6. Episode

133 10 2
                                    

Tae'den

Kendime özel hazırlattığım kahvaltımı yapıyordum. Günün en sevdiğim öğünü elbette kahvaltıydı. Çeşit çeşit reçeller, peynirler ve zeytinler. Beni mutlu ediyorlardı. Güzel bir kahvaltı benim için her zaman iyi bir toleranstı.

Ağır ağır kahvaltımı yaparken üst kattan gelen bağırış seslerini duydum.

Günün ilk ışıklarında neydi bu gürültü? Tanrı aşkına, şuan kahvaltımı bölen şey her neyse bundan hiç hoşlanmamıştım.

Masadan kalktım ve merdivenlere ilerledim, merdivenin önünde durarak
"Bu seste neyin nesi? Haydut musunuz siz! Hemen yanıma gelin!" yemeğimin bölünmesinden nefret ederdim.

Bir kaç saniye sonra yaklaşan adım sesleriyle beraber yanıma gelen koruma ve Jungkook'a baktım.
Ne alakaydı lan bunlar?

Jungkook'dan

Gece boyu doğru düzgün uyuyamamıştım. Ve bu beni çok sinirlendirmişti. Zaten yorgun olan vücudum, uyuyamamanın stresiyle daha da zorlanmıştı.

Yattığım yerden tavanı seyretmekten deli gibi bıktığım için, günlerdir gezmediğim şu koca malikaneyi gezmeye karar verdim. Bu güzel bir fikirdi.

Ama şimdi de korumalar problemdi. Aptal hayatımda illa ki bazı pürüzler oluyordu işte. Ne olurdu heryere 10 tane adam koymasaydı? Koridorda değilde podyumda yürüyormuş gibi hissediyordum. Çünkü hepsi bana bakıyor.

Koyu kahve tonunda sert ahşap kapıyı açıp odadan çıktım. Uzunca bir koridor ve etrafında bir sürü adam vardı. Çok beklemeden aşağıya inmek için yürümeye başladım. Merdivenin başında yüzünün birkaç tarafında çizikler olan iri adam bana bakıyordu.

Rahatsız olmuştum. Tam merdivenden ineceğim sırada eliyle belimi yakaladı ve çelimsiz vücudumu kendine yaklaştırdı. Anın şokuyla kalakaldım.
Bulunduğum durumun farkına vardım
"Sen ne yaptığını sanıyorsun be!!" sözlerim sert sesim yüksekti.

Tabi bu karşımdaki ayıya ne kadar işliyordu bilmiyorum. Hala bana bakıyordu yüzünde hafif bir sırıtış belirdi. Kan o an beynime sıçradı sesimi daha da yükselttim "bıraksana pezevenk! Kulakların duymuyor mu!?"

Sanki bir direk gibi karşımda öylece dikilen beden beni iyice germişti.
"Bu seste neyin nesi? Haydut musunuz siz!? Hemen yanıma gelin!" duyduğum yüksek ve kalın ses tanıdık bir sesti. Bay Kim, evet Bay Kim'in sesiydi bu.

Beni tutan koruma sesi duymasıyla elini benden çekti. Bay Kim'in emriyle hemen aşağıya inmeye başladı. Bende hemen arkasından indim. Onu Bay Kim'e söyleyecektim.

Tae'den

"Ne alaka lan siz?!" kaslı ve Jungkook'un yanında kocaman duran koruma söze girdi "efendim önemsiz bir konu konuşmaya değmez" ses tınısında bir gariplik sezdim.

"Nasıl önemsiz bir konu ya! Pis sapık adi herif!! Ben koridorda yürürken pis ellerinle beni belimden tutup kendine çekmedin mi?! Üstelik bırak dememe rağmen hala tutmaya devam ettin!! Amacın ne senin aptal! Sabah sabah biraz hava alayım dedim öküz herifin yaptığına bak!" küçük olanın dedikleriyle korumaya kitenmem bir oldu.

"Doğru mu söylüyor Chris?" sakin kalmalıydım. Adam sırıtarak konuşmaya başladı üstelik oldukça sakindi "Doğru söylüyor efendim küçük veletle biraz eğlenmek istedim. Beli de incecikmiş". Sözünü bitirmesiyle sinir hücreleri beynime akın akın gitmeye başladı.

"Eğlenmek istedin he? O zaman bende seninle eğleneyim biraz." dememle yüzüne okkalı bir o kadar da sert bir tokatı geçirmem bir oldu. Jungkook şaşkın ve korkulu gözleriyle bakıyordu. Sanki onu ilk gördüğümde de böyle bakmıştı.

"Bu hiçbirşey Chris! Sen bana emanet olana hangi hadle dokunursun! Bu akşam haddini bildireceğim sana!"
Dedim ve kenardaki iki korumaya bu aptal korumayı depoya götürüp sıkıca bağlamalarını ve kilitlemelerini söyledim.

Jungkook elleriyle oynuyordu. Yanına gittim ve ellerini yavaşça elime aldım. Ürkmesini istemedim. Elleri buz gibiydi. Çok korkmuştu, ama o adama karşı susmamıştı. Kendini korumaya çalışıyordu. "İyi misin küçük?" dedim az öncekine nazaran aşırı yumuşak olan sesimle.

Hiçbirşey demeden kafasını kaldırdı, siyah boncuklarıyla gözlerime baktı. Birşeyler anlatmak istiyor gibiydi siyah boncukları. Ama susuyordu, cevapsızdı birşeyler.

Şimdi de sırtımda iki çift el ve göğsümde küçük bir beden vardı. Sarılıyordu bana. Sımsıkı.

Ellerimi küçük olanın ince beline sardım. Sarabiliyordum. Bu küçük oğlanın ince belini sarabiliyordum.
Bir hıçkırık sesi duymayı beklemiyordum.

Jungkook'dan

Bay Kim o adama haddini bildireceğini söylemişti. Ama yinede kötü hissediyordum. Bay Kim büyük elleriyle nazikçe iki elimi de avucuna aldı. "İyi misin küçük?" iyi değildim. Ona sarılmak istiyordum. Karşılık beklemeden tam dibimde olupta, aslında benden yüz adım uzakta olan bedene sıkıca sarıldım.

Sarılmaya ihtiyacım vardı. Ve bu beden bana güven vermişti. Sarılmaya ne kadar çok ihtiyacım olduğunu hatırlamak gözlerimi doldurmaya yetmişti. Yada biraz dolmuştum.

Saçlarımda yumuşak dokunuşlar hissettim. Bay Kim başımı okşuyordu.
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Gözlerim daha da dolmuştu. Ne kadar yazıktı bana, kendimden yaşça büyük bir adamın kafamı okşamasına muhtaçtım ben. Gerçekler acıydı evet.

Ama bende kederin çocuğuydum zaten.

___________6

GENÇSLERRR NABİONUZZ??

ŞİMDİİİ AKLIMDA BİŞEYLER VAR BAKALIMSS 😋✊🤭

OY VE YORUM 🐴IN!! 😻

byss 🦢 strengle kalın bebek kalınn!! 😚

ı was alone | tk'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin