on beş

1.3K 117 6
                                    

"Yani, seviyorsun hâlâ onu?" Boya kutusunu önüme çekip beyazı bulmaya çalıştım. Bir yandan da Ela'nın istediği renkleri hatırlamaya çalışıyordum. Biraz fazla ve hızlıca konuştuğundan zor oluyordu.

"Of Ela, tabii ki seviyorum hâlâ. Öyle bir çırpıda silip atmak basit değil." Öğle arasındaydık, Ela yaptığı resmi tamamlamak için resim atölyesinde vakit geçireceğini söylemiş, beni de zorla yanına sürüklemişti. Bu sıralar fazlasıyla durgun olduğumun herkes gibi o da farkındaydı.

Soykan'la konuşmamızın üzerinden 1 hafta gibi kısa bir süre geçmişti ama bana bir asır gibi gelmişti. Dediği gibi isimlerimiz bile aynı cümlelerde geçmiyordu. Zaten okula da gelmeyi bırakmıştı. O'nun yokluğunu fırsat bilen çoğu kişi gelip flört adımları atsa da benden karşılık alamamışlardı. Bu garip değildi, ben hiçbir zaman herkese mavi boncuk dağıtmazdım, asıl garip olan Soykan'ın sesinin hiç çıkmamış olmasıydı.

Kırılmıştım, birazcık.

"İyi de madem seviyorsun niye çocuğa onu istediğini söylemedin? Bak serseri falan ama sana olan bakışını, tavırlarını tüm okul biliyor. Beyaz değil, sarı istedim." Oflayarak sarı boyayı uzattım. "Nerede onu bile bilmiyorum Ela. Garip bir şekilde Metelerle de konuşmadık hiç. Onlar da uğramıyorlar okula."

"Mete Dinçer?" Kafa salladım. Yüzü garip bir ifadeye büründüğünde "Yok artık!" diyerek abartı bir tepki verdim. "Şaka yapıyorsun değil mi Ela?" Mete'den hoşlanıyor olamazdı, en azından kendi sağlığı için. Mete ilişki konusunda güvenilir bir çocuk değildi.

"Yok, öyle düşündüğün gibi bir şey değil!" Bakışlarım inanmadığımı belli ettiğinden olsa gerek devam etti. "Valla değil Turna! Of, ben buraya ilk geldiğimde çarpıştık. Aşırı film klişesi bir sahne ama oldu işte. Benim kahvem döküldü onun üzerine derken bir süre konuştuk sosyal medyadan. Sonra da biliyorsun zaten Mete'yi, başkalarıyla gördüm. Konuşmayı da kesmiştik, öyle kaldı."

"Hmm, hoşlanmıyorsun değil mi?"

"Öyle bir aptallık yapmam. O'nun kalbi olduğunu bile düşünmüyorum."

"Deme öyle, iyi çocuk da ilişki manasında radarına girmemek lazım."

"Tabii ya," Bir anda sinirle elindeki fırçayı bıraktı ve konuşmaya başladı. "Beni babasının mezarına götürdü Turna, kimseyle paylaşmadıklarını seninle paylaşıyorum dedi. Ya inandım ben tamam mı ona, tamam dedim galiba bu çocukla olacağız biz. Annem hastalandı, ilk onu aradım, o yanımda durdu. Sonra," Gözlerini kaçırıp daha sessizce devam etti. "Yanımda bir çocuk gördü, yanlış anladı, açıklamama izin dahi vermedi. Kuzenimdi çocuk, o dinlemedi gitti başka kızlarla takıldı."

Şaşırmıştım, Mete'nin kimseye ailesini açtığını bilmiyordum. Bana dahi anlatmamıştı, Soykan'a anlatırken yanlarındaydım ve fazlasıyla sarhoştum, bu yüzden de yanımda konuşmaktan çekinmemişti. Babasının olmadığını bile o zaman öğrenmiştim.

"Konuşmayalım bu konuyu bir daha, olur mu? Senin de yakın arkadaşın," Kafa salladım onaylarcasına. "Size geri dönelim. Ara bence Soykan'ı."

