim KimsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin