Sık ağaçların arasında ayaklarımın çalılara dolaşıp beni yere sermemesine dikkat ederek var gücümle arkamdan koşan siyah kurttan kurtulmaya çalışıyordum. Nefes nefese kalmış şişmiş ciğerlerime oksijen göndermekte güçlük çekiyordum.
Siyah kurt o kadar hırslı koşuyordu ki arkamdan, sanki beni yakalayıp üstüme atlaması ile parçalara ayırması bir olacaktı.
Deli gibi atan kalbime inat koşarak ağaçların seyreldiği noktaya geldiğimde siyah kurt peşimi hâlâ bırakmamıştı.
Var gücümle ağzımı kocaman açarak "Ne istiyorsun benden?" diye bağırmak istemiştim ama sesim hiç çıkmamıştı.
Ağaçların tamamen kaybolduğu alana varmamla gözlerim etrafta bana yardım etmesi için birilerini aramıştı.
Ama nafileydi.
Bu ısssız yerde bir Allahın kulu yoktu.
Artık atan kalbimin ve nefesimin sonuna yaklaşıyordum sanırım. İçimden daha fazla koşamam dediğim anla ayaklarımın uçurumun kenarında durması bir oldu.
İmdat!
Arkamı döndüğümde bana hırlayarak bakan bir çift siyah gözle karşılaştım.
Bu siyah gözler o kadar tanıdıktı ki sanki hayatımın tamamını bu gözlere bakarak geçirmiştim.
Ayağımı arkamdakı korkutucu uçuruma dikkat etmeden bir adım geriye atmamla siyah kurdun üstüme atlaması ve bizi uçurumdan aşağı atması bir oldu.
Ahhh!
Yerimden sıçrayarak uyandığımda kabusuma lanetler savurmuş ve dün uykuya dalacakken yarının iyi bir gün olacağına inandığım için kendimi aptal gibi hissetmiştim.
Şimdi gel hevessiz bir şekilde kendine çeki düzen ver ve okula git.
Kalp atışlarımın normale dönmesini bekledikten sonra telefonumu alarak bana yazamayacağını bildiğim halde Ateşe "Günaydınnn" yazmış ve terliklerimi giyerek yatağımdan çıkmıştım.
Ateş bugün okuldan izin almış ve Ahuları buraya, yani İstanbula ailesinin yanına getirecekti. Muhtemelen şimdi de yoldalardı.
Lavaboya giderek rutin işlerimi hallettikden sonra makyaj masama geçmiş ve istemeyerekte olsa makyaj yapmaya koyulmuştum.
Dolabımı açarak beş dakika düşünmüş daha sonra siyah şort eteğimi ve siyah kazağımı alarak giyinmeye başlamıştım.
Bugün renkli giyesim yoktu.
Siyah topuklu botlarımıda giyince boy aynamda aksime bakmış ve "İdare eder" diye mırıldandıktan sonra çantamı da alarak evden çıkmıştım.
Sabah gördüğüm rüya yüzünden yüzüm beş karıştı.
Umarım bu gün beni üzecek hiç bir yaşanmazdı.
Üniversiteye vardığımda sınıfa gitmeden önce bankta biraz oturmuş ve ilk bahar güneşinin yüzümü aydınlatmasına izin vermiştim.
Güneş dünyayı ıssıttığı gibi insanın içinide ısıtıyordu...
Banktan kalkarak sınıfın yolunu tutmuştum.
Güneş bana iyi gelmiş, moralimi biraz olsun yükseltmişti.
"Selam çocuklar" diyerek kapıyı kapatmış ve sırama doğru adımlamıştım.
Kimseden çıt çıkmayınca kafamı kaldırmış ve onları süzmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ YANGIN +18
Novela JuvenilİSİM VE KAPAK DEĞİŞTİ! ESKİ İSİM (İMKANSIZ +18) (YARI TEXTİNG) CİNSEL İÇERİK VE KÜFÜR İÇERMEKTEDİR! __________________________ Ateş ellerini iki yanıma koyarak duvarla beni kendi arasına haps ederken yüzüme doğru biraz eğilmiş ve "Bugün şansını...