Adam biraz daha yaklaştı Jungkook'a. Jungkook yalvarır gözlerle baktı ona. Çok korkuyordu. Taehyung nerdeydi? Şu anki tek dileği Taehyung'un gelip onu kurtarmasıydı.
Adamla en son burun buruna geldiklerinde Jungkook'un gözyaşları daha şiddetli akmaya başlamıştı. Daha sonra beklediği o sesi duydu.
"Tamam yeterli. Yeteri kadar korkuttun."
Adam duyduğu ses ile geri çekildi. Taehyung yavaş adımlarla Jungkook'a yaklaştı. Jungkook koşarak Taehyung'un boynuna sarıldı.
"Taehyung iyiki geldin. Çok korktum."
Taehyung Jungkook'u kendinden uzaklaştırıp üstünü temizler gibi yaptı. Jungkook şok olmuş bir şekilde ona bakıyordu. Ne yapıyordu bu adam? Jungkook'un sarılmasından rahatsız mı olmuştu?
Hayır, imkansızdı böyle bir şey. O, ondan asla rahatsız olmazdı. Yanlış anlamış olmalıydı.
"Gerçekten seni kurtarmaya geldiğimi falan mı sandın?"
"Ne demek istiyorsun?"
Taehyung Jungkook'a doğru bir adım atmıştı.
"Diyorum ki seni kurtarmaya falan gelmedim. Aksine sonun olmaya geldim."
"Ne saçmalıyorsun sen Taehyung? Korkuyorum, lütfen eve gidelim."
"Hâlâ anlamadın mı? Seni hiçbir zaman sevmedim ben Jungkook. Her şey annemin intikamı içindi."
Jungkook şok olmuştu. Ne saçmalıyordu bu? Ne intikamı? Ne sevmemesi? Hayır Taehyung onu seviyordu. Şaka olmalı diye geçirdi içinden.
"Ne intikamı? Neyden bahsediyorsun sen? Ne demek seni sevmedim? Çabuk bana bir açıklama yap."
"Ahh babanın ve senin yaptığı pisliği hatırlamıyorsun demek. Anlatayım o zaman. Ben çok küçükken babam öldü benim. Sadece annem vardı. Başka hiç kimsem yoktu. Ve baban onu elimden aldı. Bir gün annem bir erkekle konuştuğunu ve onu gerçekten sevdiğini söyledi. Onu gerçekten seviyordu. Gözlerinden bile anlaşılıyordu sevgisi. Annem beni onla tanıştırmak istedi. Kabul ettim ve birlikte bir akşam yemeğine çıktık. Çok sevimli bir adamdı. Bana çok iyi davranmıştı. Bana da sevdirmişti kendini. Bir oğlu olduğunu söylemişti. Ben o çocukla iyi anlaşacağımızı düşünürdüm. Sonra aynı evde yaşamaya başladık. O çocuk çok gıcıktı çünkü annemden nefret ediyordu ve ona çok kötü davranıyordu. Üstelik sadece 4 yaşındaydı. Bu beni çok sinirlendiriyordu. Anneme kimse böyle davranamazdı. O çocuğun yaptıklarını üvey babama söyledim ama o bana inanmadı. Bir gün annem ben ve o çocuk aynı odada otururken bir anda kendini koltuktan atıp çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Babası koşarak yanımıza geldi biz o sırada annemle onu sakinleştirmeye çalışıyorduk. O gün gerçekten canımı acıdı acaba diye düşünmüş ve ona üzülmüştüm ama olayın aslı asla öyle değildi. O çocuk babasını görünce koşarak ona sarılmış ve ona annemin vurduğunu söylemişti. Biz şok olmuş bir şekilde onlara bakarken üvey babam adeta gözlerinden ateş çıkarıyordu. Belinden silahını çıkardı ve acımadan anneme ateş etti. Annem orda benim gözlerim önünde sen ve senin baban yüzünden öldü."
Jungkook'un duyduğu şeyler karşısında dili tutulmuştu. O çocuk kendisi olamazdı. Hayır birinin ölümüne sebep olmuş olamazdı.
Hayır, şimdi hatırlamıştı. Yakışıklı üvey abi Taehyung. Nası aklına gelmezdi. O an annesi olmadığı için onu çok kıskanmış ve üvey annesine kötü davranmıştı. Ama böyle bir şeyle sonuçlanmasını istememişti. Sadece babasının ona biraz kızacağını düşünmüştü. Üvey annesi öldüğünde babası Taehyung'u bir yurda vermişti. Jungkook ise sebep olduğu şeyden dolayı aylarca ağlamıştı. Ama o zamanlar aklı tam olarak yerinde değildi ki daha 4 yaşındaydı.
Jungkook'un sessiz kaldığını gören Taehyung tekrar konuşmaya başladı.
"Ohh demek hatırladın. Mutlu musun? Annemi öldürdün. Benim hayatımı mahvettin."
"Hayır Taehyung. Hiçbirini isteyerek yapmadım. O an sizi çok kıskanmıştım. Bir annen vardı ve seni seviyordu."
"Senin de bir baban vardı ama ben seni asla kıskanmadım veya babana asla kötü davranmadım. Annem nasıl acı çekerek öldüyse şimdi sen de öyle öleceksin."
"Ne! Hayır bunu bana yapamazsın. Beni seviyorsun."
Doğru. Onu deliler gibi sevmişti. Tamam ilk başta intikam için gelmiş olsada Jungkook'a deliler gibi aşık olmuştu. Bunu asla inkar edemezdi. Ama annesinin intikamını alması gerekiyordu.
Taehyung sözünü bitirdikten sonra arkasında duran adama dönmüş ve elindeki silahı almıştı.
Jungkook'a dönmüş ve silahı ona doğrultmuştu.
"Evet Jungkook seni çok ama çok seviyorum. Ama annemin intikamını almak gerek. Söz verdim. Kendime ve anneme söz verdim. Çok özür dilerim sevgilim. Merak etme ben hemen arkandan gelicem. Seni orada asla yalnız bırakmicam. Görüşürüz Jungkook. Görüşürüz sevgilim."
Ve silah patladı.
Jungkook kanlar içinde yere yığıldı. Taehyung tekrar arkasındaki adama döndü. Gözyaşları içinde konuştu.
"İkimizi yan yana göm olur mu?"
"Emredersiniz efendim."
Taehyung tekrar yerde yatan bedene döndü. Gözyaşları içinde konuştu.
"Geliyorum sevgilim. Bekle beni."
Silahı kafasına dayadı. Ve silah patladı ikinci defa.
Ama bu sefer aşkları için.
Burada mutlu olamadılar. Ama öbür tarafta eminim ki mutlu olacaklardı. Çünkü ikiside birbirini seviyordu. Mekan ne fark ederdi. Hayatları son buldu ama aşkları asla son bulmacayak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM (taekook)
Genel KurguJeon Jungkook, çalıştığı barda Kore'nin en büyük mafyasının üstüne içki dökünce, işler biraz karıştı. Mini fic