17

760 41 23
                                    

Kim Taehyung

Sonunda eve varmış , ılık bir duş almıştım.  Saat 23.02 . Yatağa girdim. Çok yorgun hissediyordum. İşler beni çok yoruyordu. Bir süre yatakta dönüp durdum. Uyku tutmayınca Jungkook'u aramayı düşündüm.

O ne zaman uyku tutmasa beni arardı. Ben de onunla uzun uzun konuşurdum. O uyuyana kadar konuşurduk. Uyuya kalınca telefonu kapatır ben de yatardım. Bu seferlik ben arasam bir sorun olmazdı.

Elime telefonu aldım ve sevdiceğimin ismine tıkladım. Telefon bir süre çaldı ama açan olmadı. Bir kere daha aradım. Durum yine aynıydı.

Uyumuş olacağını düşündüm. Onu daha fazla rahatsız etmemek için telefonu tekrar komodinin üzerine bıraktım. Ve biricik sevgilimi düşünerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

(...)

Sevgilim önümde bağlı bir şekilde duruyordu. Ama ben bir şey yapamıyordum. Lanet olsun. Ben de bağlıydım. Sevgilim yüzü kanlar içinde bana bakıyordu.

Ağlıyordu.

Ağlıyordum.

Onun bu hâline dayanamıyordum. Chan'ı buna pişman edecektim. Benim olana dokunmak neymiş ona gösterecektim.

Hayır sadece öyle sanıyordum.

Bir süre sonra içeriye girdi ecdadını siktiğim. Yüzündeki iğrenç sırıtmayla küçüğüme yaklaştı. Arkasına geçip ellerini omzuna koydu. Bense sinir krizi geçiriyordum.

"ÇEK ELLERİNİ! DOKUNMA ONA!"

Ama bu sözlerim boşunaydı.

Benim küçüğüm karşımda tir tir titreyerek ağlıyordu. Bense sadece bağırıyordum. Çünkü elimden başkası gelmiyordu.

Ama ne olursa olsun onu kurtaracaktım.

Başaramadım.

Chan, Jungkook'un önüne geçmişti. Ben hâlâ meleğimin yüzünü görebiliyordum. Bir anda elindeki silahı Jungkook'a doğrulttu. Korkuyla bağırdım.

"NE YAPIYORSUN LAN ORUSPU ÇOCUĞU. İNDİR O SİLAHI SİKMEYEYİM BELANI."

Bu sözlerimin boşa olduğunu silah sesini duyunca anladım.

Canımdan çok sevdiğim çocuk şimdi yerde kanlar içinde yatıyordu. Ve ben bunu sadece ağlayarak izliyordum.

"Çözün şunu."

Chan'ın emri ile beni çözdüler. Ellerin gevşediği an koşarak sevgilimin yanına gittim. Onu kollarım arasına aldım.

"Bebeğim kapatma gözlerini nolur."

"Ö-zür di-lerim Tae-hyung. Seni seviyorum."

"Hayır hayır hayır. Uyan Jungkook nolur uyan. Bırakma beni nolur..

(...)

"HAYIR."

Taehyung, terler içinde yataktan soluk soluğa kalktı. Gözleri yaşarmıştı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Gördüğü rüyanın etkisindeydi.

Rüya mı?

Kabus demeliydim.

Kalp atışları normale döndüğünde telefonunu eline aldı. Sevgilisinin sesini duyması gerekiyordu. Fakat durum dün gecekinden farklı değildi. Telefonu açan yoktu. Bu saate kadar uyanmış olması gerekiyordu. Belki de uyuya kalmıştı.

Hızlıca banyoya girip kısa bir duş aldı. Üstüne klasik birkaç parça geçirip evden çıktı.

Arabasına atlayıp Jungkook'un evine sürdü. Birkaç dakika sonra evin önündeydi.

İlk başta müsait olmayacağını düşünüp kapıyı çaldı. Açan olmayınca anahtarı cebinden çıkardı. Bu anahtarı ona Jungkook vermişti. Eve girdi. Bütün odalara baktı. Ama hiç kimse yoktu.

Son kez salona indi. Masanın üzerinde küçük bir kağıt gördü. Hızlı adımlarla masaya yaklaştı. Kağıtta bir not yazıyordu. Ama bu Jungkook'un el yazısı değildi.

Kağıtta şunlar yazıyordu;

Minik tavşanı sonunda yakaladım.
Bakalım sen onu benden kurtarabilecek misin?

Taehyung, beyninden vurulmuşa döndü. Kağıdı sinirle buruşturup yere fırlattı. Hızlıca evden çıktı. Arabasına yürürken bir yandan da sağ kolunu(baş yardımcısı) arıyordu. İlk çalışta telefon direkt açıldı.

"Bütün adamları topla. Minik tavşanımı itlerin elinden kurtarmaya gidiyoruz."

-------------------

Hello gays. Nabersiniz?

Sınavlar çok şükür bitti. Hem bunun şerefine hem de 5k olmamızın şerefine yb atmak istedim. Biraz kısa oldu ama idare edicez.

Yeni bir hikayeye başlıyorum. Orada kendi aşk hikayemi anlatıcam okumak isteyen olursa hesabımdan bakabilir.

Şimdilik gidiyorum. Bayram zamanı yb gelmez o yüzden şimdiden bayramınızı kutluyorum.

Bayyyy.

Taekook ile kalın🤧

KÜÇÜĞÜM (taekook) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin