1. bölüm: Tanıtım

145 18 35
                                    

1

Arzu, henüz on üç yaşındayken kendisinden iki yaş büyük biriyle evlendirilmişti. Babası Ahmet, kızını yaşadıkları kasabanın en zengin ailenin oğluna verdiği için kendisiyle gurur duyuyordu. Bunların yanında aldığı başlık parası kendisini oldukça memnun etmişti. Arzu ise evliliğe hiç sıcak gözle bakmıyordu. Henüz on üç yaşındayken evliliğin kötü olduğunu anne ve babasından biliyordu. Evinde sürekli kavga ve görültü olurdu. Alıştığı buydu, evlendikten sonra pek bir şey değişmemişti onun için. Yine dayak yiyor, her gece ağlıyordu. Şu an on dokuz yaşında olan genç kız, yaşadığı yükten ve olgunluğundan kırk yaşında bilgili bir kadın gibiydi. Kocası gelmeden ne yapacağını, nerede nasıl konuşulacağını bilen bir kızdı.

Kocası Serhat ile anlaşamıyorlardı. Aslında ne kadar iyi ve anlayışlı biri olsada Serhat öyle değildi işte. Tek yanlışta bağırır çağırır döverdi. Üstelik bunu her gün yaşamak rutin hâline gelmişti bu evli çift için. Ama sadece imam nikahları vardı, resmiyet yoktu. Serhat kazandığı parayı sabahlara kadar şehrin en lüks mekanlarında karı kıza yedirirdi. Sabah geldiğinde ise sinirli ve hırçın olurdu. Arzu'nun eline aylık bir çeyrek verir, onunla idare etmesini isterdi. Her ne kadar zengin olsalarda, bu zenginlikleri kasabaya yeni gelen modern ve şehirli aile yüzünden kapanmıştı. Artık kasabanın ilgilisi yeni ailedeydi. Kendi konaklarının hemen karşısında bulunuyordu yeni ailenin evi. Yeni gelen genç öğretmen, kasabadaki bekar genç kızların dikkatini çekmeyi başarmış, ilgi odağı olmuştu. Hatta Arzu'nun tek arkadaşı Ayçıl da Genç öğretmenden hoşlandığını Arzu'ya itiraf etmişti.

Günlerden bir gün genç öğretmen Ayaz, konağının önündeki bankta kitap okurken Arzu da sabah erkenden işini bitirmiş, kapıda çamışırlarını seriyordu. Gözü arada bir kitap okuyan adama kaysa da onu umursamıyor işine devam ediyordu.

Arzu, beyaz çamaşırların arasında kaybolurken, ona doğru koşan Ayçıl'ı fark etmemişti. Ayçıl ise onun çamaşır astığını bilmeden hızlıca konağın kapısına ulaşmak için çamaşırların arasından geçecekti.

Ayçıl, eteğini tutarak hızla koşuyordu ve arada bir nefes nefese "Arzu!" Diye bağırıveriyordu. Sesler yaklaşınca Arzu çamaşırların arasından kafasını uzattı. Kendisine doğru gelen büyük bedeni görünce gözleri büyümüştü. Ayçıl'ın onu fark etmesi çok geç olmuştu. İkisi de beyaz çamaşırların ortasında yere görültüyle düştüler. Etrafta geçen kişiler onlara garip garip bakarken ikisi gülüyordu.
Öğretmen sadece görültülünun sebebini anlamak için bir dakika onlara bakmış sonra kitabına dönmüştü.

Ayçıl ve Arzu, ayağa kalktıktan sonra konağa geçmişlerdi. Ayçıl hâlâ nefes nefeseydi, Arzu ona bir bardak su getirdiğinde yavaş yavaş kendine gelebilmişti. Pencerenin kenarından kitap okuyan öğretmene bakarken gülümsedi. "Bugün onlara yemeğe gideceğiz!" Dedi.

Arzu'nun gözü öğretmene kaydı. İstemsizce içinde bir üzüntü oluştu ama bu üzüntü öğretmene karşı duyduğu ilgiden dolayı değildi. Küçükken kendisine kendi eşini seçme hakkı verilmemişti. Severek evlenmemişti. Babasının lafının üstüne laf söylememeşti. Kaderdi işte. Geçmişi bırakarak derin bir iç çekti, arkadaşına gülümseyerek döndü. "Ne güzel işte, yakınlaşırsınız"

"Öyle öyle de, benim yanımda gelmek ister misin? Annemle babam olacak sadece zaten.. çok baskıda hissederim kendimi" dedi.

"Serhat ne der bilmiyorum ki.. zaten onları sevmiyor bir de onların evinde olduğumu öğrenirse mahveder beni!" Genç kızın arkadaşına mahçuben söylediği sözlerinden sonra sessizlik oluştu. Ama bu sessizlik kısa sürdü. "Serhat benim babamı sever! Eminim ona bir şey diyemez.. demez yani herhalde. Bir de zaten eve gelmeyedebilir.."

KUKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin