Ertesi gün olmuştu elinde resim ve çiçeği ile odadan çıktı dış kapı açık çıkmak için Bera'yı bekleyen Serdar geldiğini görünce gülümsedi "Günaydın resmini çizmişsin ne çizdiğini bize göstermeyecek misin" Bera kafasını 'hayır' anlamında sallayarak dışarı çıkmıştı.
Serdar peşinden giderek arabanın kapısını açmış binmesine yardım ederek saçlarını öpmüştü. Geri çekilerek kapıyı kapatıp kendi yerine geçmiş derin nefes alarak arabayı çalıştırıp pedagog ile görüşmek için tekrardan karakola doğru arabayı sürüyordu.
Bera akan yolu izleyerek dün gece hiç uyumadan detayla işlediği resim'i elinde sıkıca tutuyor bırakmak istemiyordu. Amcası dün eve geldiklerinde gece çiçeğin korunması için iki cam arasına güzelce sıkıştırıp çerçevelemişti.
Küçük çerçeveyi avucu içinde sıkıca tutarak ne zaman varıcaklarını merak ediyordu. Hiçbir şekilde konuşmak istemiyordu anne babası gelene kadar konuşmıycaktı kötü bir rüya görmüştü annesi geldiği zaman ona anlatıcaktı.
Düşüncelere daldığı için bu seferde geldiklerini fark etmemişti kapıda duruyorlardı amcası kapıyı tıklattı içerden bir süre sonra 'gel' yanıtı duyulunca Bera içeri girdi pedagog ilk önce Bera ile konuşmak istediğini daha sonra amca ile konuşacağını söyleyerek küçük çocukla tek kalmayı seçmişti.
Pedagog gülümsedi dün olduğu gibi yine güler yüzlü ve ilgiliydi bu Bera'nın hoşuna gitmiş daha rahat olmasını sağlıyordu. "Tekrardan hoşgeldin Bera" sabırsız şekilde yerinden kalkarak yaptığı resimi doktorun önüne bırakıp geri yerine oturdu. "Resimi yaptınmı ne çizdin bakalım bana" merakla tuvali poşetin içinden çıkartan doktor gördüğü şey ile kaşlarını çatmıştı.
"Çok güzel çizmiş işlemiş sin çok güzel peki bunun ne olduğunu sorabilirmiyim?" Bera elindeki çiçeği işaret ederek doktorun gözlerine bakmaya devam ediyordu.
"Bera bu onun gözlerimi?" Bera kafasını 'evet' anlamında sallamıştı. Doktor hızla ayağa kalktı kapıya kadar giderek derin nefes aldı bir avcının avına yaklaşmasının mutluluğunu yaşadığı için heyecanlanmıştı. Bera'ya döndü " bekle beni geleceğim arkadaşlarıma bu güzel resmini göstermek istiyorum"Bera heyecanla kafasını 'tamam' anlamında sallayarak doktorun çıkışını izledi. Doktor gittikten sonra oturduğu yerde sıkılarak kenardaki kağıt ve kalemleri alarak istemsizce aklına kazıdığı gözleri tekrardan kağıda işlemeye başlamıştı.
Doktor odaya tekrar döndüğünde yanında bir polis memuru vardı. Polis Bera'ya gülümseyerek kenara geçip oturdu. Doktor Bera'nın önündeki kağıda bakarak belli etmeden polise işaret yapmış yerine oturmuştu. Bera resim yapmaya okadar dalmıştıki doktor ve polisin geldiğini fark etmemişti.
Kara kalem ile resmini tamamlayan Bera kafasını kaldırdığında yaptığı resimi merakla izleyen polise ardından Bera'yı telaşlandırmamak için gülümseyerek bakan doktoru gördü polis elini çocuğun saçına koyarak narin bir çiçeği okşarcasına saçını okşadı. "Bera ne kadar güzel resim çiziyorsun ben merak ettim de acaba bu gözün sahibinin boyu vücudu nasıl birşey bana çizerek anlatırmısın?"
Bera kafasını 'hayır' anlamında sallamış tı. Doktor söze girerek "neden çizmek istemiyorsun korkuyormusun?" Çocuk bu seferde kafasını 'evet' anlamında sallamıştı. Polis,"Bera korkmana gerek yok biz burdayız ve seni koruya biliriz" çocuk rahatsız olmuş şekilde oturduğu yerden kalkmış odanın köşesine kadar giderek yüzü duvara dönük şekilde oturmuştu.
Pedagog polis memuruna burda beklemesi gerektiğini söyleyerek odadan çıkarak gitmişti. Kendisine doğru gelen doktoru gören Serdar hızlı adımlarla doktora yaklaşıp yarı yolda karşıladı. Doktor, "bize katilin gözlerini verdi ama devamını vermeyi reddediyor amcası olarak yanına gelmenizi istiyceğim korkuyor belki siz olursanız daha iyi olur" duyduğu şey ile karmaşık duygular yaşayan Serdar kafasını olumlu anlamda sallayarak doktor ile birlikte odaya girdi.