"Çok dengesiz davranıyorum." Diye mırıldandım. Ben bile kendimin bu hallerimden sıkılmışken Soykan'ın sıkılmaması imkansızdı.

"Ay Turna! Bu benim tanıdığım Turna değil, her nereye gittiyse geri gelsin! Hatta dur, o efsanevi kızı nasıl geri getireceğimi çok iyi biliyorum."

"Nasıl?"

"Akşam içmeye gidiyoruz! 10'da hazır ol, çok sevdiğim bir canlı müzik mekanı var. Kaçırıyorum seni."

Ayaklarımı uzattığım sandalyeden çekip kalktım yerimden. Hiç havamda olmasam da gerçekten eski halime dönmem lazımdı. İnsanlar bu hâlimi biraz daha görürlerse üzerime gelmekten çekinmezlerdi. "İyi, bana gel, beraber hazırlanırız."

"Ay, süper olur!"

"Sınıfa geçiyorum, çıkışta dersim var. Akşama doğru gelirsin, konum atacağım."

"Tamamdır!"

Bitkin vücudumu yere bıraktığımda dans hocam bu halime acıyarak şarkıyı durdurdu. Normalde sınav senem olduğu için dansı bırakmış gibiydim, bu bir hafta kafamı toplamak amacıyla neredeyse her gün akademiye gelip durmuştum.

"Bir derdin var senin yavru, dökülmeyeceksin yine yormuyorum hiç kendimi o yüzden. Anlatmak istersen hep dinlerim, bilirsin." Uzattığı mataramı alıp birkaç yudum su içtim. "Biliyorum,"

"Soykan denen çocuk mu?" Gülümseyerek sorduğu soruya karşılık derin bir nefes aldığımda ufak bir kahkaha attı. "Bizim Kalpsiz'e bak sen, büyümüş de aşık olmuş."

"Sus Caner, hiç uğraşma benimle."

"Şükür kızım ya! Hiç terslemeyeceksin sandım, yavru falan dediğim hâlde tepki vermedin, ödüm kopuyordu."

"Siktir git, bilerek uğraşıyorsun değil mi?" Gülüp elini uzattı. Tutunarak kalktım yerden. "Son kez çalışıyoruz, ekipten çok gerisin zaten-"

"O beceriksizlerle bir tutma beni. Beş dakikamı almadı kareografinizi ezberlemek. Bahse girerim o Buse hâlâ ezberleyememiştir." Kahkaha atıp şarkıyı başlattığında ben de tüm düşüncelerimden uzaklaşarak dans etmeye başladım.

---

turnagorkem yeni bir hikaye paylaştı.

metedincer hikayenize yanıt verdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


metedincer hikayenize yanıt verdi.

metedincer: dansa gittiğine göre anamızı sikeceksin

turnagorkem: ne alaka?

metedincer: Soykan'ı gazlayan aklımızı sikeyim.

metedincer: valla benlik değil Turna, biraz birbirinizden ayrı kalırsanız iyi olursunuz diye düşündük

turnagorkem: düşündünüz?

metedincer: yiğit ve ben

turnagorkem: size ne bizim ilişkimizden?

metedincer: ya turna, soykan hiç sana veya ilişkinize laf etmemize izin verir mi?

metedincer: onunla alakalı ağzımızı açmadık.

metedincer: 3 gün önce sana gelecekti soykan, okulda biri seni ağlarken mi ne görmüş?

metedincer: ben siktir oradan dedim açıkçası da soykan'ı biliyorsun.

turnagorkem: ne ağlaması mete ya, her zamanki gibi uyduruyorlar bir şeyler

metedincer: gel bi de soykan'a anlat

metedincer: izin vermedik işte
√√

metedincer: bir şey demeyecek misin?
√√

metedincer: hay
√√

metedincer: soykan ebemizi
√√

metedincer: Yarın okulda konuşalım.
√√

kalpsiz | yarıtextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin