Arzu gülüyordu. "Halam hâlâ beni büyük sanıyor, annem gilde üzülmesin diye bir şey diyemiyor. İki üç güne buraya gelecekmiş, gezmek için. Görürsün o zaman Asel'in abisini," dedi Ayaz.
"Ya kötü davranma ablana," dedi Arzu.
"Bugün paramı yiyen oydu, bir kuruş bile ödemedi. Sonuçta borcunu ödemesi gerek."
"Bende harcadım paranı, benim borcum ne?" Arzu kafasını kaldırıp Ayaz'a bakmıştı.
"Siz öpücük vererek borcunuzu kapatabilirsiniz hanımefendi," dedi Ayaz. Arzu doğrulup Ayaz'ın yanağından kocaman öptü. "Orayı kastetmemiştim."
Ayaz'ın son cümlesi ile Arzu neyi ima ettiğini anlamıştı. Arzu bir şey demeyip tekrar eski şeklini almıştı.
"Hâlâ çekiniyorsun benden," dedi Ayaz. Üzülmüştü ama sesinden üzüntüsü belli olmuyordu.
"Ben herkesten çekiniyorum, kişisel olarak algılama lütfen," dedi Arzu yalvarırcasına. Sevdiği adam kendisi hakkında böyle düşünmesi kırıyordu onu.
"Bana böyle davranırsan kişisel algılarım, sonuçta herkese davrandığın gibi davranmıyorsundur bana herhalde?"
Arzu doğrulup Ayaz'a baktı. "Yanlış anlıyorsun beni, tartışmak istemiyorum artık. Her gün yeni bir konu yüzünden aramız açılıyor. Şimdi sırf seni öpmeye hazır olmadığımı düşünüyorum, zorlama beni. Lütfen."
"Peki."
Tek bi kelime, çok söz ifade eder. Ama Arzu bunu nasıl anlayabilir ki? Ya da Ayaz, illa aşk olması için temas mı gerekir? Yoksa bu temasın amacı farklı mı?
Arzu gülümseyip Ayaz'ın yatağa düzgünce yerleşmesine izin verdi. Ayaz yerleştiğinde tekrar göğüsune uzandı. Kırgınlık istemiyordu aralarında. Bir daha kimseden ses çıkmadı, sadece nefes alış verişlerinin sesi vardı. Uyumuşlardı.
Arzu erkenden uyanmıştı. Kıyafet poşetlerini olduğu yere geçti ve yere oturdu. Kıyafetleri çıkartıp tek tek dizdi, üstler ve altlar olarak. Bir de aldığı hediyelik eşyalar ile takılar vardı. Ayaz'ın kıyafet dolabının yanında kullanmadığı bir bölme daha vardı, Arzu kıyafetlerini oraya yerleştirdi ve aldığı takılar ile hediyelik eşyaların yanına gitti. Eline beğenerek aldığı müzik kutusunu aldı. Toz pembe kaplamaydı ve içinde anahtar vardı, anahtarı çevirince şarkı çalmaya başlıyordu. Tabii ki sözsüzdü, ahenkli bir keman sesi geliyordu. Bunu Ayaz'ın masasına koydu. Takılarını da yine aldığı takı kutusunun içine koydu. Kutuyu Ayaz'ın kitaplarını için yaptığı duvara sabitli rafa koyacaktı. Önce Ayaz'ın kitaplarını biraz ittirdi, yer açılınca kendi kutusunu koydu. Duş alacaktı, eşofman ve beyaz bir tişörtünü hazırladıktan sonra banyoya girip duş aldı. Üstüne beyaz pamuklu bir bornoz geçirdi ve tekrar odaya gitti.
Odaya girdiğinde Ayaz yarı çıplak bir şekildeydi. Sadece pantolon vardı üstünde. Arzu ona donmuş bir şekilde bakıyordu. Vücudunu hiç bu kadar iyi görmemişti, karın kasları vardı ve kol kası daha iyi belli oluyordu. Ters üçgen şekildeki sırtı adeta bir duvar gibiydi.
İkisi de çıplak sayılırdı. Arzu dışarı çıkacakken Ekrem bey'in koridorda bi o tarafa bi bu tarafa giderek telefonda konuştuğunu fark etti. Tekrar içeri girip kapıyı kapattı.
"Ne oldu?" Dedi Ayaz.
"Baban koridorda," dedi Arzu. Kendini kapıya yaslamıştı.
Ayaz kendisine doğru geldi ve elini kulpa attı. Bu şekilde biraz Arzu'yu sıkıştırıyordu. "Kapıyı açacağım," dedi. Arzu'nun kapının önünden çekilmesini bekliyordu.
"Babanın önüne böyle mi çıkacaksın?" Dedi Arzu Ayaz'ın vücudunu süzerken.
Ayaz önce kendi üstüne baktı. Üstünde bir şey olmadığını unutmuştu. Dudağının kenarının kıvrılmıştı. "Adı üstünde babam," diyerek kapıyı açtı. Banyoya gitti ve Arzu için saç kurutma makinesini aldı. Tekrar odaya döndü ve kurutma makinesini Arzu'ya verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA
ChickLitZorla evlendirildiği adam ile, kalbinin ait olduğu adamla arada kalan kızın hikayesini konu almaktadır.