Serdar, "Bera ben geldim" amcasının sesini duyması ile oturduğu yerden kalkarak koşarak amcasına sarılmıştı. Küçük çocuk deminki gergin havadan kurtulduğu için derin nefes almış kendisini gizlemeye çalışmıştı. Amcası şefkatli kollarıyla Bera'yı sarmalamıştı. "Birşey yok sakin olabilirsin hem ben duydumki çok güzel resim çizmişsin ve polis abin senden devamınıda görmek istemiş çok yetenekli olduğun için bende merak ettim bize çizemezmisin"
Bera kafasını 'hayır anlamında sallayarak amcasının omuzuna koyduğu başını ayırarak geri çekildi. "Ben çok kötü bir rüya gördüm annem ve babam geldiği zaman onlara anlatacağım onları çok özledim o adam çok korkunç tu hatırlamak istemiyorum amca annemler ne zaman gelicekler?."
Serdar, doktor ve polis duydukları şey ile birbirlerine bakmışlardı çocuk olayı rüya sanıyor kabullenemiyordu sonunda konuşmuştu fakat söylediği şeyler iç parçalamaktaydı.
Doktor derin nefes aldı zoraki bir gülümseme ile " Beracığım annen ve baban uzaklardalar ve onlar gelemezler zamanı geldiği zaman sen onların yanına gidebilirsin" Serdar doktora dönerek " Bu günlük bu kadar yeter onu eve götürmek istiyorum müsaadeniz ile."
Polis ayağa kalkarak anlayışlı şekilde Serdar'ın elini sıkarak "ondan ne kadar bilgi alabilirsek o kadar bizi ona yaklaştırır lütfen konuşmayı deneyin ve doktor ile görüştürmeye devam edin." Kafasını sallayarak onay vererek Serdar, " Konuşmayı deniyoruz zaten ama başarabildiğimiz kadar bu işi çözmenin bir yolunu bulacağımıza eminim kolay gelsin biz artık gidelim iyi günler"
Bera'nın elinden tutarak karakoldan çıkarak arabaya geldiler kapıyı açarak Bera'yı yerine oturtup şoför koltuğuna geçerek eve doğru sürmeye başlamıştı. Aynadan Bera'ya bakarak " İstediğin bir şey var mı?" Çocuk amcasının söylediği şeyi duymamıştı. Çünkü derin suların içinde boğuluyormuş gibi düşüncelerinde boğulurken amcası dikkatini dağıtmıştı. Kafasını kaldırarak 'hayır' anlamında kafasını salladı Serdar önüne dönerek dikkatini yola vermiş çocuğu rahat bırakma kararı almıştı.
Eve vardıklarında yengesi güzel yemekler hazırlamıştı. Kapıdan bahar esintisinde çiçeklerin ciğere dolan kokusu gibi ciğere dolup iştah açmaktaydı. Serdar kapıyı açarak kenara çekilmiş Bera'ya önden geçmesi için eliyle işaret verdi. Bera içeri girince arkasından girmiş mutfağa doğru ilerliyorlardı.
Selin kocası ve Bera'yı görünce gülümsedi. "Hoş geldiniz" Serdar eşinin gülümsemesine karşılık vererek "Hoş bulduk ne güzel kokuyor değil mi Bera?" çocuk kafasını 'evet' anlamında sallayıp elini yıkamak için lavaboya gitti. Serdar Bera'nın gittiğini görünce Selin'e dönerek "Katilin gözlerini çizmiş. Ama devamını vermeyi reddediyor gördüğü her şeyi rüya sanıyor ayrıca sürekli dalgın fark ettiysen kaç gündür pekte bir şey yemiyor olaydan dolayı normal ama endişeleniyorum."
Selin elini Serdar'ın omuzuna koyarak destek olduğunu belli eden bir ifadeyle "Endişeni anlıyorum fakat o daha bir çocuk yavaş yavaş kendini toparlayacaktır." Serdar eşine hak vererek olumlu anlamda kafasını salladı.
Lavaboda elini yıkayan Bera suyu kapatıp havluyu alacağı sırada yanında bir şey hissetmesi ile arkasını döndü bir beden veya bir şey yoktu ama o gözler aynada kendisine bakıyordu. Ürperti ile kenara koyduğu çiçeği eline alıp geri geri gitti sırtı kapıya dayanmıştı.
Nefesi daralıyordu ama tepkisizdi tekrar ruhsuz gibi durmaya başladı. Nefesi ise tezat şekilde sarpa sarmış onu boğuyordu. Kapıda tıklama sesi duyuldu. Selin kapıyı tıklatıyor işinin bitip bitmediğini sorarak girmek için izin istiyordu. Ama Bera cevap veremiyordu çünkü dili lal olmuştu sanki. Bacakları tutmamaya başladı çünkü aynadaki görüntü o kötü kabus tekrarlanıyordu anne babası tekrar gözü önünde acı çekiyordu.
Bera'nın son hatırladığı şey aynadaki gözlerin ona yaklaşıp katilin sesinin Lavinia diyerek yankı yapmasıydı.
________________♡_______________
Veee bu bölümde bitti açıkçası yazarken bende heyecanlanıyorum garip şekilde umarım size olayları yansıtabilmişimdir.
Diğer bölümde görüşmek üzereee🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI LAVİNİA
Mystery / ThrillerMasanın altında bütün olaylara şahitlik eden Bera oturduğu yerde kilitlenmiş donuk bir ifade ile olanları izliyor tepki vermiyordu. Katil yere çöktü ve Bera'nın gözlerinin içine baktı. Yüzü maskeli sadece gözleri görünen adam kanlı ellerini ceketini...